BU İĞRENÇ TV ROGRAMLARI KİMİN İÇİN?
BU İĞRENÇ TV ROGRAMLARI KİMİN İÇİN?
Transseksüel taklidi yapan, programa davetli olarak çağrılan kişilere inanılmaz terbiyesizlikte ve adilikte el ve ağız şakaları yapan kişilerin sunduğu birkaç TV programı var.
Bu programları, bunları tasarımlayan, sunan, izleyip zevk alan kişilerin zihinsel kurgularını anlayabilmek için defalarca seyrettim. Ve sonunda şu yargılara vardım:
-
Evet, bunları izleyenler vardır ve de reyting denilen o anlamsız ölçüye göre sayıları çok fazladır.
-
Bu programları tasarımlayanlar -eğer o sunan kişilerle aynı değilse-, para için herhangi bir başka şeyi de yapabilecek yapıdadırlar. Bu programların, çocuk ve gençler üzerinde ne gibi olumsuz etkiler yaratacağını bilmekteler ve bunu bile bile yapmaktadırlar.
-
Hanımefendi, beyefendi görünüşüyle o programlara katılan kişilerden, programın ortasında terkedip ayrılmayanlar varsa, onlar da bu aşağılayıcı muamelelere -kendilerine yapılmasa bile- müstahak kişilerdir.
-
RTÜK denilen kuruluşun, görevini nasıl yapacağını bilmediği kesindir. Programları sansür etmek yerine, toplumun duyarlı kişilerinin olumlu ve olumsuz tepkilerini gösterebilmeleri için uygun ortam yaratmak gibi medeni bir görevleri olduğunu akıl edemeyen bir kuruluştur. Örneğin, her programın yayımlanması sırasında, ekranın bir köşesinde bir faks numarası gösterilmesini telkin etmek, bunu yapabilecek birkaç TV ile işbirliği yaparak yaygınlaşmasını sağlamak, vatandaşları, beğendiği ve beğenmediği programlar hakkında görüş bildirmesinin bir yurttaşlık görevi olduğu bilincini yayabilecek kampanyalar düzenlemek gibi önlemler, yayın durdurmaktan çok daha etkindir.
Bu tür iğrenç programları izleyenlerin genellikle ot kökenli olmalarının, bilinçli insanlar için bir avantaj olduğu, birincilerin pasif, koşullanmaya teşne, nereye itilirse oraya giden kişiler olduğu bir gerçektir. RTÜK bu avantajı kullanarak bir yurttaş inisiyatifi geliştirmeyi düşünememektedir.
Demokrasinin, yıllar boyunca ne olduğu konusunda söylenmeyen kalmadı. Ama yalın olarak, “vatandaşların, çeşitli sorunlar karşısında bir başkasından beklemeden üzerine düşenleri yapmak olduğu” bilinci yerleşmedi.
Şiddetin, cinsellik sömürüsünün, bayağılığın, terbiyesizliğin adının “program” olamayacağını, bunları pazarlamanın adının “ticaret” değil bir “başka şey” olduğunu, bunları ses çıkarmadan izlemenin bunları onaylamak anlamına geldiğini bir kere daha düşünmeliyiz.
Şimdi lütfen elinize kalem ve kağıdı alarak ya da bilgisayarınızın başına geçerek bu konudaki tepkilerinizi dile getiriniz ve böylece, ot kökenli insanlarımızla aynı geleceği paylaşmak istemediğinizi gösteriniz.
Şimdiden elinize sağlık olsun.