Protokol krizi ne diyor?
Protokol krizi ne diyor?
Bir gazete haberi..
“Bir ilimizin emniyet müdürü, ilde düzenlenen bir törende, protokolun en arka sırasına oturtulduğu için küsmüş ve milletvekillerinin tüm ısrarına rağmen küslüğünden vazgeçmeyip tören boyunca orada oturmuş, sonra da kokteyl’e katılmadan çekip gitmiş.”
Nitekim bu tür itişip-kakışmalar sıkça olur, kimi zaman milletvekili valinin arkasında kaldığından kimi zaman il başkanı yeterince önde duramadığından hep krizler çıkar.
Protokol imkansızı mümkün kılma girişimidir!
Protokol -hele ciddiye alınırsa- neredeyse imkansız bir iştir. “Farklılıklar” çok boyutlu, protokollar ise tek boyutludur. Eğer protokola konu olacak kişiler örneğin aynı bir kurumun görevlileri olsaydı kurumun hiyerarşisi aynı zamanda protokol sırasını da gösterirdi. büyütmek için tıklayınız! Ama böyle değil de, örneğin bir ildeki adalet teşkilatı ile siyasi partiler farklı boyutlarda olduklarından bunları sıraya dizmek teknik olarak imkansızdır. Aynen üç boyutlu bir huniyi iki boyutlu kağıt üzerine resmetmek gibi. Bu nedenle de “gibi” yapılır ve izdüşüm yöntemi kullanılır. Kağıda çizilen huni gerçek huninin ancak izdüşümü olur.
Kısmi bir çözüm var..
Protokolun sıralanacağı yerler bir düzlem üzerinde değil de, üst üste katmanlar biçiminde -yani apartman gibi üstüste tablalar gibi- yerleştirilirse problem bir ölçüde çözülür. En üst kata, büyüklüğü tartışılmaz kimler varsa onlar, alt katlara da düzeyine razı olacaklar yerleştirilebilir. Tabii bu durumda aynı bir katta olanlar arasında niza çıkar ki çözüme “kısmi” dememin nedeni budur.
Bir anı
Yıl 1988. Yer Berlin. Berlin, Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş. Bu bağlamdaki etkinliklerden birisi de bir klasik müzik konseri. Dünyanın en ünlü senfoni orkestralarından birisi konser verecek. Salon ağzına kadar dolu, iğne atılsa düşecek yer yok.
Konserin 20.30’da başlayacağı ilan edilmiş, tüm yerler dolu. Sadece federal cmhurbaşkanı Richard von Weizsäcker ve eşinin oturacağı ön sırada iki kişilik yer ayrılmış. Konserin başlamasına birkaç dakika kalmış fakat cumhurbaşkanı ve eşi ortada yok.
Saat 20.30 olunca koridorda boş yer bekleyen iki kişi gelip cumhurbaşkanı ve eşi için ayrılan yere oturuverdiler; kimse de gelip yerlerinden kaldırmadı.
Orkestra sahneye çıktı, yerleştiler, bunlar birkaç dakika içinde olurken, salonun kapısından cmhurbaşkanı Weizsäcker ve eşi girdiler. Fakat hayret, bir koşuşturma, koruma ordusunun onu bunu itelemesi gibi “normal” bir hareket yok.
Yerlerini biliyor olacaklar ki doğrudan kendilerine ayrılmış -ama artık dolu- koltuklara yönelen karı koca, yere oturulmuş olduğunu görünce -hiçbir tepki göstermeden- birbirlerinden ayrılıp birbirinden epey uzakta iki koltuk bulup oturdular. Onlara ayrılan koltuktakiler de kıllarını kıpırdatmadan -ayrıca kimse de bu olayı önemsemeden- konser başladı.
Bu -bizde- imkansızdır değil mi?
Bu tablo o tarihten beri gözümden -en ince ayrıntıya kadar- hiç silinmemiştir. Cumhurbaşkanı ne demek, en küçük bir coğrafi birimdeki bir kamu (hatta özel sektör) görevlisinin bu gibi bir durumda ne arızalar çıkarabileceğini tahmin edebilirsiniz.
Yine aynı tarihlerde bir ilçemizde, iktidar partisinin ilçe teşkilatının yedek disiplin kurulu üyesi görüşmek için doğrdan bakanlığa gelince randevusu olup olmadığını sormuşlar. Uzun bir tartışmadan sonra def-i bela kabilinden içeri alınınca, hayretler içinde kendisine randevu teklif edildiğini, bunun makamıyla mütenasip olmadığından yakınmış ve özel kalem müdürünün cezalandırılmasını istemişti.
Bu birkaç olaya bakıp ne anlaşılmalı?
Her toplumda kendini önemli gören, kendini beğenmiş insanlar olabilir; normal dağılım uyarınca bunların uç örnekleri de bulunabilir. Ama eğer bir olgu istisna olmaktan çıkıp da bir norm haline gelirse bunu anlamaya çalışmak gerekir.
Öne çıkmak, kendini önemli göstermek için her fırsatı bu denli önemseyen insanların çokça -çoğunluk demeye dilim varmıyor- olduğu bir durum acaba sadece basit sıralanma konusundan mı ibarettir, yoksa hiç umulmayacak yerlerde de izleri olabilir mi? Ne dersiniz?
05 Ekim 2010 Salı
Tınaz bey merhaba,
Yukarıdaki görsel için “büyütmek için tıklayınız!” linki hata veriyor. Bu görsel BİAT KÜLTÜRÜ için de hoş ve kısa bir anlatım gibi geldi bana.
Saygı ve sevgiler,
A.Şükran Demiralp