SİYASET NERELERE GİRMEMELİ, NEDEN?
Kahvehanelerin bu denli yaygın, kahve sohbetlerinin bu kadar tatlı olmasının ağırlıklı bir nedeni vardır: kahvehaneler çözülemeyen sorunların bir çırpıda halledildiği, bilinmez ya da belirsiz hiçbir şeyin olmadığı yerlerdir.
Ayrıca da ülkemizi yönlendiren felsefeler oralarda geliştirilip ekonomik, sosyal ve özellikle de siyasal yaşamımıza yön verir.
Siyasal felsefemizin ünlü “camiye, okula ve kışlaya siyaset girmemelidir” ilkesi kimlerce vazedilmiştir bilinmez, ama derindeki kaynağının kahvehane olduğundan kuşku duyulmamalıdır.
“Siyaset” denilen nedir ki her yere giremez?
Okula, camiye ve kışlaya girmesi yasaklanan, ayrıca da her nerede ciddi bir iş yapılıyorsa oralara da “girmese iyi olur” durumundaki bu siyaset nedir?
Kavramlarımız yeterince tanımlı olmadığı için siyasetin ne olduğu pek belli değildir, ama en azından iyi bir şey olmadığı bellidir. Çünkü eğer olsaydı camiye, kışlaya ve okula girmesinde bir sakınca olmazdı.
Her önemli iş gibi kavramların tanımlanması da, bu ve benzeri önemdeki konulardaki en yetkili kurum olan kahvehaneler tarafından yapılmıştır. Buna göre siyaset, örnekleri medyada bolca sergilenen, ne kadar eğri iş varsa onları yapma mesleğidir. Yani cepçilik, zarfçılık, üçkağıtçılık türünden, ama onlar gibi basit olmayan, sanat yanı da bulunan sofistike bir zenaat!
Bu tanım ve bu tanıma dayalı girme yasağı kendi içinde tutarlıdır. Birşey kötüyse iyilere bulaşması önlenmelidir.
Ama burada başka bir sorun vardır. Siyasetin, yasak yerlere girmesi önlenebilse dahi -yani mesela-, bu defa girdiği diğer yerler -ister istemez- olacaktır. Bayındırlık, bankacılık, yerel yönetimler, çevre, adalet gibi onlarca kuruma serbestçe girebilen siyaset oraları ne hale getirecektir?
Bu basit akıl yürütme dahi gösteriyor ki, siyaset hakkındaki genel yargılarımız çarpıktır ve siyasetin bu denli kirlenmesinin birinci derecede nedeni de, toplumu mutlu kılma sanatı olarak anlaşılması gereken siyasetin, tam aksine yapısal olarak kirli olduğunun varsayılmasıdır. Bu durumda, siyaseti çeşitli kirlilik örneklerinin sergilenebileceği bir alan olarak görüp girerek marifetler işleyenlere hak vermek gerekir.
Siyaset anlayışımızı değiştirmek, onu en ulvi işlerden birisi olarak tanımlamak ve siyasi ahlakın somut ilkelerini ortaya koyup ona bağlı olanlarla olmayanların ayrışmasını sağlamak gerekir. Her rastlanan eğriliğin siyasete ve siyasetçiye uygun olduğunu varsayarak, bir kirlenme spirali yaratan ve sonra da kendi yarattığı kirlilikten iğrenen kişiler olmaktan kendimizi kurtarabilmeliyiz.
15 Ağustos 1999