BU KADAR İÇ POLİTİKA KONUŞAN BAŞKA TOPLUM VAR MI !
Bunu gösteren uluslararası bir istatistik var mıdır bilinmez, ama yabancı gazete ve TV’lere bir göz atınca onların iç politikayla bu denli meşgul olmadığını hemen görebilirsiniz.
Eskiden devlet televizyonunun yoğun iç politika haberleri vermesi eleştirilirdi. Gelen gideni aratırmış. Özel TV’ler sabahlara kadar iç politika konuşuyorlar.
Acaba Dünya’da, filan liderimiz ya da fişmanca ağır top politikacımızın incir çekirdeğini doldurmayan değersiz düşüncelerinden ve birbiriyle hırlaşmasından daha başka konuşacak şeyler olmuyor mu ? Bir ülkenin gündemi böylesine abuk şeylerle doldurulabilir mi ? Bunu birileri mi tezgahlıyor yoksa kendimiz mi beceriyoruz.
“Gündem, o gündeme uygun tipleri mutlaka yaratır” doğru bir hipotezse, yıllardır içinde bocalayıp zaman zaman başımızı çıkarıp tekrar battığımız bataktan kurtulmanın bir formülü de bulunmuş demektir.
Geliniz bu gündemi değiştirelim. Önüne konan herşeye kapılan, bir anlamda entellektüel bağımsızlığını kaybetmiş bir toplumun bireyleri olmayı reddedip, bizi, çağın itilip kakılmayan bir üyesi yapabilecek konuları konuşmaya başlayalım.
“Bilgi çağı” bize neler getirebilir, dışında kalanlardan neler götürür; buluşçuluk, yaratıcılık konusunda neler oldu da biz böyle geri kaldık; niçin icat yapamıyoruz, başkaları nasıl yapabiliyor; teknolojide neler oluyor; dil engeli kalkıyor mu; yapay zekalı uzman sistemler toplumları nasıl değiştiricek; din’lerin ve milliyetçiliğin yeni durumları ne olacak ? ve daha yüzlerce soru !
Toplumumuz bunları konuşmaya başlayınca bu konulara uygun tiplerin ortaya çıkmasıyla, gazete ve TV’leri dolduran telekız ve transseksüel muhabbetleri ile kasaba politikacısına özgü zırvalardan kurtulacağımız şüphesizdir.
Türkiye’nin beklediği “Beyaz İhtilal” bu yolla olmaz mı ?
Toplumun gündemini birinci dereceden belirleyen ögenin medya olduğuna şüphe yoktur. O halde bu rüyayı da ancak medya gerçekleştiribilir. Denemeye değmez mi ?
Pazar, 17 Temmuz 1994