BABA BU NE?

Beş yaşındaki bir kız çocuğunu elinden tutmuş bir baba, sabah erken saatlerde bir pizzacının önünden geçiyorlar. Pizzacının önünde, moto-servis için hazır bekleyen sıra sıra motosikletler var. Arkalık yerlerinde de pizzacının logosunu taşıyan renkli, çekici tasarımlı pizza kutuları.

Kız çocuk bu yan yana duran icili bicili şeyleri görüp babasına soruyor.

  • Baba bunlar ne?

  • Motosiklet kızım?

Kız tekrar soruyor:

  • Baba bunlar ne?

  • Motosiklet dedik ya kızım!

Kız hiç duymamışçasına tekrar soruyor:

  • Baba bunlar ne?

  • Ee motosiklet dedik ya kızım!

Kız bir daha sormuyor. Baba ise kızının sorusuna yanıt verdiğini düşünerek muhtemelen mutlu oluyor, hatta çevresindeki dostlarına öğüt de veriyor: “çocuğun sorularına mutlaka cevap vereceksin, sıkılmayacaksın; kaç defa sorarsa sorsun sabırla tekrarlayacaksın, ben şahsen öyle yapıyorum!”

Bu, hayali değil gerçek bir gözlemdir. Ama o denli sık meydana gelmektedir ki belki de kimsenin dikkatini çekmiyor.

Gerçekte olan ise şudur: olaydaki kız çocuk, muhtemelen ilk defa gördüğü pizzacı motorlarını -ki daha önce başka motosikletler görmüş, ama pizzacınınki gibi renkli taşıma kutusu olanları ilk defa görmekte de olabilir- ve o farkların nedenlerini sormaktadır. Buna karşı baba -gönül huzuru içinde-, okullarda yıllarca yapılana benzer şekilde o şeyin “adını” söylemektedir.

İki dik kenarı birleştiren kenara hipotenüs denir” tanımlamasını ezber yoluyla belleyen çocuklarımızdan, “öğretmenim hipotenüs nedir?” diye soran öğrenci ya da bu soru sorulmadan açıklayan öğretmen olmuş mudur bilinmez, ama kesin olan, toplumumuzun aile, okul ve sosyal çevre tarafından oluşturulan “eğitim kültürü” büyük ölçüde ad belletmeye (hem de ezber, yani kuşkusuzluk yoluyla) dayalıdır.

Hipotenüs’ün eski Yunanca’dan geldiğini, iki şey arasına gerilmiş demek olduğunu, hatta tetanos ve hipotenüs‘ün köklerinin (teinein) aynı olduklarını öğrenen bir çocuğun üçgenleri ve onun yaşam içindeki somut karşılıklarını daha iyi öğrenip uygulayacağından; ve böylece, bilimi çok sayıda adı ezbere bellemişlerin tekelinden kurtararak yaşamına rehber yapacağından kuşku yoktur.

Bilim ve teknolojide gelişmeler hızlandıkça, kavramlara ve ürünlere verilen adlar da doğal olarak çoğalmaktadır. Bu kavramların içeriğini merak etmeden yalnızca onların adlarını bellemeyi bilgi sayan bir yaklaşım, ağzı kalabalık ama deyip yazdığının anlamını bilmeyen bir seçkin kesim yaratmaktadır. Motosiklet’in adını söyleyip kızına belletmeye çalışan baba ve benzer işleri eğitim kurumlarında yapanlar, bu cahil seçkinlerin birer örneğidirler.

One Comment

Yorum Gönder