Sosyal Çölleşme
Orta ve Büyük ölçekli Kuruluşlar’ın (OBK) reklam stratejilerinin özünü “ben büyüğüm, güçlüyüm!” safsatasından, topluma (ve de kendilerine) daha yararlı bir noktaya oturtmalarının gerekliğine, bunun için kullanılabilecek araçlara bu köşede zaman zaman değiniyorum.
Bütün bunların temelinde ise, bugünkü toplumumuz için yabancı sayılabilecek bir kavram yatmaktadır: Sosyal Çöl!
Bir kuruluş, karlılığı, çalışanlarına sağlamış olduğu imkanlar, kısacası çalışma ortamı açısından iyi şartlarda olmasına rağmen onu çevreleyen dış sosyal ortamda işsizlik, gelir yetmezliği gibi sorunlar varsa, aynen bir çölün yeşil alanları yutup çölleştirmesi gibi bu kuruluş da bir süre sonra iç sorunlarla karşılaşabilecek, yani çölleşecektir. Buna “Sosyal Çölleşme” denilmektedir.
Fiziki ve sosyal çölleşme arasında bir analoji kurulursa, birindeki olaylar diğeriyle açıklanabilir, en azından açıklanmasına yardımcı olabilir.
Bir yeşil alanı çölleştiren etki, bu iki farklı (çöl ve yeşil) alan arasındaki potansiyel farkıdır. Hangi potansiyel daha büyükse diğerini yutacak ve potansiyel farkını en aza indirmeye çalışacaktır. Çöl daha büyükse onun iklimi yeşilin iklimini değiştirecek ve yeşili koruyan ortam şartları ortadan kalkmış olacaktır. Bunun tersi de doğrudur. Yeşil alan daha büyükse onun iklimi çölü yeşertmeye başlayacaktır.
İşte bu benzetmeyle açıklanmasına çalışılan Sosyal Çöl olgusuyla mücadelede OBK’a önemli görevler düşmektedir.
Ekonomik güçlüklerle boğuşmakta bulunan kuruluşlara böyle bir önerinin çok sıcak gelmeyeceğinden eminim. Ama, güçlükleri aşabilmenin koşullarından birisi de -hatta vazgeçilmez olanlardan birisi- kuruluşları çevreleyen sosyal iklimin haset duygularından arındırılmasıdır. Haset ise, Sosyal Çöl ortamında en kolay yetişen bitkidir!
Bir OBK’a yük yüklemeden, “ben büyüğüm, güçlüyüm” diyebilmek için sarfettikleri bütçeleri -isterlerse yine reklam ajansları üzerinden- Sosyal Çöl ile mücadeleye kaydırabilmek için yapılabilecekler bellidir.
Girişim Ajansları kurulması, Bunu Yapabilir misiniz Sergileri açılması, İç-girişimciliğin Özendirilmesi bu mücadelenin en etkin yolları olup bu köşede her birine ayrı ayrı temas edilmiştir.
Sosyal Çöl tarafından yutulmak istemeyen kuruluşlarımızın bu araçları tekrar hatırlamalarında yarar vardır!
Pazar, 24 Nisan 1994