İki Düşünce Sistemi Kümesi

(-dir) ve (-mi?) Temelli Düşünceler hayatlarımızın içinde hep yer almıştır. Sadece birisine sıkıca bağlı olanlarımız olduğu gibi her birine zaman zaman girip çıkanlarımız da herhalde çoktur. Bunlardan birincisi yaşam kolaylaştırıcılığı nedeniyle çok yaygınlaşmış, ama o derecede de insanlığın başına dert kaynağı olagelmiştir. 

Bir şeyi etkileri yoluyla uzun uzun tanımlamaya çalışmak yerine çerçevesini belirleyen ilkelerini (maksimler1) belirtmek daha doğru olabilir. Buna göre (-dir) Temelli Düşünce’nin belirleyici ilkesi şöyle ifade edilebilir: “Tüm olası sorularımızın temelinde bulunan ve hepsine birden cevap verebilecek tek doğru vardır.”

Bu ilke gerçekten de zihinsel konfor sağlama açısından eşsizdir. Tek yapılması gereken, (-dir) temelli bir (veya her alanda bir veya birkaç) düşünce benimseyip ona uygun hareket etmekten ibarettir. Harcanması gereken zihinsel çaba sadece, benimsenen düşüncenin öngördüğü kuralların somut yaşam koşullarına uygulanması sırasındaki basit “nasıl” sorularına cevap aramak ya da o cevapları bulmuş kişilerden öğrenmekten ibarettir. 

Örneğin, çakraların sayısı, yerleri, işlevleri vs, o konudaki (-dir) temelli düşünce sistemince zaten verilmiş olup, o düşünme sistemini benimsemiş kişilerce ayrıca keşfedilmesi için düşünmeye ihtiyaç yoktur; ama örneğin tıkanmış çakraların “nasıl” açılacağı gibi ayrıntı sayılabilecek konular ise bu konudaki uzmanlardan öğrenilebilir.

Öğrenmiş kişiler bunları başkalarına öğretmek konusunda çok istekli (hatta zorla öğretici) oldukları için zihinsel çaba ihtiyacı hem yoktur hem de istenmez. Bu düşünce sisteminin en belirgin dışavurumu meraksızlıktır. Merak, (-dir) temelli düşünceyi tahrip edeceği için o sistemin ustalarınca (masters) hoşgörülmez.

Bu düşünce sisteminin yaygınlığının esas nedeni, milyarlarca insanın akıllarına üşüşebilecek soruları tek tek merak edip zihinsel çaba harcamalarının önüne geçilmesidir. Bedende harcanan enerjinin önemli bir bölümünün, düşünme sürecinin gerektirdiği O2 ihtiyacını karşılamak için kullanıldığı; merak ve düşüncenin bedava olmadığı, avcı atalarımızın yaşamlarını sürdürebilmeleri için gelişmiş bulunan beyinlerimizin bugünün okul ve sosyal medyasınca tamamen gereksiz hale geldiği de dikkate alındığında, merak ve ikiz kardeşi soru sormanın yararlı değil zararlı bir eylem olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

(Her şeye karşın yine de kalıtsal izleri nedeniyle içten içe merak eden insanların günün birinde uyanıp aptal yerine koyulduklarını anlayıp arıza çıkarmalarını önlemek için merak, soru, sorgulama, bilim gibi sözlerin her fırsatta bol bol tekrarlanıp içlerinin boşaltılması gibi dahiyane bir çözüm bulunmuştur.)

(-dir) temelli düşünce’nin tarih boyunca bu yaygınlığı gerçekten de hayret uyandırıcı bir olgu ve aynı zamanda trajedidir.

(-mi) temelli düşüncenin ne olduğunu ise uzunca açıklamaya ihtiyaç yoktur. Sadece hiçbir şey bilmediğini, ama merak ettiğini samimi olarak bilmekten ibarettir. 

25 Ocak 2021

 (1) Maksim kavramı için bkz. https://www.kavrammutfagi.com/kavram/maksim

9 Yorumlar

  1. Düşünce sistemimizi ve onun belirleyiciliğini çok basit ama tam açıklayıcılığıyla ortaya koyan yazınız için teşekkürler…

  2. Her olgu kendi negatifini yaratan bir dinamizm içeriyorsa ilerleme vesilesi oluyor. (..dir)’ler, (..mi?)’leri doğurma gücüne sahip değilse; (..mi?)’lerin anlamsızlığı mıdır, (..dır)’ların yaygın egemenliğini doğuran?

    1. (…dir)ler tanım itibariyle kendine yeterli olduğunu, başkaca bir şey doğurmaya ihtiyaç duymadığını iddia ediyorsa, “doğurma gücüne sahip (…dir)” gibi bir seçenek olabilir mi?

      1. Doğurma gücüne sahip (dir), zihinleri (mi)ler ile dolu, sürekli arayan, soran, kuşku duyan insanlardan uzak bir sükunet ve huzur arayışının ürünü olabilir. Doğurma gücüne sahip bir (dir) üzerine yapılan milyon katlı gökdelen şu basit soru fiskesiyle yerle bir olur: Nereden biliyorsun?

    2. (dir)lerin yaygın egemenliği kanımca, düşünme ihtiyacını ortadan kaldırıp belirsizliği -yanıltıcı biçimde- ortadan kaldırmasından geliyor. Hangi “doğru”, kanıta gerek olmadan kabul edilebilir? Bunu ancak rahat etmek için (mi)lerden kaçanlar icat edebilir. Bu da ilerlemeye değil duraklamaya yol açıyor.

  3. Çok güzel bir yazı.. Ufuk açıcı. . Emeklerinize sağlık.. Sadece okurken kafama takılan şeyleri yazmak istedim..
    Gelişme ve ilerleme için mi li düşünceye sahip olmak önemli ama her konuda mi li düşünce kalıbı geçerli olabilir mi.. Örneğin matematiksel kesinlikler için ya da insanlığın binlerce yıllık gelişiminde ulaştığı adalet, özgürlük,liyakat vb. değerler için mi li düşünce kalıbı kullanılabilir mi.. Eğer öyleyse yaşamı idame olası mı.. Değilse maharet nerelerde dir li kalıbı nerelerde mi li kalıbı kullanılacağının ayırdına varabilmekte mi..
    Selamlar..

    1. Sayın Altunel,
      İşin sırrı şu soruda: Hangi konuda olursa olsun sadece 1 konuda kesinlikle (dir) diyebiliyorsanız, bu (mi?) sorusunun her yerde kullanılaMAyacağı anlamına gelir. Çünkü o bir konuda kesin bilginiz varsa onun öncül ve ardılları konusunda da (dir) diyebilir, (mi?) diyemezsiniz. Ayrıca bir konudan bir başkasına 5-6 adımda ilişki kurulabileceğine göre, “1 konuda kesin bilginiz varsa ona dayanarak tüm konularda kesin bilgilere varabilirsiniz”.

  4. Her türlü dogmayı sorgulayıp akıl ve tecrübe süzgecinden geçirmeli, ama gecikmiş mi ler yerine vakitli mi leri tercih etmeliyiz bence.

Leave A Reply Cevabı iptal et