GÜÇ DURUMDAKİ KURULUŞLAR İÇİN BİR ÖNERİ !

Dünya’da genel olarak yaşanan ekonomik çalkantı ve özelde ülkemizdeki ekonomik kararsızlık (instability), hemen hemen tüm şirketleri “güç durum”a sokmuştur.

Bu genel fırtına içinde ülkemize özgü niteliklerden birisi de, çarelerin daima devletten beklenmesidir. Bu olguyu yalnızca bizim işadamlarımıza özgü bir kusur olarak yorumlamak doğru değildir. Ekonomik hayata bu denli yersiz müdahalelerde bulunagelmiş kamu yönetimi anlayışları sonunda, herşeyin devletten beklendiği bir ortam yaratmıştır.

Bu anlayış, halen içinde bulunulan durumu daha da dramatik hale getirebilir ve kuruluşlarımız çareleri devletten bekleye bekleye batabilirler. Çünkü devlet de, birçok sorunun kuruluşlarca çözümlenebileceğini sanmaktadır. Böylece, her iki taraf da birbirinden birşeyler bekleye bekleye batabilirler.

Bu spiral’i kırmak için yeni bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Bu yaklaşım, güç durumdaki kuruluşlarla, onların batmasına göz yumması halinde kendileri de güç duruma düşebilecek kuruluşlar arasındaki bir işbirliği ile aşılabilir.

Yaklaşımın özü, devletin birşey yapacağını ümit ederek beklemeden -ki yapacağa benzemiyor- bu iki grup arasında konsolidasyon anlaşmaları’ na gitmektir.

Sanayi kuruluşları, bu kuruluşlara borçlu olanlar ve bunlardan alacaklı olanların (başta bankalar) oluşturacağı kümeler, kendi aralarında birer “belirli süreli anlaşma” yaparak, borç ve alacaklarını dondurmalıdırlar.

Ayrıca, sanayi kuruluşları sendikalarıyla ya da yoksa doğrudan doğruya çalışanlarıyla benzer şekilde “belirli süreli anlaşma”lar yaparak ücret ve fiyat artış oranlarını dondurmalı ve böylece bir ölçüde de olsa kriz ortamının sıcaklığının yükselmesini durdurmalıdırlar.

Bu formülün karşısındaki en büyük engel kamu bankalarıdır. Kamu bankalarının, kendilerine borçlu olan kuruluşlarla konsolidasyon anlaşmalarına girmesine yasalar engel değildir. Herhangi bir siyasi yandaşlık gütmeden yapılabilecek erteleme anlaşmaları kamuoyunda da anlayışla karşılanacaktır. Kamu bankalarının sağduyularına güvenerek bunu ummaktan başka çare yoktur. Özel bankalar ise siyasi yandaşlık yerine hesaplarıyla hareket edecekleri için bu tür anlaşmalara yanaşacaklardır.

Zincirleme iflasları önlemenin başka çareleri maalesef işlemez görünmektedir.

Yorum Gönder