-
Ara 19 2020 “Kör kör parmağım gözüne”
Bir anektod: Yaklaşık 15 belki 20 yıl önce, o zamanki SABAH Gazetesi’nin İstanbul Basın Ekspres yolundaki binasında bir randevum var. Havaalanına giderken sık sık önünden geçtiğim için binayı biliyorum. Arabamla binanın neredeyse birkaç on metre yakınına kadar geldim; ama otoyol ile bina arasında aşılamaz bir bariyer var, yani yoldan binaya erişilemiyor; demek ki binaya erişim için daha önce ya da daha sonra bir sapak var. Ya öncekini kaçırdım ya da daha ileride.
Böyle düşünerek daha ileri gittim ve herhangi bir giriş bulamayınca, sapağı kaçırdığımı düşünüp bir yerlerden U dönüşü yapıp bu defa kaçırmamak üzere gözlerimi dört açtım. Fakat önce de bir sapak, bir giriş yok.
Nihayet arabayı bariyer kenarına park edip indim, binanın önünde sigara içenlere, (ses mesafesindeler) binaya araçla nasıl erişeceğimi sordum. İleriden otoyoldan çıkılıp arkalardan bir yerden sapılarak ulaşılması gerektiğini tarif ettiler ve böylece -B.Pascal’ın da ünlü “tecrübe zor ve pahalı bir okuldur; ama aklını kullanmasını bilmeyenlerin gidebilecekleri tek okuldur” sözünü de bir kere daha hatırlayarak- binaya erişebildim.
Çıkardığım ve paylaşmak istediğim sonuç şudur: “Kör kör parmağım gözüne” gibi çok açık (gibi) durumlar çoğu zaman yanıltıcı olabilir. O gözünüzün önünde (gibi) görünen şeye daha uzun bir yoldan erişmek zorundasınızdır.
Hepimizin üzerlerine bir yağmur gibi yağan enformasyon bombardımanı altında sürekli “sorunlar” ile temastayız. Bir bölümü bireysel olarak bizi de ilgilendiriyor; bir bölümünden ise ancak dolaylı olarak etkilendiğimiz için sadece haber almakla yetiniyoruz.
Bunlardan doğrudan etkileyenler için -çoğumuz açısından- çözüm çok açıktır (aynen gözümüzün önündeki gazete binasına erişmek gibi). Mesela herkesin 1 numaralı sorunu ‘işsizlik’. Hemen gözümüzün önünde onlarca çözümü var: Herkes, çalıştırdığı kişi sayısının %10 u kadar işsizi işe alsa ya da işe alamıyorsa verdikleri vergiye bir yüzde eklense!
Fakat bu ikisi de çözdüğünden daha çok sorun üretir: Adalet ilkesi gereğince benzer uygulamayı tüm sorun alanlarına yaygınlaştırılması talep edilecek; bu yapılamayacak ama bir de üstüne milletin birbirine girip aralarında zaten mevcut olan kutuplaşmaları da artıracak; üstüne üstlük rüşvet olayları patlama yapacak.
Gerçek çare (aynen bina girişinin bulunması gibi), tüm sorunlara yol açan daha az sayıdaki, ama olumlu etkileri gecikmeyle ortaya çıkabilecek ve muhtemelen sorunun yol açtığı kalıcı hasarların da bir bölümüne razı olmayı gerektiren derindeki ‘yapı taşları’na yönelmek.
Toplumun -ister yerelden ister küreselden yansımış olsun- sorunlarına ilgi duyanlar, şu zihinsel beceriyi geliştirmek zorundalar: Giriş (çözüm) kapısı ne kadar yakın görünürse görünsün, sorunlara yol açan derindeki yapı taşlarını[1] ve onların kalıcı hasar verebilirlik ve de doğurganlıklarını görerek, ona göre çözüm araçları tasarlayabilme becerisi.
19 Aralık 2020
[1] Yapı Taşları için bir örnek çalışma için bkz. https://bit.ly/3pPzSuX