• Üniformalar demokrasi ile bağdaşır mı?

    Önce bir soru: Tek-tip giyim kuşam nedir?

    Soru’nun iki ucundan birisi, giyimi oluşturan tüm parçaların (rozet dahil) tam olarak aynı olması, diğer ucu ise bu parçalardan en küçüğünün –gözlük, yüzük, rozet, kravat iğnesi gibi- aynı olmasıdır.

    Böyle bir tanım olmasa da, galiba tek-tip’i belirleyen şey, -kullananlar ya da algılayanlarca-  “yüklenen simgesel anlam” ile ilgilidir. Örneğin, gizli bir örgüt, üyelerinin birbirlerini tanımaları için ilk bakışta göze çarpacak irilik ve/ya çarpıcılıkta bir şeyi değil, diğer öğeler arasında gözden kaçabilecek bir öğeyi simge olarak seçer. Hatta, bunun bir nesne olması yerine, beden diliyle ifade edilen özgün bir işaret daha da güvenlidir. Sol elinin işaret ve orta parmağını çaprazlayıp kalbinin üstünü kaşır gibi yaparken diğerinin gözüne bakmak gibi bir tanıma/tanınma simgesi –eğer çok küçük bir olasılık denk gelmezse- yüklenen simgesel anlam açısından tek-tip sayılabilir.

    Gizli olmayan gevşek örgütlenmeler için “Atatürk rozeti”, -belirli biçimde bağlanıp adlandırılan- “türban”, “gümüş yüzük”, “kafa tokuşturarak selamlaşma”, “metalci selamı” ve daha onlarca simgesel anlam yüklenmiş tanıma/tanınma işareti, tek-tip tanımına uyuyor.

    Bu örneklerin tam aksine, -kızlı erkekli- gençlerin büyük çoğunluğunun giydiği ve üniforma teriminin tanımına tam uyan blucin pantalonlar, bütün göze çarpıcılığına karşın yüklenen simgesel bir anlam –henüz- taşımadığı için tek-tip sayılamaz.

    Tek-tip niçin kullanılır?

    Başlıca iki neden grubu  akla geliyor. Birisi “zorunluk”, diğeri ise “grup aidiyetinin ilanı”. Zorunluk kategorisine tüm iş kıyafetleri giriyor. Arıcıların kıyafetleri tek-tip, ama tamamen arılara karşı korunma amacı taşıyor. Robocop polis kıyafeti de kızgın vatandaşların saldırılarına karşı tasarımlanmış. Benzer durumdaki mesleki giyim kuşamların amacı aynı.

    Bir gruba ait olduğunu ilan ederek:

    –       “Biz ….yiz, bilinmek ve desteklenmek istiyoruz”

    –       “Benim dünya görüşüm şudur, biline

    –       “Grubum önemlidir, ben de önemliyim

    –       “Beni tek başıma görüp de yanılmayın, arkamda bizimkiler var

    –       “Benim dünya görüşümü kabul etmeyen …..dır

    gibi mesajlardan birini yayanlardan özellikle de sonuncusu, en sık rastlananlardan.

    Tek-tip ve demokrasi..

    Polis, belediye zabıtası, asker, avukat, hakim, hemşire, hakem, imam, akademik kisve sahipleri, orkestra elemanları, belirli işleri yapanların giymeleri “gerekli” veya “yararlı” giyim-kuşam, “özgürlükler” –dolayısıyla da demokrasi- ile bağdaşır mı bağdaşmaz mı?

    Bu, bir nefeste yanıtlanması güç soruya bir başka aracı soru yardımıyla cevap verilebilir.

    Bu sayılanların giyinip kuşandıkları tek-tip’ler niçin gerekli veya zorunludur?

    Olası nedenler olarak şunlar akla gelebilir:

    –       Özgür olamayacaklarını, demokrasiye layık sayılmadıklarını ilan etmek için,

    –       Bugün ne giysem endişesini yok etmek için,

    –       Tek-tip giydirilen insanlara “siz hepiniz aynısınız, kendinizi bir halt sanmayın” aşağılayıcı mesajını her daim kafalarına kakmak için,

    –       Kurumsal örgünün, emir-komuta sistemine bağlı olduğu yerlerde kimin emir verip kimin alacağını açık ve kolayca belirtebilmek için,

    –       Bir çeşit görev tanımı olarak algılanmasını ve ayrıca görev ve yetkilerinin sorgulanmasını önlemek için,

    –       Bir kuruma ait olanlarla olmayanların kolayca ayrılabilmesini sağlamak için,

    –       Yaşlarının ve görevlerinin gereği olarak çok hareket etmek ve kirlenilmek gibi koşullarda giysilerini korumak için.

    Sonuç..

    (1)  Tek-tip, tüm giysi ve aksesuarlardan oluşmaz; belirli anlam yüklenen giysi ve aksesuarlar da tek-tip etkisi yapar.

    (2)  Serbest kıyafet kolayca bir sorun üreteci haline getirilebilir. Mayo (veya benzeri) ya da çarşaf (veya benzeri) birer örnektir.

    (3)  Okul formaları birkaç yaratıcı önlemle tek düzelik görüntüsü dışına çıkarılabilir.

    (4)  Bundan 15 yıl kadar önce, İzmir’de bir okulda yapılan ortak akıl çalışmasına[1] yöneltilen sorulardan birisi de “nasıl bir okul kıyafeti?” idi. 3 saatlik çalışma sonunda –çoğunluğu öğrencilerden oluşan- gurup şu ifadelerde  uzlaşmıştı:

    Görüntü

    1. Kılık, kıyafet, takı, makyaj ve/ya tavır ve davranış yoluyla cinsellik ön plana çıkarılmamalıdır. Bunun değerlendirmesini olabildiğince yansız olarak yapmak, çocuk ve gençlerin bulunduğu bir ortamda nelerin yapılıp nelerin yapılmaması gerektiğini değerlendirmek, bunu bir kanıtlama zorunluğuna dönüştürmemek herkesin vazgeçilmez ödevidir.
    2. Kılık, kıyafet, saç, vb. açıdan bir diğer ilke, bakımlı olması ve okulun dışarıdaki imajını olumsuz etkilememesidir.
    3. Erkek öğrenciler için gri pantalon, beyaz veya çizgili mavi gömlek, kravat, lacivert kazak, okul armalı beyaz veya lacivert polo yaka penye, yelek, okul armalı beyaz veya lacivert sweat-shirt, okul armalı lacivert ceket veya kazak ve okul armalı monttan oluşan seçenekler içinden istediği bir bileşimi seçer. Bahar ve yaz döneminde kravat takılmayabilir.
    4. Kız öğrenciler için ; lacivert -kırmızı ekose etek, beyaz veya çizgili mavi gömlek, gömlek içine beyaz, lacivert, kırmızı veya mavi balıkçı kazak, yelek, okul armalı beyaz veya lacivert polo yakalı penye, okul armalı mont, okul armalı lacivert, kırmızı veya beyaz  sweat-shirt veya kazak, dize kadar lacivert, gri, kırmızı veya beyaz veya ten rengi külotlu çorap; bahar ve yaz aylarında diz altında çorap, içinden istediği bir bileşimi seçebilir.
    5. Kız ve erkek öğrenciler takı takamazlar.
    6. Öğrenciler makyaj yapmaz, tırnakları kısa, boyasız ve bakımlı olur.
    7. Hizmetli personel, okul idaresinin belirlediği iş önlüğü veya elbiselerini giyerler.

    (5)  Kırmızı pelerine aslında boğalar değil inekler kızar. Boğalar, inek yerine konuldukları için kırmızıya saldırırlar.

    2 Aralık 2012



    [1] Çalışmaya katılan 40 kişi şunlardı: çeşitli sınıflardan (ilk okul dahil) öğrenciler, birkaç öğretmen, idareci, güvenlik görevlisi, aşçı, memur, veli, güvenlik görevlisi, temizlikçi, gazeteci (dışardan davet).