YENİLİKLERE DİRENMEK İSTEYENLERE ÖĞÜTLER!

YENİLİKLERE DİRENMEK İSTEYENLERE ÖĞÜTLER!

“Değişim Yönetimi” son on yılın en gözde kavramlarındandır. Değişimi gerçekleştirmek, ona karşı doğan dirençleri enaza indirmek amaçlarıyla bir bilim dalı gelişmektedir. İleride, bir reçetenin ayrıntı düzeyinde “Değişim Gerçekleştirme Kılavuzları” nın ortaya çıkması kaçınılmazdır.

Şirketler, sivil toplum örgütleri hatta hükümetler değişim programları yapmakta, bunları uygulamaya çalışmaktadırlar. Kısaca bir değişim çağına adım atmış bulunmaktayız.

Bu büyük güçlü akım – her akımda olduğu gibi- bazı mağdurlar yaratmış olup bunlar hiçbir şekilde kendilerini savunamamakta, değişimden yana olanlarca neredeyse ezilmektedirler.

Bu büyük bir haksızlık, bir insan hakları ihlalidir.

Her ne kadar evrensel insan hak ve özgürlükleri içinde, “her birey, elinden geldiğince değişime direnmek hakkına sahiptir” gibisinden bir hüküm yok ise de, biz bunu kendimize görev edinmiş bulunmaktayız.

Gorbaçov’un Türkiye ziyareti sırasında her ne kadar önemli bir “değişime direnç” gösterisi yapabildikse de, bunun daha kökten, daha sistemli olması ulusumuzun geleceği açısından fevkalade büyük önem taşımaktadır. Aşağıda, değişime direnmek isteyenler için böyle sistematik bir yöntem önerilmektedir. Öneriler işkembe -i kübra’dan atılmış olmayıp etkinliği tecrübelerle sabittir:

Kural 1 – Hiç bir değişime hayır demeyiniz!

Hayır demenin yararı yoktur, aksine karşınızdakileri daha ısrarcı kılar.

Aksine, değişime evet deyiniz hatta değişimi önerenden bir iki adım öne geçip, daha kökten evet deyiniz. Hatta mümkünse değişim önerenleri “gerici” durumunda bırakacak kadar evet deyiniz.

Bu ilk adım, karşınızdakilerin kolunu kanadını kıracak, ne şöyleyeceklerini bilemez bir şaşkınlığa düşürecektir.

Kural 2 – “Biz zaten öyle yapıyoruz” deyiniz!

Önerilen değişimi kökünden geçersiz kılmanın, onu önereni avanak, Dünya’dan habersiz duruma düşürmenin bilinen en etkin yolu “zaten biz onu öyle yapıyoruz!” demektir.

İtiraz edip, yapılmadığını ileri sürmeye, kanıtlamaya kalkanlara karşı kanun ve kararname numaralarıyla, meydan savaşı tarihleri ve milli takımın puan durumunu ileri sürüp karşınızdakileri aptallaştırmaya çalışınız. Yine de pes etmeyenler olursa, “sen birlik bütünlüğümüze dil mi uzatıyorsun?” gibisinden etkin bir saldırı yapınız.

Kural 3 – Değişim önerisini sulandırınız!

Önerilen değişimin içine, onunla yakın-uzak ilgisi olmayan birşeyler katınız. Bu adım yüksek ölçüde yaratıcılık ister.

Kural 4- Söylediğinizin tam tersini yapınız!

Tecrübeler, ilk üç adımı başarıyla atmış olsa dahi bu son adımı atmayıp, yahut da yarım yamalak atmış kişilerin değişimin gücüne direnemediklerini göstermiştir. Bu nedenle, bir yandan değişime evet derken, öte yandan söylediğinizin tam tersini -dikkat tam tersini- yapmalısınız.

Bu, şunun için geçerlidir:Eğer yaptıklarınızda zaman zaman bazı zigzaglar olduğu görülürse, ilk üç adımda kamuoyunda sağlamış olduğunuz sempati bir anda tersine dönebilir. Bunun için, hiç bir sapma göstermeden söylediklerinizin tam tersini yapmalısınız. Bu takdirde hiç kimsenin aklına bu denli iki yüzlü olabileceğiniz gelmeyeceği için, bir suçlu arandığında o, sizi suçlayanlar, sizin değişimden yana değil ona karşı eylem içinde bulunduğunuzu söyleyenler olacaktır. Böylelikle bir taşla iki kuş vurmuş olacaksınız.

Kural 5- Nihayet son adım: bir de suçlu bulunuz!

Bu işler olurken, çevrenizdekilerin hiç olmazsa küçük bir bölümü ne olup bittiğini anlayıp, değişime direnenin siz olduğu, ya da beceriksizliğiniz nedeniyle gerçekleştiremediğiniz şüphesine kapılabilir. Bu çok küçük bir olasılık olmasına karşın mutlaka önlem alınmalıdır. Bunun için de değişimin niçin bir türlü gerçekleştirilemediği konusunda somut hedefler bulup göstermeniz gerekecektir. Böylece, bir yandan değişim çığırtkanlığı yapar, öbür yandan direnir ve hep birlikte suçluya yüklenirsiniz.

Bu yöntemin başarısı garantidir. En azından yurdumuzda garantidir. Memnun kalmayanlara daha özel teknikler öğretilir ve ücret talep edilmez.

Cumartesi, 29 Nisan 1995

Yorum Gönder