-
May 04 2021 Bulamaç Nasıl Pişirilir?
Biraz ağzımız tatlansın!
Bulamaç, un, su, şeker, pekmez, tereyağ gibi ana malzemelerin uzun süre ve düzenli karıştırılmasıyla oluşan, Anadolu’da hemen her yörede küçük değişikliklerle yapılan besleyici bir yiyecektir. İçindeki malzemeler öyle karıştırılır ki bileşenler ayırt edilemez.
Kısmen akıcı bir kıvama sahip, her şekli almaya uygun bu besin maddesi, anlatmak istediğim bir konu (sorunların yapısı) için iyi bir metafor.
Önceleri, bir araya gelmiş sorunları adlandırmak için “stok” terimini kullanıyorduk. Uzun süre “sorun stoku” deyimi meramlarımızı anlatmaya yetti. Fakat giderek farkına varıldı ki, stok sözcüğü bir “karışım”ı anlatıyor. Halbuki bir araya gelen sorunlar birbirlerini değiştiriyor ve sonunda hiçbirisine benzemeyen yeni bir hal ortaya çıkıyor. Bu haliyle bu “bileşim” için “bulamaç” deyimi daha iyi bir benzetme. Ayrıca, esnekliği ve akıcılığı nedeniyle bulamaç amaca daha uygun..
Tabii ki ister karışım ister bileşim olsun, her ikisini de oluşturan temel elementler aynı. Bunlara da Kök-Sorunlar ya da Yapı-Taşları denilebilir.
Yaşam, ihtiyaçlar ve onları gideren değerlerin toplamıdır!
Yaşamın ihtiyaçları (yemek, barınmak, öğrenmek, eğlenmek, üremek vd) üretilen “değerler” yoluyla gideriliyor.
Bu döngü içinde çok değer üretenler ya biriktiriyor ya da başkalarının ihtiyaçlarını doğrudan ve/ya dolaylı olarak gidermeye katkı sağlayacak şekilde kullanıyor. Üretilen değerin bir bölümü ise, o alanda bir ihtiyaç olmadığı ya da ihtiyaç konusunda yeterli farkındalık olmadığı için “atıl değer” olarak kalıyor, kayboluyor.
Üretim ve/ya yüksek değer üretenlerden aktarma yoluyla destek alıp yine de ihtiyacından daha az değere sahip olanlar ise kısmen veya büyük ölçüde ihtiyaçlarından vazgeçerek yaşıyor.
Hiç denilecek kadar az değer üreten ya da çalıp çırpma sınıfına giren türlü yollarla negatif değer üretenler ise ya sürünüyor ya da başkalarını süründürüyor. Kabaca resim böyle.
Giderilemeyen ihtiyaçlar “sorunlar bulamacı”nı oluşturuyor!
Toplumun ürettiği toplam değer yoluyla karşılanamayan ihtiyaçlar birleşip bir bulamaca dönüşüyor ve bu bütüne “toplumun sorunları” deniliyor.
Bulamacın ilginç özelliklerinden birisi, her nerede bir giderilmemiş ihtiyaç varsa, orada bir sorun formunda ortaya çıkmasıdır. İster işsizlik, ister yoksulluk, ister işe yarar bir meslek edinememek ya da Covid19 aşısı bulamamak olsun, orada görünen -o soruna özgü biçim almış- bulamaç parçasıdır ve de bileşenleri aynıdır (un, su, pekmez vs.).
Bu ne demek?
Bu benzetme şu iki önemli şeyi söylüyor:
- Üretilen toplam değerin paylaşımını iyileştirmeyen ve/ya paylaşıma konu toplam değeri artıramayan sorun çözme çabaları ancak kısa süreli ferahlıklar sağlayabilir; sonuçta durumu daha içinden çıkılmaz hale getirir. Bu basit ilke, sorunların kısa vadeli çözümü için altın anahtar değerindedir. Üretilen toplam değeri orta-uzun vadede arttırmaya çalışırken, negatif üretilen değerin önünü kesmek kısa vadeli bileşendir.
- Bulamaç, yüzlerce özgün şekiller alabilir ve çoğu kimse -haklı olarak- o özgün şeklin elle tutulur bir sorun olduğunu ve gerekli önlemlerin alınarak çözülebileceğini sanabilir. Bu, tek ayak üstünde durma cezası alan bir kişinin sık sık ayak değiştirerek sorunu çözmeye(!) çalışmasına benzer; sonuç kaçınılmaz olarak tükenmedir. Buna göre, bulamaç kavramının ve Yapı-Taşları’nın[1] anlaşılması; belirli bir alanda ortaya çıkan ihtiyaçlara yönelmek yerine Yapı-Taşları’na yönelmek gerekir.
İyi, hemen o taşları bulup parçalayalım.
Adından da anlaşılacağı gibi o taşlar, görünürdeki sorunları oluşturan bulamacın içinde diğerleriyle iyice yapışmış, biri çekildiğinde diğerlerini de peşinden sürükler hale gelmiştir[2]. Bu nedenle görünen sorunda bir iyileşme gözlenebilmesi için bulamacın o bölümündeki hakim yapı-taşlarının çoğunluğuna müdahale edilmesi gerekir.
Bulamacın özelliklerinden birisi de tüm yaşam alanlarına dağılmış olmasıdır. Bu da sistemli ve sabırlı bir mücadele anlamına gelir.
Ama bir iyileşme ancak bu şekilde olabilir.
Dilimin altındaki bakla..
Çok sayıda sivil toplum örgütü, toplumun özgün sorunlarını çözmeye çalışıyor ya da hayırsever insanlar kendi güçlerinin yettiği ölçüde iyilikler yapıyorlar. Bir toplumda bu gibi çalışmalar altın değerindedir. Bu tür gönüllü çabaları ikiye ayırmak gerekirse, özgün sorun alanlarına yönelik olanlara -ki bu bir tek çocuğun giydirilmesi, okutulmak üzere burs verilmesi dahi olabilir- “servis hareketleri” denilebilir. Bunlar çok iyidir, toplumda dayanışma ruhunu güçlendirir; o hizmetleri yapanlara büyük tatmin sağlar.
İkinci gruba ise “değişim hareketleri” denilebilir. Bulamaç hacmi büyümüş, tüm yaşam alanlarını sarmış toplumlar bu sarmaldan “servis hareketleri” yoluyla çıkamazlar; nitekim çıkılamadığı da net olarak görünmektedir.
Peki, o halde servis türü girişimleri bırakıp tüm gönüllülerin değişim hareketlerine yönelmesi gerekmez mi? Hayır hem gerekmez hem de bu mümkün değildir. Herkes neyi yapabiliyor ise onu iyi yapmalıdır.
Böylelikle sarmaldan çıkış garanti edilebilir mi? Tabii ki edilemez.
Tınaz Titiz
4 Mayıs 2021
[1] Bkz. Bulamaç Yapı-Taşları hakkında bir öneri: https://bit.ly/3pPzSuX
[2] Toplumdaki yaygın güvensizlik konusunun irdelenmesi amacıyla yapılmış bir analiz için https://vimeo.com/536856441 adresindeki 3’30”lık video izlenebilir.