ÇOCUKLARIMIZ VE SORUMLULUKLARIMIZ

Hemen tüm anne ve babaların bu soruyu kendilerine -değişik biçimlerde de olsa- sık sık sordukları biliniyor. “Çocuğumu nasıl yetiştirmeliyim? Ortama uyum gösterecek şekilde mi yoksa evrensel doğru-iyi-güzel ölçülerine göre mi? Ben uzman olmadığıma göre bu konuda kime güvenmeliyim?” ve benzer birçok soru.

Pedagoji bu soruların daha çok “nasıl” kısmıyla ilgili. Bir bakıma “ne”ler öğretileceği belli, “nasıl” öğretileceği konusu işin güç yanı imiş varsayılıyor.

Pedagoglar bu “öğretme” işiyle uğraşadursunlar, “neler” öğretileceği işin en karışık tarafı oluyor. İşte eğitim sistemi burada devreye giriyor ve tüm yurttaşlara -ilköğretim sırasında- şu öğreti ezbere belletiliyor: aklınıza gelenler -her neler ise- doğrudur; onları sorgulamayın ve sorgulatmayın; bunları çocuklarınıza da ezbere belletin!

Bunun yalnız ülkemize has bir insan hakkı ihlâl türü olduğu sanılmasın. En medeni sayılan ülkelerde de bu paradigma böyledir. Örneğin 2.5 milyon ev okulunda (home schooling) eğitim gören ABD’li çocukların neler öğreneceklerine ebeveynleri karar verir. Danimarka’da örgün eğitim almak istemeyenler evlerinde eğitilebilirler ve onların neler öğreneceklerine yine aileleri karar verir.

Buradan, ailelerin kategorik olarak yanlış şeyler öğrettikleri yargısı çıkarılmamalıdır. Böyle bir şey istatistik bilimine aykırıdır. Değerli mankenlerimizin sunduğu kültür ve magazin programlarından dahi doğru birşeyler öğrenilebilir.

Şu birkaç öneri, “acaba neleri nasıl öğretsem ve neleri nasıl öğrenmese” çelişkisi içindeki anne ve babalara yardımcı olabilir. Böyle bir kuşkusu bulunmayanlar içinse zaten sorun yoktur.

o        İnsanlar (ve tek hücreliler dahil tüm canlılar), ana rahmine düştüğünden itibaren -belki de daha önce- öğrenmeye başlayan birer süper öğrenme makinesidirler. Neleri nasıl öğreneceklerini herkesten iyi bilirler. Ondan sonraki tüm “öğretme” girişimleri bu yeteneği giderek azaltır.

o        İnsanlar dışındaki tüm canlılar, türlerinin bu müthiş yeteneğinin farkına varmışlardır. Yalnızca insan, o çok övündüğü aklı sayesinde “öğretme” denilen zihinsel dondurma metodunu keşfetmiş, sonra da bunu akademik bir disiplin haline getirerek sorgulama dışına çıkarmıştır. Tanrının sorgulandığı günümüzde  tek sorgulanmayan kesim eğitim akademisyenleridir.

o        İnsan dışındaki canlılar ve onlara bakmayı akıl edebilen çok az sayıdaki insan, yaşam sürdürme sırasındaki sorun çözme girişimlerinin izlenip, henüz o beceriyi kazanmamış yavrularca (yani çocuk ve gençler) tekrarlanmasının “öğrenme” olduğunu keşfetmiştir.

o        Bunu keşfedememiş olanlar ise, , “yapılmasını istedikleri şeyleri sürekli söylemek ve bir yandan da onların aksini yapmak” gibi bir yolun “öğretme” olduğunu sanırlar.

o        Öğrenme konusunda anne ve babanın birkaç sorumluluğu ise şunlardan ibarettir:

·         Çocuğunuz, ihtiyaçlarını saptama ve bunları çevresine iletme konusunda doğuştan bir uzmandır; bu iletim becerisini -korkutma, hoşnutsuz tavır takınma vb yollarla- köreltmemeniz yeterlidir. Bu nedenle onun adına ihtiyaç varsaymayın, sadece ilettiklerini anlayabilecek şekilde kendi iletişim becerinizi geliştirin.

·         Öğrenme ortamları hazırlayınız, doğrudan öğretmeye çalışmayınız. Yaşamın her saniyesi bir öğrenme ortamıdır. Çocuklarınızın, sizi her an izlediklerini, yaptıklarınızı, yapmadıklarınızı, tavırlarınızı, hattâ duygu ve düşüncelerinizi okuyarak, sizin yaşamınızı sürdürme yolunda akılcı, ahlâklı ve güzel davranmakta olduğunuzu varsaydıklarını biliniz. Komşuya söylediğiniz küçük yalanın, içtiğiniz sigaranın, yüzünüzdeki ya da sesinizdeki gerginliğin hep “yaşam sürdürme” gereği olduğunu varsaymakta ve onları -olağanüstü bir başarıyla- öğrenmektedirler. İşte bütün bu anlar onlar için birer öğrenme ortamıdır.

·         Oluşturduğunuz öğrenme ortamları ile öğretmeye kalkıştıklarınızın çelişmesi ise bütünüyle yanlıştır. Söylediği ile yaptığı uyuşmayan insanlar ancak böyle yetiştirilebilir. Bunun için her an ne yapıp ne söylediğinize dikkat edin. Ayrıca da az söyleyin.

·         Kendi özlemlerinizi, tutkularınızı, beğeni ya da nefretlerinizi kendinize saklayın, çocuklarınıza da benimsetmeye çalışmayın. İdeolojik tercihlerinizin yalnız size ait olduğunu açıkça belirtin, çocuklarınızın farklı tercihlerde bulunmalarını güçleştirici ortamlar hazırlayarak dolaylı benimsetme yoluna sapmayın.

·         Çocuklarınızı yaşamın çeşitli güçlükleri karşısında çaresiz bırakmak istiyorsanız onları gereğinden çok koruyunuz. Unutmayınız ki onları risklerden korumanın en iyi yolu kontrollu risk ortamlarıyla tanıştırmaktır (https://www.tinaztitiz.com/yazi.php?id=631). Sorunlardan uzak tutulan çocuklar korkak, çaresiz ve dolayısıyla da saldırgan olurlar.

·         Yaşadığınız dönem ebeveyninizinkinden daha hızlı, daha müşkülpesent, daha yarışımcıdır. Her şeyi onlardan daha hızlı ve daha iyi yapmak, daha çok rekabet etmek zorunda olduğunuzu biliyorsunuz. Anne veya babanız bir yabancı dili şöyle böyle bilebilir, ama siz daha iyi bilmek zorundasınız. Onların zamanında en karmaşık alet daktilo idi. Siz bilgisayar kullanmak zorundasınız.

Çocuklarınız ise sizinkinden daha hızlı, daha iyi ve daha yarışımcı olmayı gerektiren bir ortama doğdular. Bu gerçeği kavrayın ve öğrenme ortamlarını ona göre oluşturun.

Bu bağlamda önünüzdeki en büyük engel, sahip olunması gereken becerilerin (yabancı dil, bilgisayar vbg) adlarıyla oynaşıp içeriği ile ilgilenmeyen yüzeysel yaklaşımlardır. Bu kargaşa içinde çocuklarınız için tatminkâr birer öğrenme ortamı oluşturmanız güç olabilir. Ama biliniz ki onları bekleyen yaşam ortamı sizin sahip olduklarınızdan daha fazlasını isteyecektir.

Çevrenizdeki yapaylıklar, yüzeysellikler, üstünkörülükler sizi kızdırabilir, hattâ bu becerilere karşı antipati duymanıza neden olabilir. Bu tür duygularınıza dikkat ediniz. Çocuğunuzun geleceğine antipati duyamazsınız.

·         Çocuğunuz hangi yaşta olursa olsun, en iyi öğrenme ortamları onlara sorumluluk vererek yaratılabilir. Bunun için tüm imkânları kullanıp sorumluluk yükleyin. Aksi halde yaşamı boyunca sadece talep eden, kendi dışındaki dünyayı kendisine refah ve mutluluk sağlamaya zorunlu sayan, ama kendisinin hiçbir vecibesi bulunmadığına inanmış bir kişilik ortaya çıkacaktır.

o        Bütün bunlar çok karmaşık ve güç geliyorsa kondom kullanınız!

Yorum Gönder