NİHAYET BİLİM DÜNYASINI SARSACAK KEŞFİ YAPTIK!

NİHAYET BİLİM DÜNYASINI SARSACAK KEŞFİ YAPTIK!

Antoine-Laurent Lavoisier (1743-94), yaklaşık 200 yıl önce, kendi adıyla anılacak olan ünlü yasasını ortaya koyuyordu: “Her operasyon veya tepkimede, önceki ve sonraki madde miktarı eşittir. Sadece, değişim ya da dönüşüm vardır.”..

Gerçekte ise bu yeni bir keşif değildi. En az 2000 yıl önce tek Tanrılı dinler tarafından da , bir şeyin yoktan var edilemeyeceği, bunun ancak Tanrıya mahsus olduğu kesin bir dille belirtiliyordu. Lavoisier, bunu deneysel olarak göstermiş, böylece bilim de bu dogmayı kendi ilkelerine göre sınayıp kabul etmişti.

Ama, bunun böyle olmadığını savunanlar da vardı. Simya denilen dal, tam olarak “yoktan var etmek” ile değil ama benzer bir işle uğraşıyordu. Herhangi bir maddenin altına dönüştürülebileceğini savunan simyacılar, modern kimyaya belki de zemin hazırlıyorlardı. Ama ne yazık ki modern bilimin çarkları, bu gayretli insanların büyük bir bölümünü ezip geçti.

Simyacılar tamamen yok oldu sanıladursun, onlardan bir avuç idealisti değişik toplumlar içinde, değişik meslekler altında çabalarını sürdürüyor, bir gün gelip “yoktan var etmenin sırrı”na ereceklerini düşünüyorlardı.

Acımasız bilim, onların hiç bir şekilde kendilerini afişe etmelerine, çalışmalarını toplumla paylaşmalarına izin vermiyordu. Bu yüzden de simyacılar, kimsenin aklına gelmeyecek meslekler edinerek yaşamlarını ve bu kutsal çabalarını sürdürmek zorundaydılar.

Her yerden kovalanan, hiç bir yerde kendilerine yaşam fırsatı verilmeyen bu kişiler, nihayet kendilerine kucak açan, sevecen ve “temiz” insanlardan oluşan bir vatana bizim sayemizde kavuşmuşlar, burada ekonomist, bankacı, mühendis gibi saygın mesleklerin kisvesi altında icra-ı sanat etmişlerdir.

Şimdi, 2000 yılın rüyaları yavaş yavaş gerçekleşmekte, “yoktan var olmaz, var olan ise yok olmaz” diyenler utanmaktadırlar.

Yakın bir geçmişte, “biz hiç bir vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz” derken, bu müthiş keşfin ilk sinyalleri veriliyordu. Enflasyon var oldukça, bunu birilerinin taşıması gerekeceği dogması yıkılıyor, kimsenin taşımasına ihtiyaç olmayan bir enflasyon tanımlanmış oluyordu.

Günler geçip, bu vatanın “temiz” insanlarından herhangi bir itiraz gelmeyince, bu defa “yeni simya” denilebilecek bu dalın daha somut ürünlerinin pazara sürülebilmesine sıra gelmiş oluyordu.

Geçtiğimiz günlerde, “esnek limitli kredi kartı” adıyla pazara çıkan bu “yeni simya” ürünü, ay sonunu getiremeyen milyonlarca insana bir müjde olarak patlatılıyordu: “Artık özgürsünüz, ay sonu param bitti diye üzülmeyin, kredi kartınızın limiti dolduysa esnetiriz, böylece sorun da çözülmüş olur

Her toplumda bozguncu insanlar çıkacak, toplumun önünü tıkamaya çalışacaklardır. Esnek limitli kredi kartı buluşunu, halkımızın, açlığını yüzlerce yıldır duyumsadığı “bilime katkı” olarak değerlendirmek yerine, “peki bunu gelecek ay kim ödeyecek” gibisinden sevimsiz sorular sorarak değersizleştirmeye çalışanlar da çıkabilecektir.

Ama üzülmeyiniz, bizim “temiz” insanlarımız böyle sorulara aldırmayacak kadar temizdir.

16 Nisan 2012

2 Yorumlar

  1. Ülkemizde, o simyacılar sadece siyaset ve bankacılık alanında boy göstermediler. Onlardan önce yüzyıllardan beri tarikat alanında faaliyette olan simyacı tarikat şeyhleri, kendilerine bağlanmış olan müritleri mucizeler yarattıklarına inandırdılar. Bunun için mucizeleri göstermek zorunda olmadılar çünkü mucize yaptıklarını söylemelere müritlerinin o mucizelerin yapıldığına inanmaları için yeterli oldu.
    “Bizim “temiz” insanlarımız” böyle söylemleri sorgulamayacak kadar temizdirler.

Yorum Gönder