Cumhuriyet nedir?
İnternet yoluyla bana erişen ve cumhuriyeti şiirsel bir dille anlatan satırları okurlarımla paylaşmak ve sonuna da bu şiirsel anlatımın aksi bir soğukluktaki kendi tanımımı ekleyerek, yazının ortalama sıcaklığını biraz olsun azaltmak istedim:
<<Bazılarımız bizdeki Cumhuriyeti pek anlayamadılar. Ya da doğru dürüst bir şekilde anlatamadılar. Veya birileri anlamak istemediler, istemiyorlar. Bir de ben anlatayım Cumhuriyeti kısaca ve şöyle dilimin döndüğünce…
- Cumhuriyet, köşeye kıstırıldığı sanılan bir ulusun, bir at gibi kükreyişi ve şahlanışıdır.
- Cumhuriyet, mağdur edilen ve yok sayılarak üstüne gidilen bir ulusun dünyaya göklerden bakışı ve haykırışıdır.
- Cumhuriyet, özgürlük meşalesini sürekli yakan ateştir.
- Cumhuriyet, karanlığı kovan güneştir.
- Cumhuriyet, ülkemiz, vatanımız ve bayrağımızla özdeştir.
- Cumhuriyet, dünyada (adeta) cennete eştir.
- Cumhuriyet, dirençtir,
- Cumhuriyet, gönençtir.
- Cumhuriyet, erinçtir.
- Cumhuriyet, zincirleri, prangaları kırıştır.
- Cumhuriyet, düşmanların karşısında ak alınla, dimdik duruştur.
- Cumhuriyet, tüm çıkarcı ve karanlık kafalara vuruştur.
- Cumhuriyet, “Yurtta sulh, dünyada barıştır”.
- Cumhuriyet, insanlığın gelişiminde yarıştır.
- Cumhuriyet, hak, hukuk, adalet başta; en kutsal değerlere varıştır.
- Cumhuriyet, insanlık yolunda olağanüstü bir niyettir,
- Cumhuriyet, doğaya ve tüm canlılara hürriyettir.
- Cumhuriyet, çok güzel bir lisandır.
- Cumhuriyet, Türkler için büyük bir tarihtir, destandır.
- Cumhuriyet, velhasıl çok iyi ve hayırlı iştir.
- Cumhuriyet, insanlık âleminde tam bir yükseliştir.
- Cumhuriyet, özgürlük sevdalısı Türk’e yaraşır = Türk’tür.
- Cumhuriyet, ATATÜRK’tür.>>
Egemenlik açısından, üç önemli soru vardır:
(1) Egemenlik nedir?
(2) Egemenlik kime (kral, padişah, şah, sultan, imparator vbg bir kişiye, bir aileye, bir sınıfa, halk=cumhur’a vd) aittir?
(3) Egemenliği, ait olan adına kim (kişi, sınıf, aile, aracısız doğrudan halk, temsilcileriyle halk (parlamento, başkanvb) kullanır?
Birinci soru’nun yanıtı basittir: Egemenlik, kişilerin yaşam tercihleri’ni kimin yapacağıdır. Yaşam tercihleri, hangi topraklarda ve hangi bayrak altında yaşayacağı, nasıl giyineceği, ne yiyip içeceği, ne öğreneceği, hangi dine inanacağı, inanıp inanmayacağı vb konulardaki kararlardır.
Cumhuriyet, ikinci sorunun cevabıdır ve egemenliğin cumhur’a (halk) ait olduğunu; demokrasi ise üçüncü sorunun cevabı olup, egemenliği kullananın halk olduğunu ifade eder.
Bu tanımlar ışığında, egemen bir halk’ın (yani cumhuriyet), egemenliği yine kendisinin (yani demokrasi) kullandığında, kendisiyle ilgili tercihlere kendisi karar verir; sanılsa da öyle değildir 🙂
1 Kasım 2012
Cumhuriyet ve Atatürk bagnaz ve karanlik insanlarin telaffuz edemiyecegi iki altin kelimelerdir. Icini ancak akli hur, dusuncesi hur, fikirleri hur insanlar doldurabilir.
Metin
İnsanların hangilerinin “aklı hür, vicdanı hür insanlar” olduklarına biz karar vereceksek ,kimlerin “içlerini hangi şekilde, hangi biçimde dolduracaklarını bizler onaylayacaksak Seçkinler Cumhuriyeti. İslam Cumhuriyeti, Halk Cumhurıyeti gibi kavramları uretiriz. Mısır Çin Rusya İran gibi ülkeler sizin tanımınıza uygun niteliktedir. Adı konmamıç faşizm. Fransa Cumhurıyetini içeren bir tanmlama daha sağlıklıdır.
Saygılarımla
Egemenlik kimindir ve kim kullanır?
https://tinaztitiz.com/3811/egemenlik-kimindir-ve-kim-kullanir/
linkindeki şemaya göre:
“yaşam tercihlerini” yapan halkın kendisi olabileceği gibi, bir sınıf / bir kişi de olabiliyor.
Diyelim ki halk tercihlerini kendisi yaptı. Şemaya göre, tercihleri uygulayan sınıf, kişi / halk olabiliyor.Eğer demokrasi varsa, halk tercihleri doğrudan / temsilciler eliyle kullanabiliyor.
“Şiirsel anlatımlar” ve bu anlatımlara verilen duygusal övgülere ben de internette sık sık rastlıyorum.
Tınaz bey, serinleten ve ferahlatan tanımlarınız için teşekkür ederim.
Bizler, ülkemizde kendi tercihlerimizin ne kadarına kendimiz karar verebiliyoruz?
Kalıplarımızı sorgulayabiliyor / sorgulamaya ihtiyaç hissdebiliyor muyuz?
http://asukrandemiralp1.blogspot.com/2012/10/kalplarn-sorgulanmas-projesi-icin-1.html
Sevgi ve selamlarımla,
A.Şükran Demiralp