TOPLUMSAL GELİŞME VE TEKNOLOJİ
TOPLUMSAL GELİŞME VE TEKNOLOJİ
Gelişmiş ve gelişmemiş toplumlar arasında, teknolojinin tüketimi açısından pek az fark varken, büyük uçurum, üretimi bakımındandır. Bir yandan açlık çeken ilkel toplumlarda dahi, ileri teknoloji ürünü silahların, iletişim ve ulaşım araçlarının kullanılması olağan bir durumdur.
Toplum ihtiyaçları ister fiziki, isterse sosyal alanlarda olsun, o alanlardaki bilgi birikimini kullanarak geliştirilecek olan “ihtiyaç gidericiler”e birer teknoloji olarak bakılmak gerekir. Buna göre, üretilen her teknoloji toplumun bir ihtiyacını giderir ve toplumu, gelişmişlik basamaklarında daha yukarılara taşır. Ayrıca da, bu üretim sırasında toplum yeni bazı beceriler kazanır. Bu becerilerin kendileri de toplumsal gelişme açısından birer katma değerdir. Bu nedenle, toplumsal gelişmenin başlıca ölçütü gibi görülen teknoloji tüketimi yerine teknoloji üretimi kavramını geçirmek gerekir.
Teknoloji tüketimi, toplumun organize bir çabası sonucunda oluşmayabilir. Çeşitli teknolojileri üretmiş olanlar bunları pazarlamak zorundadırlar. Rekabet güçlerini yüksek düzeyde tutabilmek için daha ileri teknolojileri geliştirmek zorunlukları vardır. Bu ise daha az gelişkin teknolojilerin pazarlanmasına bağlıdır. Fiziki teknolojilerin tüketimlerinde gelişmiş-gelişmemiş farkının bu denli az olmasının nedeni budur.
Diğer yandan, toplumların gelişiminde en önemli olanlar ise “soft teknolojiler” adı verilebilecek olanlardır. Bunlar, anılan bu pazarlama süreçlerinin dışında tutulurlar. Bu da, teknolojileri ithal ederek tüketmek eğiliminde olan toplumların gelişebilmeleri için gereksindikleri beceri birikiminin oluşamaması demektir.
Soft teknolojiler üretme becerilerini kazanabilmiş toplumlar, bunları kullanarak fiziki teknolojileri daha kolay üretebilir ve de satın aldıkları teknolojileri daha etkinlikle kullanabilirler. Buna göre, ekonomik gelişmenin temelinde fiziki teknolojilerin üretimi, onların temelinde ise soft teknolojiler vardır.
Soft Teknolojiler
Bir kişinin, toplum kesiminin ya da toplumun sorun çözme kabiliyetini oluşturan ögelerin her biri birer “teknoloji”dir. Karmaşık bir sorunun nedenlerini ve onların nedenlerini kavrayabilmek, bunları birer avantaja dönüştürebilecek çözümler geliştirebilmek, toplum kesimlerine bunları anlatabilmek, bunları yaşama geçirmek üzere çeşitli ağlar kurmak, gerekli kaynakları sağlayabilecek yaratıcı çözümler bulabilmek, doğabilecek dirençleri aşabilmek gibi çok sayıda becerinin her biri, birer soft teknoloji’dir.
Fiziki teknolojiler ancak soft teknolojiler’den oluşan bir taban üzerinde gelişebilir. Böyle bir tabana sahip olmayan bir toplum iyi bir teknoloji tüketicisi olabilir, ama teknoloji üretemez.
Fiziki teknolojilerin pazarlanması için büyük kaynak harcayan toplumlar, soft teknolojilerin pazarlanması için bir çaba harcamazlar. Hatta, fiziki teknolojilere olan talebin sürdürülebilirliğinin sağlanmasının, soft teknoloji tabanına sahip bulunmamaktan geçtiği bilindiği için, bu yöndeki çabaların caydırılması dahi gerekebilir. Bunu da doğal karşılamak gerekir.
Ne Yapılmalı?
Bu köşede geçen yıl yazdığım “Sosyal İcatlar Enstitüsü” konulu yazı, gelişmiş toplumların, soft teknoloji tabanı geliştirmek için nasıl bir çaba içinde olduklarını, 7 yaşındaki çocukların sorun çözme kabiliyetlerini geliştirmek için neler yaptıklarını anlatıyordu. Tüm okullarımızı kapsayan de-facto bir norm durumunda olan ezber, yaratıcı sorun çözme kabiliyetimizin gelişiminin, dolayısıyla da soft teknoloji tabanı oluşumunun önündeki bir numaralı engeldir. Eğitimin, çocuk ve gençlerin kafalarını bilgiyle doldurmak olmadığını, onların sorun çözme kabiliyetlerini geliştirme süreci olduğunu anlamış bir eğitim sınıfına sahip olduğumuz gün en büyük adım atılmış olacaktır.
Ama ondan da önde gelen neden, teknolojinin salt transfer edilebilir bir olgu sanılmasıdır. “Parayı bastırır teknolojiyi transfer ederim” anlayışı, teknoloji alanında işlemediği gibi futbolcu transferinde dahi kalıcı performans artışlarına yol açamamaktadır. Büyük sanayi kuruluşlarımızın en tepelerine kadar yayılmış bulunan bu yanlış anlıyışın terki ise bir diğer yapılması gerekendir.
Fiziki teknolojilerin geliştirilmesine önem veren, bunlarla övünen insanımızın, aslında bu teknolojileri geliştirmenin övünülesi bir şey olduğunu anlaması bu yolda önemli bir kilometre taşı olacaktır.
Sorun çözme çantasına yeni araçlar ekleyen insanımız, sorun çözme kabiliyeti yüksek bir toplum oluşturacaktır. Böylece oluşan soft teknoloji tabanı, fiziki teknoloji üretimine, o da ekonomik gelişmeye yol açacaktır.