LİDERLERİ TOPLUMLAR YETİŞTİRİR, KOŞULLAR ORTAYA ÇIKARIR !
Büyük buluşların hemen hepsinin temelinde, sıradan -sıradan olduğu için de kimsenin aldırmadığı- olguların dikkatle gözlenmesi yatar.
Arşimed’ten önce banyo yapan, Newton’dan önce başına saksı vesaire düşen insan sayısı epey olmasına rağmen, tarihin iki büyük keşfini bu “iyi gözlemciler” yapabilmişlerdir.
Fizik dünyanın gerçeklerini keşfetmek sosyal dünyaya göre daha zordur. Çünkü en azından “yalıtılmış gözlem” yapmak güçtür. Bu nedenle de, sosyal olguları açıklamak isteyenler hem doğrudan hem dolaylı gözlemler yapmak, içinde gerçeklerin izlerini taşıyan hiç bir işareti kaçırmamak zorundadırlar.
Bu basit yaklaşımı kullanarak, üzerinde hergün yüzlerce söz edilen, hemen hiç bir yanı beğenilmeyen “liderler” hakkında ilginç çıkarsamalar yapabiliriz.
Genel kanı (ve de beklenti), bir toplum her ne yaparsa yapsın ya da yapması gerekenleri yapmasın, lider denilen bazı üstün yetenekli kişilerin çıkıp, ağır yemek üzerine içilen maden sodasının hazım yaptırıcı etkisi gibi, tüm olumsuzlukları silmesidir.
İlginç olan, kendisini lider olarak sayanların da bunu böyle zannedip bu, “olumsuzu olumluya dönüştürme” işine dört elle sarılmalarıdır. Simyacılar asırlar boyu taşı toprağı altın’a çevirmeye çalışırlarken muhtemelen benzer bir rüyanın peşindeydiler.
İnsanların, iş yaratma’yı devletten bekleyip devletin de bunu yapmaya çalışması; insanların, gelirlerini giderlerine denkleştirmeyi beceremeyip devletin ise tasarruf-hasıla oranını artırmaya çalışması; insanların, her türlü üçkağıdı kendileri için mübah sayıp bir yandan da politikacılardan “temiz” olmalarını beklemeleri hep bir çeşit simya değil midir?
Liderleri gözlemleyiniz. Hangi davranışlarını beğenmediğinize dikkat ediniz. Ve biliniz ki onların her biri, toplum davranışlarının birer yansımasıdır.
Toplumun tutum ve davranışlarını yansıtmayan kişiler lider olamaz, olursa da tutunamaz. Amerika’dan Clinton’u, İngiltere’den Major’u getirsek acaba onlara kaç gün (hatta kaç saat) dayanabiliriz?
Liderlerimiz bizlere çok uygundur. Onları beğenmiyorsak, orada kendi davranışlarımızın izleri vardır.
Bu yalın gerçek, kendini geliştirmeyi arzu eden bir toplum için değerli bir ipucudur. Bu toplumsal röntgen, toplum hastalıklarının tedavisi için kullanılabilecek kullanışlı bir tıbbi cihazdır.
Geliniz, artık kurtarıcı aramaktan vazgeçelim. Durumumuzdan mutlu değilsek -ki değiliz- mutsuzluklarımıza yol açan nedenleri liderlerde değil kendimizde arayalım. Neleri yanlış yaptığımızı, niçin öyle yaptığımızı araştıralım.
Yanlışlarımızı düzeltebilecek yaratıcı önlemler geliştirelim ve görelim ki bu defa yeni tutum ve davranışlarımıza uygun liderleri yeni koşullar kendiliğinden ortaya çıkaracaktır.
Cumartesi, 10 Eylül 1994