Çadır Yangınları..
Çadır Yangınları..
23 Ekim Van depreminden sonra kurulan çadırlarda ısınmak amacıyla kullanılan çeşitli araçların yol açtığı yangınlar depremden kurtulan insanlara ikinci darbeyi vuruyor. Van itfaiye müdürü bu durum karşısındaki çaresizliğini “yapacak hiçbir şey yok; aniden yanıyorlar, biz ancak külüne su sıkıyoruz” cümleleriyle dile getiriyor. https://www.tinaztitiz.com/film.php?id=’yangintatbikati.wmv‘
Bu sorunun sebep(ler)i ne(ler)dir?
Böyle bir soru sorulsa ne cevap verilir? Herhalde, çadır kumaşlarının ince ve yanabilir malzemeden yapılmış olması, Kızılay’ın, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinin farkında olmayışı ve benzeri birkaç neden sıralanabilir.
Çare olarak da Mevlana evi ya da konteyner ev gibi çözümler önerilir. Günlerdir medyada sadece bunları dinledik.
Birkaç soru:
Ö Bugünkülere benzer ilk yangın söndürücüler bundan tam 195 yıl evvel kullanıldı. Daha ilkelleri ise 1734 yılında “su dolu cam toplar” biçiminde düşünüldü. Soru, böyle bir icattan haberi olup da, her bir çadırın kazığı ve ipi kadar standart bir bileşeni olarak birer yangın söndürücüyü akıl edemeyen insanların -yetkili, ilgili, depremzede vd- nasıl bir akla sahip olduklarıdır.
Ö İkinci soru, bir otomobil sahibi olan herkesedir. En küçüğünden bir otomobilin olası bir yangınını söndürmek için asgari 4 kg’lık bir yangın söndürücü gerektiği belli olduğuna göre, dolum tarihlerinde aksatmadan yenilenen bir söndürücü bulunduran araç sahibi yüzdesi ne civardadır?
TV haberlerinde sık sık, araç yangınlarına müdahale etmek için sağa sola koşturan ama işleyen bir tane söndürücü bulamayan insanlar hangi tür mensuplarıdır?
Ö Olası İstanbul depremindeki can kayıplarının en az dörtte birinin çıkan yangılarda olacağı biliniyor. Kentin %70’inin yenilenmesini öneren uzmanlardan bir kişi bile niçin “madem evinizi yenileyemiyorsunuz, güçlendiremiyorsunuz, sağlam ve çevresinde yaşam üçgeni oluşturacak bir eşya edinemiyorsunuz, bari büyükçe bir yangın tübü edinin de az telafat verin” demeyi akıl etmez?
Hadi onlar önermeyi akıl edemedi, evlerin acaba kaçında, “rezidanslar”ın kaçında işe yarar büyüklükte yangın söndürücüler vardır?
Ö Kızılay yönetiminde yer almak için ne çetin mücadeleler verildiğini gözlemlemiş birisiym. Bu kişilerden bir tanesi çıkıp da, olası bir depremin simülasyonunu -hiç olmazsa kağıt üzerinde- yapıp, -20 derecede sokakta kalacak insanlara birkaç saatlik süre içinde kurulabilecek yeter sayıda çadırı hazır bulundurmayı akıl edemez?
Ö TV kanallarının birisinde zaman zaman gösterilen Ren Geyiği Çobanları adlı belgeseli izlemiş herkes, -60 derece sıcaklıkta, kutup noktasında, sadece Ren Geyiği postundan yapılmış içiçe iki çadır içinde, sadece küçük bir ısıtıcı ile gömlekle oturulabildiğini görmüştür.
Üniversitelerimizde endüstri tasarımı bölümü olarak bilinen ve sanayi ürünlerini süslemekle meşgul bölümlerdeki öğrencilere, soğuk bölgeler için ucuz, işlevsel ve yanmayan çadır tasarımları yaptırmak, bu çocukların hocalarının akıllarına gelmez mi?
Ö Tekstil ülkesi diye övüne övüne çevrede kül bırakmayan sanayicilerimizin akıllarına, bu amaçla kullanılabilecek kumaş üretmek, bu konuda araştırma yapmak akıllarına gelmez mi?
Burada akla gelebilecek sadece birkaç önlem verilmiştir. Yer olsa onlarca daha bulunabilir.
Şimdi son soru..
Bu kadar çok ve çoğu basit şeyi akıl edemeyen insanlardan oluşan bir toplumda, bundan sonraki ilk depremde yangın, soğuk vb nedenlerle ölecek olanlar yangından mı yoksa bu yaygın akılsızlıktan mı öleceklerdir?
Sorun Çözme Kabiliyeti yetmezliği acaba daha farklı bir şey midir ve acaba sadece yangılardaki can kayıplarıyla sınırlı belalar mı üretir?
19 Kasım 11 Cumartesi