SU DA YANAR!
Türkiye’nin sorunları ağırlaştıkça çeşitli konulardaki çözüm önerileri de artıyor. Bunların arasında, örneğin, göçü önlemek için vize koymak, trafik sıkışıklığına karşı tek-çift plaka uygulamak gibi akılsızca çözümler varsa da, önerilerin büyük bir bölümü işe yarayabilir çözümlerdir.
Ne var ki büyük düşünür Nasreddin Hoca’nın, “ben geçen gün de, beline ip bağlayıp çekerek adam kurtarmıştım ve o ölmemişti. Ama o, damda mı yoksa kuyuda mıydı onu hatırlamıyorum! ” dediği gibi, bu çözümlerde başka koşullar altında pekala geçerli olabilirdi.
Sorunları, onları çevreleyen ve adına “sorun iklimi” denilebilecek çevreyle birlikte ele alabilecek yaklaşımlara sahip olmadıkça, önerilen -ve daha da kötüsü uygulanan- çözümler sorunu çözmek bir yana onu daha da ağırlaştırırlar.
Örneğin, tüm uyarılarımıza karşın, tanıtma amacıyla gelir sağlayabilmek için kumarhanelerin yaygınlaşmasına göz yuman, hatta onu teşvik eden Turizm Bakanlığı yönetimi, kumar oynamak isteyenlerin eşlerinden onay getirmeleri gibi dahiyane bir usul koymuştu.
Bu ve bunun gibi, sorunun ne olduğunu çevresiyle birlikte göremeyen- ki bunlar arasında pek fiyakalı unvan sahipleri dahi olabilir- kişiler, yasalara saygılı ancak az sayıda insanı caydırır, böylece geri kalan kanunsuz ve ahlaksızlara daha rahat (!) çalışma ortamı sağlarlar.
Nitekim şimdi, bu kart uygulaması yüzünden, kumarhane kabadayılarının gözlerinin tutmadığı bazı gariban kişiler oralara girememekte, diğer büyük çoğunluk ise otobüslerle taşınıp kumarhanelerde baklava börekle ağırlanmaktadır.
Şimdi bu ahmakça -ya da bilerek- önlemleri alanları getirip, ne yaptıklarını neye yol açtıklarını göstermek gerekir.
Ama onların bir bölümü herhalde “eski bakan” olarak hatıra anlatmakta, bir bölümü de kandıracak yeni bakan aramakla meşgul olsalar gerektir.
Diğer örnek, giderek ağırlaşan vergi mevzuatıdır. Sorunu çevresiyle değil, yalnız göze görünen kısmıyla ele almaya alışmış bir kısım memur bir takım kurallar koymakta ve yasalara saygılı insanları biraz daha boğmaktadırlar. Ama geri kalan insanlar, bu tür mevzuatla bağlı olmadığı için meydan daha da boşalmaktadır. Sonuç beklenenin tam tersidir.
Denilebilir ki sorunlar karmaşık hale geldikçe alınacak bu tür önlemler, sorun çevresi içindeki az sayıda faktörü engellerken, geri kalanları besler.