• Gecekondular, Halı Sahalar, Kuran Kursları Ne diyor?

    1994 Eylül’ünde PARANTEZ adlı bir dergiye, başlıktaki ifadeye benzer bir başlıkta bir yazı yazmıştım. Daha sonra o yazıyı 2023te https://tinaztitiz.com/15276 adresiyle tinaztitiz.com sitesinde de tekrar yayımlamıştım.

    Bu defa, başlıktaki gecekonduyu alıp onunla başka bir konuyu dikkatinize sunmak istiyorum. O konu şu soru ile ilgilidir:

    Gecekondu inşa ederek çoluk çocuğunu barındırmak isteyen bir kişi ne gibi yük ve riskleri göze alır?”. Aklıma gelenleri paylaşayım:

    1. Kendine ait olmayan bir arazi parçasını arayıp bulur.
    2. İnşaatın herhangi bir aşamasında çıkıp geliverecek sahip ile:
      • Eğer gerçek bir kişi ise onu ikna etmeyi, olmazsa tehdit etmeyi, olmazsa yıldırmayı, o da olmazsa dövüşmeyi ve sonuçta doğabilecek maddi ve manevi yük ve riskleri üstlenmeyi,
      • Eger tüzel kişi ya da daha kötüsü devlet ise daha çetrefil ve ümitsiz bir mücadeleye girmeyi,
      • Zaman kazanıp yakındaki bir imar affını (çıkması garanti olan tek şey budur) bekler iken başına gelebilecekler ile mücadeleyi göze alır.
      • Bu arada verilmesi gereken resmi ve gayrı resmi (rüşvet) rüsumları ödemeyerek ya da yakındaki vergi affından (bu da garantidir) yararlanmayı bekler.
    3. Böylece bir biçimde sahibi(!) olduğu arazi üzerine aile fertlerinin ortak akıllarını kullanarak bir plan düşünür.
    4. Planın en küçük parçası olan dört duvar ve çatı için gereken malzemeyi en ucuz tarafından bulup buluşturur.
    5. Malzemelerin araziye taşınıp kullanılana kadar çalınmamasını tüm aile bireyleri ortaklaşa  yapar.
    6. Hiç bir inşaat becerisi olmadan kendi ağırlığı altında yıkılmadan durabilen duvar ve çatı yapılır.
    7. Gecekondu da olsa bir vizyon gerekeceği için ilerde kat çıkma ihtimaline karşı demir uçları biraz dışarıda bırakılır.
    8. Bu yapı inşa halindeyken ortaya çıkabilecek denetçilerin savılması sağlanır.
    9. İlk fırsatta vergi vs ödenerek su, elektrik gibi çıpalar bağlatılır (bunlar yıkıma karşı sağlam önlemlerdir),
    10. Bu aşamadan sonra ciddi tehlike yaratıcı bina sahibi, sit alanına inşaat yapımı gibi tehditler ortaya çıkarsa, son kertede çatıya bir bidon benzin ve eş ve çocuklarla çıkılıp kendini yakma kozu da gerçekleştirilir.

    On adımda özetlenen -aslında daha uzun- süreç  net bir ilkeye işaret ediyor: Zengin ve/ya liyakatle yöntilen bir hazineye sahip olmayan her toplum, ancak tüm yurttaşlarının her tür imkan ve kabiliyetini harekete geçirip kullanarak bir değer ifade edebilecek şeyler yapabilir (aynen Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında olduğu gibi).

    17 Mayıs 2025

  • Sorunlar bağırarak çözülmüyor.

    Sorunlara karşı “köklü çözümler” genelde sevimsizdir. Halk kendini rahatsız eden her ne varsa ondan en az bireysel maliyet ve süre içinde kurtulmak ister. PKK’nin silah bırakma kartına karşı ileri sürdüğü koşulların (kısaca neo-Sevr) tanımladığı soruna karşı, ancak zaman içinde gerçekleşebilecek “gelişkin bir sorun çözme kabiliyeti” de böyle sevimsiz bir “köklü çözüm”dür ve halkımız böyle bir çözüm değil, şimdi ve burada en yetkili kişilerin çıkıp böyle bir şeyin asla söz konusu olmayacağını ilan etmesini beklemektedir. (bkz. https://tinaztitiz.com/zihinsel-virus-no-0-soz-konusu-olamaz/

    Bu yalanlamanın gerçekleşeceğinden ve ardından da toplum ortalamasının harekete geçirebildiği akıldan daha güçlü bir akıl ve o akla dayalı daha ince bir plan yoluyla biraz daha zamana yayılı olarak yeni bir girişim olacağından eminim. Ancak yine de bazı kazanımların (YPG devlet yapılanması gibi), “hiç olmazsa sınırlarımızın dışındalar” kefaretiyle gerçekleştiği zaten bellidir.

    Bu girişimlerinin faturasını azaltabilecek biri kısa, diğeri orta-uzun önlemler bellidir: Kısa vadeli olanı özerklik-bağımsızlık taleplerinin temelini ortadan kaldıracak olan “demokratik ve hukuk üstünlüğü ile kuvvetler ayrımına dayalı bir Türkiye” talebinin güçlü bir koz olarak ortaya çıkmasını sağlayabilecek bir Yetkin Akıl ortaya koyabilmektir.

    Orta-uzun vadeli olanı ise daha güçlü bir Sorun Çözme Kabiliyeti tesisidir (kısaca beka kabiliyeti olarak okunabilir). O kabiliyetin tesisi için yapılması ilk gerekeni, girişimlerin executive consultant’ının yol gösterici ilkesinden kopya çekebiliriz (bkz. https://kavrammutfagi.com/kavram/buyuk-sopa-ideolojisi).  

    13 Mayıs 2025

  • Korkmama Özgürlüğü, yine ve yeniden!

    Bu yazının ana fikrini oluşturan korkmama özgürlüğü ilk olarak 1996 Şubat’ında yazdığım “Kimler Nelerden Korkuyor?” başlıklı yazıya dayanıyor. Aynı yılın Kasım ayında A.B.D.de Bill Clinton ikinci defa başkan seçildiğinde, Beyaz Saray bahçesinde yaptığı bir teşekkür konuşmasında ilk defa duyduğum Korkmama Özgürlüğü kavramı, daha sonraları aralıklı olarak üç yeni yazıya konu olmuş; sonuncusunda bu özgürlüğün ekmekten bile öncelikli bir talep olması gerektiği savunulmuştu.

    Bu dördüncü yazım oluyor ve korkmama özgürlüğünün niçin bu denli önemli olduğunu, A.B.D. kurucu ilkelerinin içine girecek kadar niçin önemsendiğini ve de bizim halâ bu gerçeği farketmeden nasıl yaşadığımızı sorguluyorum. Kamuoyuna ister bilgi, ister propaganda yoluyla bir şeyler anlatmaya çalışan tüm (ama tüm) mecralara bir bakınız: Tamamı ekonomik sıkıntıları ya da aksine öyle sıkıntıların olmadığını anlatıyor; ama bağlam aynı.

    Bir tanesi, bu sıkıntıların hiç olmazsa bir alt katmanındaki kök sorunu ifade eden (o yazılardan alıntı) şu konuyu dile getirmiyor:

    <<Şimdilerde giderek ekmeğin korkusuzluk ortamı ile ilişkisini yavaş da olsa yaşayarak keşfediyoruz. Yaşamını -muhalif siyasetçilerin de katkılarıyla- ekmek üzerine inşa etmiş yığınlar, kim olduklarını bile bilmedikleri, ama korkusuzluk (özgürlük) ortamını en üste koymuş, böylece ürettikleri her tür mal ve hizmetin dokuları içine korkusuzca sorgulayabildikleri “her şeyi” birer katma değere dönüştürüp yerleştirebilmeyi becerebilen toplumlar tarafından ezilmeye başladılar.

    Bunu beceremeyenler ise bunun, yaratıcının bir sınavı olduğunu -ki pek yanlış da sayılmaz- düşünüp, sorgulamayı yasakladıkları dinin hikayat kısmına sarılıyorlar. Harari’nin deyimiyle Faydasız Sınıf haline gelen bir toplum her halde kendi kendini böyle yok edebilir.

    Bu ölümcül sarmalın nedeni “korkutmaya dayalı yönetim anlayışı” olup, sarmaldan çıkış formülü ise toplumsal kavram dağarcığımıza “korkmama özgürlüğü” kavramının yerleşip içselleştirilerek gerçek bir toplumsal talep haline gelebilmesidir. Bunu fark etmek ya da fark edememek; bütün mesele budur.>>

    Her şeyi ama her şeyi korkusuzca sorgulayarak katma değer haline getiren toplumların baskısı giderek artıyor; hem de iki yolla. Bir yandan gelişmiş toplumlar bu silahın zaten bildikleri gücünü artıracak yenilikler (inovasyon) yaparken, diğer yandan dün bunun farkında olmayanlar da bu gücü keşfediyorlar. Toplumumuzun aydın kesimi de dahil büyük bölümü ise birbirini –sığınmacılar, silahlandırılmış halk, paramiliter yapılar ya da en azından bağırarak– korkutmak peşinde.

    Korkutma sebep ekmeksizlik sonuçtur dense acaba bir yararı olur mu? 

    (https://bit.ly/4miyT1D adresine tıklayarak yazıyı sesli de dinleyebilirsiniz)

    18 Mayıs 2022

  • İmza blokları için mesajlar

    • Bir şeyi çok isterseniz tüm evren size onu vermek için harekete geçer! (Simyacı-Coelho)
    • Canlı ya da cansız, her şeyin bir canı var; yeter ki can’ı sıkıştığı dar anlamdan kurtarın
    • “inekler süt için neyse biz de büyük-veri için oyuz! (Niall Ferguson)”
    • “Özgürlük, tüm yükümlülüklerin askıya alınabileceği bir an boyunca deneyimlenebilen; kolektif bilinçle etkileşim sağlayan durumun adıdır”
    • “Tahminlerinizi askıya alınız; konuşup yazamayabilirsiniz”
    • “Biz İyi İnsanlarız: insanı, hayvanı, bitkiyi, ağacı, otu birbirinden ayrı görmeyiz”
    • Korkmama Özgürlüğü: Daha değerli ne olabilir?”
    • “Doğanın -şimdilik- bildiğimiz sürdürülebilirlik yasası, düzenine uyum göster(e)meyenlerin verdikleri zararı bütün varlıklardan mutlaka tazmin etmesidir ”
    • “Sosyal Tohum, tek kişinin bile çevresinde küçük bir olumlu ve kalıcı bir değişim yaratabileceği bir girişimdir. Viral yolla yayılımı becerilebilirse bir toplumu dönüştürme aracı olarak kullanılabilir”
    • “I know that you believe you understand what you think I said, but I’m not sure you realize that what you heard is not what I meant.”
    • “Söylediğimi anladığınıza inandığınızı biliyorum, ancak duyduğunuz şeyin benim kastettiğim şey olmadığının farkında olduğunuzdan emin değilim.”
    • “Bildiğimiz ve henüz varlığından haberdar olmadığımız tüm canlı ve cansızlar, bir bağlantılı bütün olarak, o bütüne uyum göster(e)meyenleri içinden atıp yenilerini üreterek yeni dengeler oluşturur. Bu süreçte, bütünün herhangi bir öğesinin görmezden gelinebilecek her hakkı, o varlıkla etkileşim halindeki diğerlerince yeni bir denge kurulana kadar diğer varlıklardan -orantısız da olabilecek ölçülerde- tazmin edilir.”
    • “Zenginlik, onu koruyabilecek Sorun Çözme Kabiliyeti’ne sahip ve/ya o yolda birleşik bir akıl üretmeye çaba harcayan toplumların hakkıdır”
    • “Toplum sorunlarının hangisinin en önemlisi olduğu değil, aralarındaki etkileşimler sonunda ortaya çıkabilecek “yoğunlaşma noktaları” ve kendini azdıran “kendi üzerine kapalı döngüler” önemlidir”
    • “Hiçlik, yalnız bir şeylerin olmadığı değil, aynı zamanda herhangi bir şeyin olabilmesine engel olabilecek hiçbir şeyin de olmadığı, dolayısıyla her şeyin mümkün olabileceği durumdur da.”
    • “Suyu kuşun evine götürmek! Bu kısa ifade, birdenbire dışımızda ne büyük bir dünya ve kimlerin nelerin sıkıntısını çektiklerini anlatıyor.”  Getting Water to Places Birds Need Most!
    • “Maddeler  nasıl ki kimyasal elementlerin birleşip ayrışmasının yasalarına uymak zorundaysa, sorunlar da kendi aralarındaki bir kimyanın (sorun Kimyası) kanunlarına uymak zorundalar. Arzularımız, vizyonlarımız o kuralları değiştiremez.”
    • “Varmak istediğimiz sonuçlar yolunda harcadığımız çabalar kendi başına bile değerlidir; ama bir o kadar da yeni arayışların önündeki en güçlü engellerdir. tinaztitiz.com/3652”  
    • “İmân kuşkunun yok olması değil, kuşkunun anlama arayışını sürekli tahrikiyle daha yüksek kavrayışlara erişme çabasıdır; emin oldukça iman azalır”  
    • “Cahil,  bilmeyen değil bildiklerinin kesinliğinden kuşkusu olmayandır.”  
    • “Depremde öldüren, binaların hangi yıl yapıldığı değil; inşa sürecine katılmış bilgisizlik, bilinçsizlik ve ahlaksızlıktır. Çaresi de yıkıp benzer şekilde yeniden yapmak değil, temiz bilim ve temiz ahlakla güçlendirmektir.”  
    • “Tehlike (yani sorun) ne kadar büyük (yani karmaşık) ise, o kadar çok O2 (yani akıl) gerekir”
    • “Kanı beynine sıçramak evrimin bir hediyesidir; bir tehlike anında derhal beynimize pompalanan kanın taşıdığı bol oksijen yardımıyla daha akıllı düşünmeyi anlatıyor”
    • Akıl Daraltıcıları’nı inceleyen herkes kendi akıllarını daraltan tek şeyin, onların doğruluklarına olan inançlarından başka bir şey olmadığını görecektir. Bilimsel gelişmenin anahtarı yanlışlanabilirlik ilkesi, aslında “nasıl bu denli emin olabiliyorsun?” sorusu değil midir?”
    • “İçinde bulunduğumuz sorunlar bulamacı halen harekete geçirebildiğimiz akıl düzeyi ile çözülmek bir yana anlaşılamaz durumdadır. Bu, daha yetkin akıllar üretmeyi zorunlu kılıyor; bunun için de kolektif kibrin yerini alabilecek, “anlayamıyorum o halde…” diyebilen bir kolektif alçakgönüllülük, sabır ve şans gerekiyor”
    • “Cumhuriyet”imizi korumak mı istiyoruz? Çocuklarımızın okul ödevlerini yapmaktan vazgeçerek başlayabiliriz”
    • “Batılı’ların “kar küreyici ebeveyn” deyiminin, o amaca yönelik bir karşılığı dilimizde niçin yok, düşündünüz mü?
    • “Çocuğunun okul ödevini yapmak ceza kanununa girmeyebilir; ama teklif edilmesi çok farkındalık yaratır”
    • “Kopya çekmeyi “bizim çocuk biraz zekidir” diye tevil eden, intihal yapan akademisyene niçin kızıyor?”
    • İnsan, hayvanlar dünyasına saygı duymayı ve iletişim kurmayı öğrenmedikçe, bu dünyadaki gerçek rolünü asla bilemeyecektir” Tıklayınız
    • “Kendi türünün yenilenebilirliğini sağlayan her şey bir annedir.”  
    • “Mutlak doğru yoktur (galiba).”  
    • “Yaşam(lar), çeşitli (ilk neden)ler çevresinde tanımlanmış yorum platformları üzerinde oynanan zevkli bir oyundur.”  
    • “Görevimiz… şefkat çemberimizi tüm canlıları ve tüm doğayı güzelliğiyle kucaklayacak şekilde genişleterek kendimizi özgürleştirmek olmalıdır. A. Einstein”
    • “İnsanoğlu ‘evren’ dediğimiz ‘bütünün’ zaman ve uzay ile sınırlanmış bir parçasıdır. Kendi düşünce ve duygularını sanki bütünün geri kalanından ayrışmış gibi yaşar-bu bilincinin ona oynadığı bir çeşit illüzyondur. A.Einstein”
    • Gerçeğin manipüle edilmesinin temel aracı kelimelerin manipüle edilmesidir. Kelimelerin anlamını kontrol edebilirseniz, onları kullanmak zorunda olan insanları da kontrol edebilirsiniz. Philip K. Dick”
    • İnsanlık, Porsche otomobil kullanmak için çokuluslu şirketlerden ve devletten değil, okyanuslardan yetki belgesi alma uygarlığına eriştiği zaman kurtulur. Eyüp Yüksel”
    • İçinde yaşadığı gezegeni belediye sınırları ve karayollarından ibaret sanan geniş insan topluluklarına neyi, nasıl, nereye kadar ve neye mal olduğunu bilerek kullanabileceklerini göstermek çok zihin açıcı olur. Eyüp Yüksel”
    • “Kelimeler önemlidir ve en çok da doğru kelimeler önemlidir. John Birmingham”
    • “Herhangi bir konudaki çözüm önerilerimiz öngörü ve sezgilerimizden oluşur; sonra da zamanın eleyici süzgecinden geçerek “sağlam öngörüler”e dönüşür. Zamanın aşındırıcılık testinden geçmemiş öngörüler ise fal olarak düşünülmelidir.
    • “Kavram ve terimlerin anlam, kök ve kökenlerini, etimolojilerini öğrendikçe dilimizi daha çok seviyorum. Dilimiz varsa biz varız, dilimiz giderse bizden geriye bir şey kalmaz! Ali Can Polat”
    • Her insan ayrı birer evrendir. Yanılgı, dış benzerliklerinin onların yeni fikirleri kolayca benimseyecekleri algısı yaratmasından gelir. Halbuki her yeni fikir için yeni anlatım yolları gerekir.
    • YZ, insan uygarlığının işletim sistemini hackledi. Tarihte her insan kültürünün işletim sistemi her zaman dil olmuştur. YZ, dili manipüle etme ve üretme yeteneği kazanıyor. Yuval Noah Harari
    • Yapay Zekadan Korkmuyorum. Doğal Aptallıktan Korkuyorum. Guillermo del Toro”
    • Çöp Ev psikolojisi araştırmaları, bunun bir temizlik-pislik problemi olmadığını; zan, kaba tahmin, duyum, dedikodu, propaganda ve akıl kibri ile örüntü yapmış, kişiye eksiksiz bir evren tasavvuru gibi görünen zihinsel kirlilik, yani çöp zihin’den kaynaklandığını gösteriyor.
    • “Sonumuzun nereye varacağını tahmin etmek, oraya nasıl varacağımızı tahmin etmekten çok daha kolaydır. Sonunda varacağımız yer, bizden çok daha zeki bir şeyin bizi etrafta istememesidir. Yoshua Bengio, bilgisayar bilimleri profesörü, Montreal Üniv.; bilimsel direktör, Mila – Quebec YZ Enstitüsü”
    • “Bilişsel, duygusal ya da sezgisel bir öğreti açısından iman, bildiklerinden kuşku duymama değildir. Aksine “soruların önünün açıklığı; kesinlik tuzaklarına düşmeksizin bir spiral boyunca sürekli farkına varma döngüsü”dür. İç ya da dış kaynaklı her kuşku, farkındalığı daha bütünleşik bir noktaya taşır ki bilim de zaten böyle gelişiyor.”
    • YZ öğrenerek gittikçe zekileşiyor; çoğu problemi çözebilir hale geliyor. Fakat insanlar da -özellikle bir bölümü- YZ’nın da yardımıyla öyle sorunlar üretiyor ki makas giderek açılıyor
    • “Devletin en temelde tek görevi vardır: Halkının korkmama özgürlüğünü sağlamak. Bu yolda ancak ve yalnız korku ve endişe yaratma dışındaki araçları kullanabilir.”
    • “Karar verebilecek yaştakilerin kararlarının olumlu veya olumsuz sonuçlarını yaşamalarına izin verilmelidir. Değerli deneyimler ancak yaşayarak edinilebilir. Çocuklar bu değerli kazanımlardan -kendi çıkarlarımız uğruna- mahrum edilmemelidir. Anonim”
    • “Toplumun ~%90’ı kendini inançlı olarak tanımlıyor ve en azından bazı dini kurallara uyma sorumluluğu duyuyor. O halde, mesela “yalandan sakınma” gibi somut bir tohum ekimiyle bir dalga oluşturulamaz mı?”
    • “İster seküler ister dinsel olsun bebeklik ve çocukluk çağlarında karşılaşılan kavramlar ilerisi  açısından belirleyicidir. Toplu cevaplar ve soruların önünü kesen tüm doğrular her zaman için hem bireyler hem toplumlar için birer risktir. Toplum sorunlarıyla başa çıkmak isteyenler, toplumu toplu cevaplardan koruyacak rotalar çizebilmek için bu kavramı bir “tohum fikri”olarak kullanılabilirler.
    • Hayat bir mücadeledir ve başarısızlık potansiyeli her zaman mevcuttur, ancak başarısızlık, zorluk ya da utanç korkusuyla yaşayanlar asla potansiyellerine ulaşamazlar. Sınırlarınızı zorlamadan, ara sıra ipten aşağı kaymadan, büyük cesaret göstermeden, hayatınızda gerçekten neyin mümkün olduğunu asla bilemezsiniz.” – William H. McRaven
    • Arılar zekâlarını birleştirerek, tamamen öngörülemez ve olağandışı durumlarda bile galip gelmeyi başarırlar.” Pyotr Kropotkin
    • Bir eylem ne kadar az affedilebilir ise o kadar çok affedilmelidir. Kişi ne kadar az sevilmişse onu o kadar çok sevmenin yolunu bulmalısınız” Rahibe Helen Prejean
    • “Sorular insanları birleştirir. İnsanları ayıran yanıtlardır.” Elie Wiesel- Nobel ödüllü yazar. Doğru sorular birleştirir; insanları ayıran ise kısır sorular ve onların cevaplarıdır” Mustafa T., Yazar
    • “İnsanlık ‘evren’ dediğimiz ‘bütünün’ zaman ve uzay ile sınırlanmış bir parçasıdır. Kendi düşünce ve duygularını sanki bütünün geri kalanından ayrışmış gibi yaşar; bu, bilincinin ona oynadığı bir çeşit yanılsamadır” Albert Einstein
    • Zamanın akış hızı öylesine üssel bir hızda artıyor ki, gün gelecek, her hangi bir yolla zaman kaybına yol açmak öldürme suçu olarak kabul edilecek”. Anonim
    • “Anlamadığın şeyi yapma. George Gurdjieff”
    • “Yalnızca bir tane desteklenmemiş varsayımla dahi kanıtlanamayacak hiçbir şey yoktur.”
    • “Her bilinç düzeyindeki canlının yaşam hakları, daha bilinçli canlıların sorumluluğunu oluşturur.”
    • “Kişi ve kurumların bir numaralı önceliği (anlamak) olmalı. Ama çoğu kişi ve kurum zaten anladıklarına kendilerini inandırmış, bunun aksini aşağılama kabul edecek durumdadırlar”
    • “Çeşitli sınavlarda yıllardır başımızda bekleyen gözetmenler sessizce hep şu mesajı verdi: Gözetleyen varsa dürüst olun, yok ise … Ve başardılar (ne yazık ki!)”
    • “Laiklik inanç / inançsızlığı ret etmiyor; sadece dünyevi yaşam kurallarının farklı inanç sahiplerin bu özgürlüklerine saygılı olmasını istiyor; yani inanma hakkını savunuyor.”
    • Gerçekçi olmayan beklentilerin rahatlatıcılığı, giderek büyüyecek çözümsüzlüklerin yaratıcısıdır
    • Akıldan geçen düşünceler” ile “o düşüncelerden süzülebilecek, her kelimesi birer yol gösterici (teknik ifadeyle değer)” arasında siyah ve beyaz kadar fark vardır.
    • Öğrenmenin en iyi -belki de biricik- yolu, kişinin öğrenilmesi istenen konuyu da içeren bir sorun ortamının içinde bulunması; daha da iyisi o sorunlu durumdan çıkma yolunu bizzat bulmaya istekli, hattâ zorunlu olmasıdır. Bunun dışındaki yöntemler ancak öğrenme taklidi ile son bulur..”
    • “Nasıl bir yol bulunacak da “her sorunun önce anlaşılması sonra da çözülebilmesi ihtimali, o sorunun karmaşıklık düzeyi ile doğru orantılı yetkinlikte bir aklın üretimine bağlıdır” ilkesinin, yerçekiminden bile daha katı bir kural olduğu anlaşılabilecektir?”
    • Ne kadar önemsediğini gösterene kadar kimse ne kadar bildiğini umursamıyor
    • “Yetkin Akıl, bir grubun sorun çözme kapasitesinde bir sıçrama sağlamak üzere, tüm bilişsel eylemlerini yönlendiren akıllar içine halen sahip olunandan daha fazla kavrama gücü katılmasıdır.”
    • Eğer toplum ortalama niteliğini yükseltemezseniz, ortam yüksek nitelikliler için çekilmez olabilir.”
    • Nerede bir kâr varsa orada bir vicdan eksiği vardır
    • Özgürlük, başka hiç kimseye zarar vermeyen her şeyi yapabilme özgürlüğünden ibarettir
    • Bir zararın önlenmesi bin yarar doğurabilir; bin yarar ise bir zararı önleyemeyebilir.
    • Apartman YKlarından, yerel yönetimlere ve merkezi idareye kadar tüm yönetim birimlerinin tartışmasız ortak görevi “bu birimler içindeki dirlik ve düzeni sağlamak yoluyla, o çevredeki insanların, eksik ve/ya yanlış karar ve uygulamalar nedeniyle bir zarara uğrama korkusundan uzak tutmak”tır.
    • Yöneticinin tek varlık nedeni, korkusuzluk ortamı sağlamaktır. Korku ile yönetim insanlık suçudur.”
    • Bilgilerimizin her zaman geçici ve eksik olduğunun ve yeni kanıtlar ışığında gözden geçirilmesi gerekebileceğinin farkında olmalıyız” Erik Angner
    • Bir şey size karışık geliyor, üstelik çok kişi de aynı fikirdeyse gerçekten de öyle olması ihtimali güçlüdür. Peki, ya öyle değilse?

    Doğrulama Okuryazarlığı için mesajlar: https://ggle.io/3XCL adresindeki doğrulama ilkelerine uyulmuştur.

    • Yanlış bilgi ne kadar tekrarlanırsa doğru o kadar uzaklaşır.
    • Doğru bilgiye akıl ve şüphe rehberliğinde ulaşılır.
    • Kandırılabilen insanlar genellikle kesin yargılı olanlarsa bu rastlantı mıdır?
    • Çabuk kananlar kandırmaya en istekli olanlardır.
    • “Anlamadığın şeyi yapma. George Gurdjieff”
    • “Unvan ile hitap, fikrinin daha değerli olarak algılanması için duyulan arzudan kaynaklanan peşin rüşvettir”
    • Paylaşmadan önce dikkat edilecekler: Kimden geliyor, kim yazmış? / Bilginin kaynağı ne? / Nereden geliyor? / Niçin paylaşmak istiyorsun? / Ne zaman yayımlanmış?

    8 Mayıs 2025

     

  • Rubik Küp

    En basiti (gibi görünen) 3x3lük Rubik Küp (RK), 26 küçük ve her yüzü farklı renkte küpten oluşuyor. İstenilen, RK’ün 6 yüzünden her birinin ayrı ayrı ama her yüzün kendi içinde aynı renkte olmasıdır.

    Bu genel bilgiden sonra, RK ile toplum sorunları arasında benzerlik kurulabilir. RK 26 Küçük Küp’ten (KK diyelim) oluştuğuna göre, 26 KK’ün her birinin 6şar yüzeyine 6 toplum sorunundan biri,  -her KK’ün her yüzeyinde farklı bir sorun olmak şartıyla- yazılabilir.

    Böylece hazırlanan RK’ler, bunu çözme konusunda istekli insanlara dağıtılır ve istek de açıkça anlatılır: RK’ün 6 yüzünün her birindeki 9ar yüzünde aynı toplum sorunu yer alsın ve bu iş mesela en çok 15 dakika içinde tamamlansın. Örneğin bir yüzünde tamamen (yüksek enflasyon), birinde (TÜİK), birinde (5 ten az çocuk) vb şeklinde.

    Normal bir toplumda 15 dakikanın sonunda beklenebilecek tablo, yarışmacılardan az sayıdakinin görevi tam olarak yerine getirmesi, geri kalanların ise başaramayışları olmak üzere 2 kümenin ortaya çıkmasıdır. Böyle bir yarışmanın bizim toplumuzda yapılması halindeki tablo ise muhtemelen 3 küme şeklinde oluşur:
    • Küme 1: Görevi tam olarak yerine getirenler,
    • Küme 2: Görevi başaramayan ve harekete geçirebileceği aklın bu süre içinde çözüm bulamadığını, daha yetkin bir akıl ihtiyacı olduğunu kabul edenler,
    • Küme 3: Görevi başaramayan ve:
      • Zamanın yetersiz olduğu nedenle kendilerine haksızlık edildiği yolunda arıza çıkaran birkaç kişi,
      • Görev tanımının yanlış olduğunu, doğru tanımın “RK’ün sadece 1 yüzünün en önemli ve odaklanılması gereken  X sorunundan ibaret olması gerektiğini; aksi halde mevcut kaynakların dağılıp hiçbir yüzde tek sorun yer almasının mümkün olamayacağını” savunan en kalabalık alt küme.
    Yani: Günümüz dünyasının karmaşık yapısı ve iletişim devrimi ile bireyler ve toplumlar arası etkileşimin son derece hızlandığı dikkate alınarak, Türkiye sorunlarının 32×32’lik bir RK kadar zor anlaşılır hale geldiği kabul edilirse, sınırlı “tek kişilik algılarımız”ın yanıltıcılığı anlaşılabilir. Bu durumda tek akıllardan oluşan kolektif akılların Yapay Zeka ile güçlendirilmiş hibrit hallerine ihtiyaç olduğunun idrakinin yaşamsal önemi fark edilebilir. 32lik RK ile boyuna oynayarak çözüm bulamayacağımızı fark etmek ya da etmemek, işte bütün mesele budur!. 7 Mayıs 2025