“Geri arama” bir ölçü mü, neyin?

Geri arama” bir ölçü mü, neyin?

Geri arama iletişim devriminin bir kavramı. Sabit ev telefonları zamanında -mesaj biriktirme özelliği olanlar dışında- geri arama diye bir sorun yoktu. Mobil telefonlar ve internet iletişimi ortaya çıkınca artan iletişim yoğunluğu bu kavramı üretti.

Kavramın içeriğindeki “arama” sözcüğü akla hemen telefonu getiriyorsa da, e-posta yoluyla iletilen mesajları, skype vb yoluyla gelen çağrıları da (kuşkusuz, posta kutusuna gelen mesajları adres defterindeki kişilere bir değer katmadan, üstelik tüm adresleri de başkalarının göreceği şekilde bırakarak yayan, gönderdiği kişilerin de yayması için neredeyse and veren mesajları kastetmiyorum) içeriyor.

Milliyet gazetesinde Metin Münir’in, 28 Ocak tarihli yazısından aşağıdaki alıntılar bu konuda tam söylenmesi gerekenleri dile getirmiş:

Aradığınız kişinin size ne kadar zamanda geri döndüğü size ne kadar değer verdiğinin ölçüsüdür. Bu sıfır ila 100 arasında değişir. Birisini ararsınız, size geç değil hiç dönmezse, size verdiği değer sıfırdır. Aslında kelime kullanmadan: “Beni bir daha arama” diyor size. Aradığınız hemen veya uygun olduğu ilk an geri dönerse, size verdiği değere yüz verebilirsiniz.

Tabii, bu kural iki taraflı da geçerlidir. Farkında olmayabilirsiniz. Ama sizi arayan bir kişiye ne kadar çabuk döndüğünüz onun tarafından ona verdiğiniz değerin bir ölçüsü olarak algılanacaktır. Birine kıymet verirseniz hemen ararsınız.

Kendilerine hiç dönülmeyen veya makulün dışında geç dönülen kişiler genellikle bunu bir terslenme veya küçük görülme olarak algılar. Düşman kazanmanın en kolay yollarından biri budur. Düşman kazanmamak dururken kazanmak çok aptalca bir şeydir. Çünkü kimin, ne zaman, ne kadar zarar vermeye muktedir olacağı bilinmez. Kimin kime güngelir ne kadar ihtiyacı olacağı da. En doğru davranış, mümkünse, arayan herkese, çok kısa bile olsa, geri dönmektir.”…….

Derim kalındır. Bu gibi olayları hiç umursamam. Bir arkadaşım yapsa kırılabileceğim davranışlar kontaklarımdan geldiğinde hemen unuturum. Değer vermediğiniz bir kişinin size değer vermemesi önemsizdir.”

Öyle görünüyor ki gün geçtikçe yoğunlaşan iletişim ağları, kişileri giderek daha fazla iletişme zorunluğu ile yüzyüze getiriyor, getirecek. Bir yandan da, geri dönülmesi gereken mesajlarla yukarda açıklanan türde çöp mesajları ayıran -ne yazık ki- kesin bir çizgi olmadığı, bir gri alanın varlığı söz konusu.

Bunun üzerine, iş yaşamımızın büyük oranda bu kanallardan yürümesi gerçeği ve kişinin kendiyle yalnız kalma hakkı bindiğinde ortaya çıkan sorun, geri ara(ya)mayanlar için çabuk bir yargıya varmayı güçleştiriyor. Teknolojik sorunlar da (bulunulan yerdeki imkanların kısıtlı olması, arızalar vb)geri dönemeyiş nedenlerinden birisi.

Bütün bunlar, geri dönmeyiş / geç dönüş konusunu sulandırmak, hatta haklı göstermek için değil, herhangi bir sorunun tek ve kesin bir nedene bağlanamayacağının farkında olunduğunu vurgulamak amacını taşıyor.

Tanımlanan istisnaların dışında kalan büyükçe bir pay ise, yazısı alıntılanan yazarın tanımladığı nedenle, geri dönme konusunu -en azından- önemsemeyenkesime aittir.

Bu noktada sorulup cevaplanması yararlı olabilecek birinci soru, bu önemsemeyişin ne ölçüde doğurgan bir sorun olduğu; ikinci soru ise üreyen sorunların ne ölçüde önemli olduğudur. 

Sorular böyle sorulduğunda cevaplanması güç görünüyor. Bir de tersinden sorulabilirse belki bir ipucu verebilir: Toplumun çeşitli sorunlarını oluşturan yapıtaşları içinde acaba, kendini kendi dışındakilerden her konuda alacaklı görmek, ama kendini kimseye hiçbir şekilde borçlu (örneğin geri dönme konusunda) görmemek gibi birisi var mıdır?

Sizler düşünedurun bir fıkrayla bitireyim: “Yeni genel müdür ilk günün enerjisiyle, sabahları geç kalanlar ile akşamları erken çıkanları esprili bir dille uyarmak için bir duyuru yapar: Duyuru No 1-Sabahları mesaiye geç kalanlar ile akşamları erken çıkanlar koridorda çarpışmakta olduğundan, her iki grubun da koridorun sağ yanını kullanmalarını önemle rica ederim. Ertesi gün Duyuru No 2 gelir: Sabah geç gelenlerle akşam erken çıkanların aynı kişiler olduğu belirlendiği için Duyuru No 1 yürürlükten kaldırılmıştır.”

28 Ocak 2011 Cuma

 

Yorum Gönder