BAŞKALARININ ÖNÜNE GEÇMEK İLLETİ!
Çocuk ve gençlerimize çok küçük yaşlarından başlayarak kazanımı özendirilmek gereken bir beceri de “gözlem” dir. “Gözlem” ve “soru sorma” becerileri kazanmış bir çocuğun, en karmaşık sorunları anlayıp onlara akılcı çözümler geliştirebileceğinden şüphe edilmemelidir. Bu tür çocukları, en yüksek görevlere getirebilirsiniz.
Kişisel ya da toplumsal sorunların görünürdeki değil de kaynaktaki nedenlerini anlıyabilmeyi güçleştiren bir sebep, olayların zaman içine yayılmış olmasıdır. Nitekim, kısa süre içinde olup biten olayları daha kolay anlıyabilmemizin nedeni de budur. Gözlem becerisi geliştiğinde birbirine bağlanabilen olay parçaları bütünün görülmesini sağlarken, aksi halde bağımsız tesadüfler olarak algılanır.
Sıkışık bayram trafiği sırasında yollarda oluşan kilometrelerce kuyrukları dikkatle gözlediğimizde görülen bir olgu, birçok toplum sorununun açıklanabilmesine fırsat yaratmaktadır.
Araç kuyruklarının ilerlemesini sabınla bekleyen insanların yanından, işgal edilmemesi gereken emniyet şeridini ya da geliş yolu olan ters şeridi kullanarak başkalarının önüne geçen, onların haklarını çalan “bir kişi” leri düşünüz.
Yüzde olarak “kabili ihmal” gibi “görünen” bu olay, birçok insanın kuralları çiğnemeye başlamasına yol açan bir “tetikleme” dir. Bu ise, toplumun zıvanadan çıkmasına yol açan “çığ olguları” nın başlamasının nedenidir.
Bu tür “tetikleyici” kişiler -yalnız araç kuyruklarında değil, kurallara uymayı gerektiren tüm olaylarda görülür. Herhanği bir kurala uymamak, uymayanlara-kısa vade için- bir çıkar sağladığı için, milyonda bir kişi bile bir kuralı çiğnese, geri kalanlar kendi göreli çıkar kayıplarını telafi edebilmek için kural çiğnemeye başlarlar. Çığ olayı da böylece oluşur.
İşte becerikli kamu yönetimlerinin, toplumları iyi yönetebilmelerinin sırrı da burada yatmaktadır. Kamu yönetimleri, bu tür çığ başlatıcı olaylar karşısında ya sessiz kalır ve herkesin kendi başının çaresine bakmasını tercih eder ya da bu tür olayların küçüklüğünün aldatıcılığına kendini kaptırmadan caydırıcı rol oynar.
Caydırıcı olabilmenin en güvenilir yolu da, bu tür “kural bozma” eğilimlerinin olduğu her alan için birer “şikayet sistemi” kurmak ve bunu işletmektir. Böylece, “kural çiğnemek” ya da “çıkar kaybına uğramak” seçeneklerinin yanında bir de “şikayet ederek haksız çıkarı durdurmak” seçeneği de doğmuş olur. İnsanların, normal olarak bu üçüncü alternatifi seçmek eğiliminde olmaları beklenir.
Şikayet sistemlerinin bulunmayışı -ki toplumuzdaki durum budur- ya da şikayetlerin gereğini yapacak kamu görevlilerinin bu gerekleri yap(a)mayışı -ki yine durumumuz budur- hallerinde bu defa insanlar çıkar kaybına uğramamak için kuralları çiğnemeye başlamakta ve tam bir orman yasası düzeni işlemeye başlamaktadır.
İşte, ülkemizde trafikten bankacılığa kadar hemen her alandaki “kural çiğneme” alışkanlığının önemli bir kaynağı budur.
Salı, 24 Mayıs 1994