Gözetimli Sınav Kader Değildir
Ülkemizin içinden geçmekte olduğu zor koşullarda, toplum olarak sorunların önem ve önceliklerini belirlemekte zorlanıyoruz. Hemen bütün çarpıklıkların temelinde bir AHLAK sorunu olduğunu ise sanırım büyük çoğunluk kabul edecektir.
Bu konuda geleceğimizin teminatı çocuklarımızın yüksek ahlaklı bireyler olabilmeleri için bazı tohumlar atmalıyız diye düşünüyoruz.
Bir ilk adım olarak, okullarda sınavların gözetimsiz yapılması çocuklarımızın kişisel gelişimine büyük katkı sağlayacaktır.
Sistemin esası, sınav için sınıfa gelen öğretmenin “kopya çekmeyecek onura sahip olduğunuza güveniyorum; sizi onurunuza emanet ediyorum, sınav bitiminde gelip kağıtlarınızı toplarım” diyerek, öğrencilerde “kendine güvenilen insan olma” şuurunu yaratmasına dayanmaktadır.
Ülkemizde sınavların çoğu seviye belirlemek için değil, “fazlalıkları elemek” amacıyla yapılmaktadır. Burada “fazlalık” olarak adlandırılanlar, ezber yetenekleri zayıf ya da ezberin bir “zihinsel soykırım” olduğunu sezerek reddeden, gerçekte ise çocukların en parlak bölümüdür. Sınavları geçebilenlerin ise çok büyük çoğunluğu “neyin niçin olduğunu pek merak etmeden -dereyi geçene kadar- ezberleyen ve bir daha yaşamı boyunca bu bilgileri hatırlamayanlardır.
Bu uygulamanın hayata geçirilebilmesi için başlangıçta;
· Çok sık olarak ev sınavına başvurulup, giderek diğer sınavların ağırlığını ev sınavına aktarmak
· Açık Kitap Açık Defter türü sınavlara ağırlık vermek yolları denenebilir.
Öğretmenin “sözüne güvenilir” olma konusunda rol model olması, sürece çok önemli katkı sağlayacaktır.
Önemli bir nokta, “ya hep ya hiç” türü yaklaşımlardan kaçınmaktır. Yani “ya ilk Okuldan itibaren gözetimsiz sınav sistemi ya da çok geç” gibi bir tuzaktan kaçınılmalıdır. Her sistem gibi Gözetimsiz Sınav Sistemi de öğretmen için bir miktar ilave çaba demektir. Bu çabayı harcamak istemeyen kişilerin sıklıkla sığındığı istirahat yeri “bu işler küçükten başlamazsa olmaz” dır. Gerçekte ise ilkokul ya da üniversite arasında bir fark yoktur. Özet olarak, her okul, her öğrenci farklıdır. Dolayısıyla sistemin uygulanmasını garanti edebilecek tek şey, Gözetimli Sınav’ın yıkıcılığını, kişilikleri tahrip ediciliğini fark edip, öğrencilere de fark ettirmektir.
Konu ile ilgili ufuk açıcı iki yazı şu linklerde ilginize sunulmaktadır.
http://wp.me/p2t6mi-WO http://wp.me/p2t6mi-ZC
Sizlerden beklentimiz bu önemli konuyu toplumun gündemine taşıyabilmek için katkı sunmanız, fikirlerinizi belirtmeniz ve çevrimlerinizde yayınlamanızdır.
Konu ile ilgili her türlü görüş ve önerilerinizi aşağıdaki iletişim kanallarından bizlerle paylaşabilirsiniz.
Eposta gozetimsizsinav@gmail.com
35 yıldır biyoloji öğretmenliği yaparım. Her dönemde en az bir kez kaynak açık sınav yaparım. Öğrencileri çok geliştiren bir yöntem olduğuna inanıyorum. Bilginin ezberlenmesi yerine bilgiye ulaşma yöntemlerinin çeşitlendirilmesi açısından iyi bir uygulama oluyor.
Ancak size güveniyorum kopya çekmeyeceğinizi biliyorum deyip birçok kez denediğim sınıfı terk etme uygulaması her defasında çalışkan olarak nitelenen öğrencilerin çevresine yığılma ile sonuçlandı. İkinci yöntem toplumdan bağumsız olmadığımızı net bir şekilde gözler önüne seriyor.
Sevgili hocam, öncelikle vakit ayirip yazdiginiz icin teşekkür ederim. İzninizle iki küçük noktaya katkida bulunmak istiyorum: Sinav türlerinin kullanim amaclariyla ilgili bir tabloyu https://bityl.co/4onn adresinde takdim ediyorum.
Diger nokta, birinci (veya birkaç) denemenizin sonunda vardiginiz sonucla ilgili. http://bit.ly/2OG9Jcw adresinde bu konuda (gözetimsiz sinav, onur sinavi, honor code) yapilan bir calismada çeşitli ogretim elemanlarinin görüşleri ve bir bölümüne yazilan cevaplar var. İsinize yarayacagi umuduyla selam ve sevgiler