KORKMAMA ÖZGÜRLÜĞÜ
Temel insan hak ve özgürlükleri içinde yer almasına karşın toplumumuzda hemen hiç konuşulmayan özgürlük türlerinden birisi de “korkmama özgürlüğü” olup, bu aslında “haklarını kullanmaktan korkmama özgürlüğü” dür.
Bir şikayeti olan kişinin karakola başvurması, bir girişimcinin -haksız rekabete maruz kalacağından korkmaksızın- bir kamu ihalesine katılması, bir düşüncesini ifade edebilmesi, başkalarınca kınanmadan bir dini öğretiye bağlı olması ya da aksine çoğunluğun dini geleneklerinden farklı düşünebilmesi, bunların hepsi insanların haklarıdır.
Bu ve bunun gibi haklarını korkmadan kullanmaya kalkabilecek kimse toplumumuzda var mıdır?
Korkmama özgürlüğünün sağlanması, devletin çok az sayıdaki asli görevinden birisidir. Devletin, et, süt, ayakkabı, bez, tuz üretmek görevi ne kadar yoksa, korkmama özgürlüğünü sağlamak görevi de o denli vardır.
Her özgürlüğün kullanımından rahatsız olabilecek bir grup insan mutlaka vardır ve işte o grupların frenlenemeyen eylemleri korkmama özgürlüğünün başlıca engelidir. Bu durumda devlete düşen görev, bu engelleri teşhis etmek ve de etkisiz kılmaktır.
Ancak, bu kolay bir görev değildir. Çünkü bu özgürlükleri tehdit edenler yine insanların kendileridir. Bu eylemleri insan haklarını zedelemeden caydırmak ise oldukça zordur.
Demokrasi denilen sistemin işlemesi, yüzünü çağın değerlerine çevirmiş binlerce çıkar grubunun çıkarlarının uzlaşmasına bağlıdır. Çıkar gruplarından bazılarının çağdaş değerleri reddetmesi veya uzlaşma için gereken asgari niteliklere sahip olmaması gibi hallerde demokratik sistemin işlemesi söz konusu olamaz. Bir grup uzlaşıyı kenara iter, korkutmayı bir silah olarak kullanmaya kalkarsa uzlaşma sürecine ihtiyaç kalmaz. Tek yanlı bir emri vaki durumu ortaya çıkar.
Uzlaşma ortamını ortadan kaldıran, tek yanlı bir baskı (çoğu zaman da terör) uygulayan bu tür eğilimleri caydırmak, devletin tek başına başa çıkabileceği bir sorun değildir. Mutlaka halkın desteği gerekir. Bu destek ise öncelikle bu konudaki bilincin gelişmesiyle kurulabilir. Yani sokaktaki insan, havayı soluma konusunda bir engellemeye nasıl “derhal tepki” gösterirse, bu tür “korku salma eğilimleri”ne karşı da benzer tepkiyi gösterebilmek zorundadır.
Bu ise demokrasinin “olmazsa olmaz” koşuluna gelip bağlanmaktadır: Demokrasi eşitler arasındaki rejimdir.