Olgu ve Yargı
“Bir köpeğin insanı ısırması değil insanın köpeği ısırması haberdir” derler. Benzer şekilde, olumlu haberler yerine olumsuzların ya da mesela idarelerin olası olumlu icraatını övenler yerine, yerenlerin ilgi toplaması da galiba aynı “sıra dışılık” ilkesine dayanıyor.
Teknik deyimle “bilgi” (sokak kavgası, sel baskını ya da güzellik yarışması) taşıyabilecek kanalların (TV, gazete, internet ve diğer tüm) toplam kapasitesi, taşınabilecek toplam bilgi miktarına göre kat be kat fazla olduğu için, bu atıl kapasite ya asılsız ya da haber değeri küçük olumsuz haberlerle doldurulur. O da yetmezse “tarzım bu“, “yaşam sürdürme” filan gibi akla ziyan afyonlarla doldurulur. Buraya kadar anlaşılır bir durum.
Bu akış içinde kuşkusuz her şey işe yaramaz olamaz; birlikte yaşamın önemli kurumlarından birisi olan siyaset (Arapça seyislik, at bakımı, yönetim anlamında ) ve onun da ayrılmaz iki parçası yöneten güç (iktidar) ve yönetenin tuttuğu yolun aksini (Arapça hilaf) gösteren (muhalefet) bilgi kaynakları içinde ağırlıklı bir yer tutar.
İktidar neyi niçin yaptığını doğru bilgilere dayanarak anlatıp elindeki gücün sürdürülme iznini uzatmak için çaba gösterirken, muhalefet de yapılanların yol açtığı ve açabileceği yanlışları yine doğru bilgilere dayanarak ortaya koyarak, halkın doğru bilgilenmesini; dolayısıyla da doğru seçimler yapabilmesini sağlar. Bu mükemmel bir işleyiştir.
Gerçekte ise durum tam böyle olmayabilir, çünkü tanımlanan bu yol sürekli bilgi edinmeyi, araştırmayı, gerektiğinde savunduğunun yanlış olduğunu kabul edip çark etmeyi gerektirir.
Üzerinde durmak istediğim nokta tam burası; yani bu zor ama çıkar yol yerine, ayrılmaz ikilinin sapabilecekleri “kestirme ama çıkmaz yol“a işaret etmek ve nasıl olup da bunun anlaşılamadığını paylaşmak.
Çıkmaz yolun nasıl bir yol olduğunu daha açıklıkla ortaya koymak gerekirse şöyle: Doğru olduğu düşünülerek yürünmesine karar verilen yola ait “olgu ve tahminleri” ortaya koyup “bu olgu ve tahminlerin öznesi olanlara (iktidar ve/ya muhalefet) ait yargıları muhataplarına -saygı gereği- bırakmak yerine; doğrudan yargıların iletişimini yapmak!
Bu tutumun kaçınılmaz sonucu, yargılar -doğru olsa dahi- aklı başında muhataplarca kendilerine saygısızlık olarak algılanması ve de yargıların ciddiye alınmaması.
Mesele burada da bitmiyor; yargılara dayalı üslup olası yanlışları perdeleyerek amacı yanlışların ortaya çıkmasını önlemek olanların da işlerini kolaylaştırıyor. Böylece iktidar ya da muhalefet böyle bir sonucu planlamamalarına rağmen, tam aksi sonuca niçin yönelirler? Nedenini bilen var mı?
Doğrusu, herhangi bir siyasetçi olgu ve tahminleri yargılarıyla birleştirmeye başladığı ilk anda dinlemeyi bırakıyorum. İktidar ya da muhalefet fark etmez!
Bu tutum hele bir uzman tarafından sergileniyorsa tüm söylediklerinin değeri bir anda sıfıra iniyor.
1 Ocak 2021 (rev. 2.1.2021)
O zaman “doğrulanmamış bilgi araştırma gerektirir” diyebilir miyiz?
Mutlaka; doğrulanmamış bilgiye ancak testten geçmemiş malzeme muamelesi yapabiliriz 🙂
TV lere ve boyalı basına sorulduğunda “halkın isteği bu” diyorlar. siz daha iyisini verdiniz de halk hayır mı dedi
Bunda doğruluk payı olabilir, ama unutulan nokta, sosyal süreçlerin hemen hepsinin doğrusal değil döngüsel mantıkla işlediği; sonucun geri dönüp girdi olup kendini büyüttüğüdür. Halkın bir bölümünün “istediği” norm kabul edilince, bu isteğe verilen olumlu yanıt büyüyerek geri dönmekte ve giderek halkın isteklerinin bu yönde şekillenmesine yol açıyor. Yani ektiğimizi biçiyoruz.
Tınaz hocam yılın bu ilk güzel yazısı
için tesekkurler.Doğrulanmış bilgi için bunu algılayacak okuyucular gerekli diye düşünüyorum.Tıpkı “hesap verilebilir”ilkesinin “hesap sorulabilir”ilkesi ile anlam kazanması gibi.
Bütün bunların odağında sizin hep dile getirdiginiz”EĞİTİM”gerçekligi yatmıyor mu?