Mektup!

Haziran 15, 2004

Sayın Dr. Topbaş,

  • Vakit değerli, kısa yazacağım.
  • Yeni görevinizde başarılar.
  • Bir önerim var. İddialı, katma değeri yüksek, ama riskli.
  • Bu riski üstlenmek isteyebilir / istemeyebilirsiniz. Sizi o denli iyi tanımıyorum.
  • Konu şu: İstanbul’un en belirgin özelliği -istisnasız her alanda- kuralsızlığıdır.
  • Birçok alanda kural eksiği / yanlışı var. Ama sorun, bunların dahi yaptırımının olmayışı.
  • Türkiye’nin -ve hattâ başka ülkelerin- ne kadar, “kuralsızlığı geçim ve yaşam yolu yapmış” insanı varsa İstanbul’a aktı / akıyor / akacak.
  • Bunun önüne pasaport, vize vs gibi önlemlerle kesinlikle geçilemez. Aksi halde yeni mafya alanları doğar.
  • “Kuralsızlık” şöyle sonuçlar doğuruyor:
  1. Kuralsızlığı seçenler bir çekim alanı yaratıyorlar ve bu alan yeni kuralsızları İstanbul’a çekiyor.
  2. Az-buçuk kurallara uyanlar uymaktan vazgeçiyorlar.
  3. Kurallı yaşamda direnenler giderek bu şehirden uzaklaşıyorlar.
  4. İstanbul giderek mafyalar şehri oluyor.
  5. En kuralsız olanlar, kendilerinden daha az kuralsız olanları şehrin dışına sürüyor.
  6. Şehre -iyi niyetlerle- çakılan her çivi, daha çok sayıda kuralsızın şehre akmasına yol açıyor (çünkü hayatları kolaylaşıyor).
  7. Kuralsızlar, vergi vs ödemedikleri için, şehre yapılacakların finansmanını İstanbul’dan bir yere kaçamayan veya henüz kaçmayan az sayıdaki kural yandaşı ile Türkiye’nin başka yerlerindekiler sağlıyorlar.
  8. Kuralsızlık ortamı ahlâksızlığı yan ürün olarak üretiyor / besliyor.
  9. İstanbul, diğer bütün kentlere rol modelidir. Bu nedenle İstanbul ahlâksızlık -her anlamda- ihraç ediyor, Türkiye’yi bozuyor.
  • Bir belediye başkanının en hayırlı (ve riskli) vaadi, “ben bu kenti kurallı yaşanan kent haline getireceğim” olmalıdır.
  • Bu, bugüne kadar söylenmedi.
  • Siz yapmak ister misiniz?
  • Prensipte varsanız görüşelim.

Selam ve sevgiler,

Yorum Gönder