Demokrasinin kırılganlığı
Çoğu üst-kurumda olduğu gibi demokrasi de toplumumuza dışarıdan, hazır elbise gibi ithal edilmiştir.
Tüm alt-kurumlarıyla birlikte tam bir otokrasi toplumuyken, “haydi, artık demokrat olalım” denilerek, demokrasi denilen üst-kurum “ilan” edilmiş ve mevcut tüm alt-kurumların da bu ilana göre hizaya girip kendilerini yenileyecekleri zannedilmiştir.
Ama, aradan geçen yaklaşık 50 yıl, bunun olmadığını göstermiş bulunuyor. Bugün, tüm sorunlarımızın demokrasiyi yerleştiremediğimizden doğduğu bilinmekte, fakat demokrasinin, kanunları değiştirerek yerleştirilebileceği sanılmaktadır.
Demokrasi kırılgan (fragile) bir yönetim biçimidir. Onun somut girdilerini oluşturan yüksek nitelikli (zeka-bilgi ve beceri-ruh sağlığı ve ahlak bileşkesi) “insan dokusu”nun yanısıra, onu dejenere edebilecek etkenlerden korunmuş olmasına ihtiyaç gösterir. Bunların başında da, demokrasinin getirdiği özgürlükleri birer silah olarak kullanan küçük militan gruplar yer almaktadır.
Kendini koruyabilecek alt-kurumlarını –ki buna iç bağışıklık sistemi denilebilir– oluşturmuş bir demokrasi, onu dejenere hatta yok etmek isteyebilecek küçük militan gruplar’a karşı dahi direnç gösterebilir ve o durumda bu küçük gruplar demokrasiyi -net sonuç olarak- güçlendiren bir rol oynayabilirler.
Ama, bu bağışıklık kurumlarını -ki hemen hepsi insan nitelik dokusuyla ilgilidir- kuramamış bir demokrasi adayı rejimin demokratikleşmesine imkan yoktur.
Her sorunun çözümünün salt demokraside ve daha çok demokraside görüp, onun alt-kurumlarını ısrarla göz ardı edenler, net sonuç olarak demokrasinin gelişmesine değil, bu kırılgan rejimin daha da dejenere olmasına hizmet etmektedirler. Niyetleri bu değildir ama sonuç budur.
Pazar, 05 Şubat 1995