BEN BU “VATANDAŞ”LARDAN KORKUYORUM!
Bu başlığı okuyanlar, bilgi teknolojileri, bilgi toplumu ve bu gibi kavramlarla ne gibi bir ilgisi olabileceğini düşünecekler ve muhtemelen de kuramayacaklar-dır.
Başlık, bir gazete haberinden esinlemedir. Habere göre, İstanbul Kapalıçarşı’da bir kuyumcu çırağı, naylon torbaya doldurmuş olduğu altınları bir yerden bir yere götürürken poşet patlamış ve altınlar yere saçılmış. Bunu önce bir kamera şakası sanan “vatandaş”lar, daha sonra kamera filan olmadığını anlayınca altınları bir anda kapışmışlar
Gazetede kapışmanın fotoğrafının altında aynen şöyle yazıyor: “altınları kapış kapış toplayan vatan-daşlar, küçük çoçuk altınları saçınca ağlaya ağlaya uzaklaştı dediler” !
Bu habere konu olan, altınları dökülen çocuğun ağ- lamalarına aldırmadan, çocuğun ustası karşısındaki durumuna boş veren “vatandaş”ları hepimiz çok iyi tanıyoruz. Çünkü çevremiz hemen hemen bütünüyle bunlarla sarılı. Bu çocuk şu anda muhtemelen işinden kovulmuş, ayrıca da dayak vs gibi yollarla aşağılanmıştır.
Otoyolda güvenlik şeridini kullanıp ambulans ve itfaiye araçlarına geçilmez yapan ve böylece hastaların ölmesine, evlerin yanmasına aldırmayıp kendi 3-5 dakikalık çıkarını kollayanlar, kuyumcu çırağının ağlamasına gülüp geçen, aynı “vatandaş”lardır.
Apartmanlarda toplu yaşamın kurallarını hiçe sayanlar, rüşveti iş yaptırmanın standart yolu yapanlar, toplumu kendine hizmet etmek zorunda varsayan, ama kendinin tek görevinin kendi çıkarlarını gözetmek olduğunu sananlar da yine aynı “vatandaş” lardır.
Çocuk ve gençleri zehirlemek pahasına onlara uyuşturucu satan, bu maddelerin kolayca kullanımı için disko açıp işleten, insanların şans deneme eğilimlerini en acımasız biçimde sömürmek üzere kumarhane işletenler de bu “vatandaş”lardır.
Birbirinin hak ve özgürlüklerine saygı gösterme sorumluluğunun bilincinde olan gerçek “vatandaş”lara göre bir rejim olan demokrasi, bu “sahte vatandaşlar”ın becerebileceği bir oyun değildir.
Bilgi toplumu, yaşamının çeşitli kesitlerindeki sorunlarını çözmek için bilgi tüketen ve de bilgi üreten “vatandaşlar”dan oluşan toplumdur.
Ama bunlar, küçük kuyumcu çırağının ağlamasına aldırmadan yere dökülen altınları kapmağa çalışan kan emici “vatandaş” lar değildir.
Ben bu vatandaşlarla aynı vatanı paylaşmaktan utanıyorum.