Örgütlerinizi kapatın oylarınızı artırın!
Bir hezeyan önerisi..
Bu önerimin siyasi parti örgütlerince bir hezeyan olarak değerlendirileceğinin farkındayım. Hiçbir parti genel başkanının da böyle bir işe kalkışabileceğini sanmıyorum. En azından delege sistemiyle seçilmiş bir genel başkanın böyle bir şey yapması teknik olarak bir daha seçilmemesi demektir.
Dahası, hiçbir partinin bu operasyonu yapabilmek için gereken kararı da alabileceğini sanmıyorum. Bulunduğu noktayı parti örgütü sayesinde elde edip koruyabilen siyasi parti kadrolarının, bindikleri dalı kesmeleri mümkün görünmüyor.
Peki bütün bu güçlükleri bile bile bunu hangi akla hizmet için öneriyorum? Şöyle nedenlerim var:
- Düzgün amacı olan, bir değer yaratmak amacıyla kurulmuş gönüllü kuruluşların -eğer insanların gözlerinin içine baka baka yalan söylemezlerse- ne kadar zor taraftar bulabildiklerini, yönetim kurullarını bile ne kadar güç oluşturduklarını, kurucularının bir gecede verdikleri yemek parasını dahi aidat olarak vermekten kaçındıklarını hep duyarız.
Diğer yandan en küçük siyasal partinin dahi yüzlerce taraftar toplayabildiğini, hatta biraz iktidar -ya da muhalefet- şansı görünüyorsa kapısında binlerin toplandığını, çoğu zenginin bunların dişe dokunur görünenlerine hep birden yardım ettiğini de duyar, biliriz.
Partisine -hatta partilerine- gönül vermiş olanların sayısının bu kadar çok, gönüllü kuruluşlara gönül vermiş olanların ise bu denli az olmasının aslında tamamen rasyonel bir seçim farklılığından kaynaklandığı da bellidir. Siyasi parti üyeliği ve/ya sempatizanlığı ve/ya öyle görünürlüğü ileriye dönük bir yatırımdır.
Gün gelir, partinin doğrudan (iktidar veya ortağı) ya da dolaylı (muhalefet) yaptırım gücüne kavuşması halinde, bu yatırımın neması fazlasıyla alınacaktır.
- Parti örgütlerinin varlığının bilinen en önemli gerekçesi “parti programını” vatandaşlara anlatmaktır. Bu, komik fıkra gibi bir şeydir. Parti üyeleri içinde kaçının program hakkında bilgili olduğu, onlar içinden de kaçının o bilgili olduğu konunun ne olduğunu bildiği bilinmemektedir.
Kaldı ki çağımızda artık insanların yatak odalarına dahi giren internet ortamı, birilerine bir şey anlatmak için bir başkalarının gerekliliğini tamamen ortadan kaldırmıştır.
Ayrıca da, vatandaşın kimi parti üyelerinin tutum ve davranışlarına bakarak parti hakkında olumsuz kanaatler edindiği pek de sık görülen bir durumdur.
Özetle bugün yurdumuzda siyasi parti üyeliği bir rant kapısı olarak anlaşılmakta ve vatandaşlar da bunu böyle bilmektedirler.
- Vatandaşın önemli bir bölümü bu durumun farkındadır. Hatta bunların bir kısmı da siyasi parti(ler)e üyedirler. Farkında olanların bir bölümü bunun bir ahlaksızlık olduğunu bilmekte, fakat kendini bu çarkın dışına çıkarabilecek gücü gösterememekte, birisinin çıkıp bunu düzeltmesini beklemektedir. Bir kısmı ise sadece damak tadının zevkine varmak peşindedir. Belki küçük bir bölümü ise bu çarkla mücadele etmekte ve de hiç şansı olmadığını bile bile mücadele etmektedir.
O halde önemli bir kesim bu işin farkındadır ve bu kesimin önüne, mevcutlardan ya da yenilerden birisi çıkıp, “ey vatandaşlar biz örgütümüzü lağvediyoruz” diyebilse o partiye büyük bir yönelim olabilir. Fakat siyasi partiler yasası buna cevaz vermez.
- Böyle bir deneyi ancak “düzgün politikalar üretmesine karşın düşüş halindeki” partiler yapabilir, çünkü kaybedecek bir şeyi kalmamıştır. Mevcut örgütüne rağmen bunu nasıl yapabileceği o parti yönetim kadrosunun becerisine ve cesaretine kalmıştır.
Bu iddiaya inanmayan partiler varsa küçük bir deney yapabilirler. Hakkında yolsuzluk söylentisi bulunan bir yörenin örgütünü bütünüyle feshetsinler ve ilk seçimde alacakları oyların artıp artmadığına baksınlar.
Ağustos 21, 2006