İNTERNET BOYKOTUNA TEPKİLER!

İNTERNET BOYKOTUNA TEPKİLER!

TURNET ihalesinin, bir türlü sonuçlandırılmaması ve daha da beteri, T.Telekom’un kısır bakışı sonucu ortaya çıkan caydırıcı hat fiyatlarının nihai tüketiciye yükleyeceği yüksek fiyat ve/ya niteliksiz hizmet çıkmazını ya da bir deyimle  “katır ve satır“ı herkes biliyor.

İnternet hizmeti sağlayacak kuruluşlara $4,000 cıvarında bir maliyetle sunulması planlanan 65 kBit’lik bir hattan, 100 kullanıcıya hizmet sunumu gibi bir öngörü dahi -ki bu rakamın belirleyeceği hizmet kalitesi ayrı bir konudur-, kullanıcı başına $40/ay gibi bir hat kirası payı demektir. Bunun üzerine servis sunan kuruluşun kar payı ve hat kullanımı nedeniyle ödenecek ücret de katılınca, ortalama bir kullanıcının aylık internet faturası $100  ya da bugünkü kurla TL 8 milyon civarına gelecektir. 

$3,000 civarındaki ortalama yıllık gelirimiz ve bunun normal dağılım uyarınca dağıldığı varsayılsa dahi, gelirinin %40’ını internet’e ayırmaya imkanı olan ve de razı olabılecek  kişi sayısının, en fazla 20-30,000 civarında olabileceği anlaşılacaktır. Bunun dilimize tercümesi, internet’in, okullar, üniversıtelerin büyük çoğunluğu, ortalama gelirli aydın gibi kesımler tarafından kullanılamayacağıdır.

Matbaayı, “yasaklama“, sanayi devrimini temsil eden buhar makinesini ise “aldırmama” yollarıyla toplumdan uzak tutan, çocuklarının kafalarını ezberle dondurmayı “birlik” sağlamanın yolu olarak bulmuş zorbalar, bugün internet için benzer bir yol kullanıyor. Görünüşte, herkesin kullanımına özgürce sunulan bu imkan, pratikte çok küçük bir kesimin kullanımına açılıyor.

Bu oldu-bittiye ses çıkarmamak, buna iştirak etmekten farklı değildir. Mecellenin de Roma hukukunun da temel ilkelerınden birisi, suç işleyen kadar ona  katılanların da suçlu olduğudur. İnternet’ın yapay olarak pahalandırılması yoluyla yasaklanması olgusu, ceza yasalarımıza göre değil ama sorumlu insanlarımızın vicdanlarına göre bir suçsa, buna ses çıkarmamak suça katılım anlamına gelmez mi?

Bu katılımı reddetmek yolunda bir ilk adım olmak üzere düşünülen, “internet kullanımını boykot edıp, bunu tüm dünyaya duyurmak ve bu yolla buradaki yasakçılar üzerinde bir baskı ortamı kurmak”  girişimim, bunu destekleyen ya da gereksiz gören tepkiler aldı.

Destekleyen tepkilerin ortak noktasını “ben de varım, devam edip yayalım”  oluştururken, karşı çıkanlar oldukça değişik gerekçeler ileri sürdüler. Büyükçe bir bölüm, Anadolu insanımızın bin yıllık tipik davranışı olan “fare dağa küsmüş dağın haberı olmamış”  felsefesini savunan, sorunlarının çözümünü demir yumruklu kurtarıcılara bağlamış ve ömürlerını bu demir-el’leri bekleye bekleye tüketmekte olan  insanlarımızdır.

Bir diğer bölüm ise, “ses çıkarırsak bunların bize zararı dokunur” diye düşünen ve yasakçı zihniyetin bir numaralı silahını oluşturan “korku”ya teslim olmuş olanlardır. Başka yollar aranmasını savunan, zorbaların zamanla yola geleceğini hayal eden, interneti pahalı da olsa kullana kullana idareyi yola getirmeyi öngörenler de bir diğer bölüm tepkiler oldu.

Her toplum layık olduğu idareyi bulur”  özdeyişi çok doğrudur. İran’da bile yasaklanamayan internet’i kullandırmamanın yolunu bulabilen kafalar kendiliğinden ortaya çıkmamış, bu tür sivil tepkisizlik ortamında semirmişlerdir. Bu gerçeğin farkedilmesi, internet’ten de bütün diğer sorunlarımızdan da önemlidir.

Köylülükle kentlilik kültürlerinin göstergeleri, köy odası ve disko değildir. Kendisine zararı dokunacağını bile bile, ama toplumun sağlayacağı yararın, dönüp kendisine yansıyacak kısmının, uğrayacağı anlık zararı misliyle karşılayacağı bilincine sahip olup olmamaktır iki kültürün göstergesi.

Bu çağrıya lütfen tekrar kulak veriniz.

Pazartesi,10 Haziran 1996

… Yazıyı beğendiyseniz, Beyaz Nokta® Gelişim Vakfı’na bağış yapabilirsiniz: http://www.beyaznokta.org.tr Teşekkür ederim :-))

Yorum Gönder