MÜNASEBETSİZ HEDİYELER
MÜNASEBETSİZ HEDİYELER
İnsanları, çeşitli kesimlerin varlığından, sorunlarından haberli kılmak amacıyla düşünülmüş özel günler, bu amacına uygun kullanıldığı sürece yararlı bir araçtır.
Bu günlerde ilgilenilen kesimdeki insanlara onların unutulmadığını hatırlatmak, toplumsal özgüven açısından da son derece önemlidir.
Bu hatırlatma araçları uygun seçildiği takdirde ne denli yararlı ise münasebetsiz seçilen araçlar da o kadar moral bozucu, sinirlendirici olabilir.
Örneğin sağırların hatırlanacağı bir günde bir sağıra bir el radyosu hediye etmek ne kadar yersizse, bedensel özürlüler gününde sağlamlar arasında düzenlenebilecek bir dans yarışması da o denli münasebetsizcedir.
Bizde bu tür günlerde, ilgili kesime kalın yağ yapmak adet olmuştur.
Öğretmenler gününde öğretmenlerimizin ücretlerinin düşük olduğunu hatırlatan büyüklerimizin, özürlüler gününde yurdumuzdaki 7 milyon özürlünün çeşitli sorununu dile getirip …melidir’li nutuk veren yetkilililerimizin, bu kesimlerden epey hayır dua (!) aldıkları şüphesizdir.
Askerlik yapanlara düzenlenen aç aç seansları işlevsel açıdan ne kadar ters etki yapıyorsa, günlere konu kesimlerin sorunlarıyla ilgili doğru kararlar verilip bunların uygulamaya konulduğunu belirtmek yerine -ilgisiz- programlar düzenleyip kendi propagandasını yapmaya çalışmak da o kadar münasebetsizliktir.
3 Aralık Dünya Özürlüler Gününde Özürlülere konser düzenlemek, özürlülerin sorunlarını sayıp döküp güya “biz sizin durumunuzu sizden iyi biliriz” ukalalığını yapmak da böyle bir münasebetsizlik örneğidir.
Özürlülerin devletten beklentileri bellidir. Özürlülerin topluma entegrasyonunu sağlayabilecek bir Özürlüler Kanunu, bu kesimin uzun süredir beklediği bir iştir. Onlara verilebilecek en güzel hediye böyle bir yasanın hazırlanmış olduğunu ve takipcisi olunacağını belirtmektir, daha doğrusu belirtmek idi.
Popülist yağcılığın sosyal politika olarak anlaşılmaktan vazgeçildiği günü gerçek bayram ilan etmeliyiz.