Otobiyografi kesiti-14: İfade Özgürlüğü pahalıdır!

24 yıl evvel, 1999 depreminden sonra İstanbulda Lütfi Kırdar salonunda, Çelik Konstrüksiyon Yapı Üreticileri Derneği gibi bir kuruluşun düzenlediği bir panele moderatörlük yapmam istenmişti.

Yaklaşık 2500 kişi (alt ve üst salonlar video ile bağlı. Konularında uzman yedi kişi sırayla konuşacaklar ve izleyiciler de sonra sorularını soracaklar. Bütün bunlar için toplam süre 2 ½ saat. Ben de her kişiye 15 dak süre verdim; aklımca 45 dakika da S/C için kalacak. Yetmez ama evet!

İlk konuşmacı 25 dak konuşunca akıbet belli oldu ve bütün sıkıştırmama rağmen S/C için 15 dak kaldı.

Bunun üzerine şöyle bir hitabım oldu: 

Sevgili izleyiciler, şimdi sıra sizin. Sorularınızı sorunuz, hocalarımız da lütfen cevaplasınlar. Fakat şöyle bir uyarıda bulunmak isterim: S/C için 15 dakikamız olduğu için gerek izleyiciler gerekse cevap verecek olanlar soru ve cevaplarından vazgeçebilir ya da en azından kısaltabilir. Deprem konusu malumunuz çok önemli; bu nedenle lütfen çekingen davranmayınız, tüm sorularınızı ve cevaplarınızı eksiksiz ifade ediniz. Tabii ki belirtmeme ihtiyaç yok ama şu birkaç noktaya da özen gösteriniz:

Soru ve cevaplarınız öyle ifade edilmeli ki: 

•  Mevcut belirsizliği azaltabilsin, 

•  İçerdiği varsayım(lar) varsa açıkça belirtilmiş olsun, 

•  Tekrar sözcüklerinden arındırılmış olsun, 

•  Anlamı belli olmayan kavramlar içermesin, 

•  Bir kişiyi yermesin, 

•  Bir kişiyi övmesin, 

•  İfadenin başı ile sonu birbiriyle çelişmesin, 

•  Kanıtsız genellemeler içermesin, 

•  Koşullandırma amacı taşımasın, 

•  Tek (mutlak) doğru iddiasında olmasın, 

•  Belirli, tekil ve net olsun, 

•  Başkalarının ifade özgürlüklerini sınırlayacak kadar uzun ve/ya uzun süreye yayılmış olmasın,
• Yeterli bilgiye dayansın,

• Ha bir de zihinsel virüs içermesin,

Bunun üzerine uzun bir sessizlik oldu; bir süre sonra arkalardan bir el kalktı, mikrofon taşıyıcı kişiler yanına eriştiler ve kişi tüm toplantının tek sorusunu sordu: Sorularımızı yazılı mı ileteceğiz yoksa mikrofona mı söyleyeceğiz?

O gün bugün hep bir alet tasarlamayı düşlerdim. Kişilerin elllerine ve ağzına takılabilir ve yukardaki (eğer ise)lere uyanları geçirip diğerlerini geçirmeyen bir fitre. GPT ile bu mümkün olmak üzere.

7 Ekim 2023

5 Yorumlar

    1. GPT İngilizce “Generative Pre-trained Transformer” kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. Türkçe “Üretici Ön-Eğitimli Dönüştürücü”.

  1. Yazınıza teşekkür ediyorum
    Sağlıklı sonuçlara ulaşabilmek için; türkçe’yi iyi bilmek için, aynı dili konuşabilmek, inançları askıya alabilmek, doğru soruları sorabilmek gerekiyor
    Ben de yakın çevremde gözlemliyorum ki, aynı dili konuşamadıgımızda, duyduklarımıza yüklediğimiz anlamlar degişebiliyor, aynı eğitimi aldığımız halde çok azımız birbirimizi anlayabiliyoruz
    Alt kültür ve eğitim sistemimizin yetmezliğinden sorunun kaynaklandıgını, kendimizi yenileyebilenlerimizin ve çağı okuyabilenlerimiz bu sorunu aşabileceklerini, diğerlerimizin efendilerin kölesi olacaklarını düşünüyorum
    Yazınızın, bu konuda uyarıcı nitelik taşıdığını düşünüyor, selam ve saygılar sunuyorum

    1. Değerli dostum Erol bey, “otobiyo kesiti” yazılarımın uyarı vb niyetlerle olmasa da o yöne de çekilebileceğini kabul ediyorum. Eğer öyleyse işe yaramasını ben de temenni ederim. Selam ve sevgiler

Yorum Gönder