ORGANİK MOBİL LABORATUVARLAR
Her ne zaman gazetelerde içme suyu, deniz ya da hava kirliliği gibi bir konuda haber çıksa, hemen ertesi gün bir kısım insanlar ortaya çıkıp içme suyu, deniz ya da hava’nın kirli olmadığını alınmış numunelerin genele teşmil edilemeyeceğini kendilerinin aldığı numunelerin temiz olduğunu söylerler.
Bu yetmezmiş gibi bir de fotoğrafcı ve kameramanlara poz verilip, ya bir bardak lağım karışmış su içilir ya denize girilir ya da ormanda gezinirken oksijen kürü yapıyormuşcasına hava solunur.
Bununla da, “bak ben içtim, yüzdüm ya da soludum, birşey olmadı, size de olmaz denilmek istenir.
Bu cehalet gösterilerine nereden bakılırsa bakılsın, hiçbir eğitim almamış ama biraz sağduyusu olan bir insanın dahi aklının alamayacağı saçmalıklar derhal göze çarpacaktır.
Bu kişiler milyonlarca insana hangi yetkiyle böyle bir güvence verirler?
Suyun, denizin ya da havanın bir an için zarar vermeyişi (ya da öyle görünmesi), orta ve uzun vade içinde de zarar vermeyeceği anlamına gelmez. Hatta tam aksine eğer bir zarar sözkonusu ise, bunun bir bardak suyu içer içmez sanki sülfirik asit içmiş gibi ani ölüm yaratması olasılığı neredeyse sıfırdır.
Bu, “Organik Mobil Laboratuvar” denilebilecek acayip insanlar bir yana, bu traji-komik oyunun bir de seyircileri vardır. seyirci halktır, bilim adamıdır, politikacı ya da gazetecidir.
İşte bu seyircinin, bu cahil kişilere sesini çıkarmayışı da cehalet gösterisi ve kamunun aldatılması kadar eleştirilmeye müstahaktır.
Bu tür gösterilerde bulunan kişileri telgraf, mektup, telefon, faks ya da herhangi bir yolla ve kişisel olarak protesto etmeye çağırıyorum.
Böylece bu sahtekar insanlar, içtikleri kanalizasyon karışığı sudan, yüzdükleri koli basilli denizden ya da soludukları havadan daha önce cezalandırılmış olacaklardır.