İSTANBUL 2000’İ “GERÇEKTEN” İSTİYOR MUYUZ?
Türkiye’nin hemen her yerinde İSTANBUL 2000 olimpiyat çağrısı afişlerini gördükçe aklıma bu soru geldi.
Lütfen soruya bakarak, “gerçekten de ne demek, tabii istiyoruz, sen istemiyormusun?” demeyiniz. Benim isteyip istemediğim önemli değil, istesem ne olur istemesem ne çıkar?
Önemli olan, neredeyse ulusal amaç durumuna gelen bu arzunun sonunda hüsrana uğramamaktır.
Çünkü geçmiş deneyimlerimiz bize gösteriyor ki mazallah öyle bir şey olursa Dünya’ya savaş ilan edebiliriz.
“Gerçekten” istiyorsak demenin nedeni yine geçmiş deneyimlere dayanıyor. İstediğimiz ve de çok şiddetle istiyor göründüğümüz bir çok şeyin gereklerini nasıl yerine getir(e)mediğimizi bilen bir kişi olarak “istemek” ile “gerçekten istemek” arasındaki farkı bilebiliyorum. “Gerçekten istemek”, istenilen şeyin gereklerini yerine getirmeye hazır olmak, “yalnızca istemek” ise, bu gereklerin ya fakında olmadan istemek ya da fakında olup zaman kazanmak vs gibi bir nedenle istemek demektir.
Olimpiyatların İstanbul’da yapılmasını “gerçekten” istediğimizi varsayarak, bu iş için çaba harçayanlara yaralı olacağını düşündüğüm bir öneride bulunmak istiyorum. Lütfen şu varsayımdan -eğer böyle düşünüyorsanız- yola çıkmayınız: “Dünya bize düşmandır, olimpiyatları bu yüzden Avustralya ya da Çin’de yaparlar. Ama o ülkelerin sakıncaları vardır. Hakkı olan biziz. Zaten her konuda haksızlığa uğruyoruz.Bu konuda hakkımızı istiyoruz!”.
Bilelim ki kimse bize -ve de kimseye- düşman -ve de dost- değildir. Daha doğrusu bu işlerin dostluk ya da düşmanlıkla bir ilgisi yoktur.
Soruyu şöyle sorunuz: “Olimpiyatların İstanbul’da yapılmasını engelleyebilecek sebebler nelerdir?”.
Soru böyle sorulunca, ortaya bambaşka cevaplar çıkmaktadır.
Hijyen, güvenlik, ulaşım, yabancı dil(ler) gibi çok sayıda sorun bulunduğu, bunların birer “emir” ile çözümlenemeyeceğini biliyoruz.
Son çöp patlaması olayı dahi tek başına, yıllarca sürebilecek bir reklam kampanyasının etkilerini silebilecek kadar güçlü bir negatif propaganda konusu olabilir.
Bunu bizim unutmamız, kendimizi iç göç vs gibi şeylerin arkasına saklamaya kalkmamız belki kendimizi tatmin edebilir, ama başkalarını asla!
Olimpiyatları gerçekten istiyorsak ve o “engel olabilecek nedenleri” tek tek sıralayıp, onları tek tek giderebilecek önlemleri gerçekleştiremezsek boşuna ümitlenip sonra da feveran etmeyelim.