Bir şey öğreten aslında ne öğretir?
Ağrı Dağı’nın yüksekliği, üçgenin iç açılarının toplamı, cisimlerin niçin düştüğü, Karlofça Antlaşması’nın maddeleri ve daha binlercesi…
Bunları bize öğretenler, aslında esas öğrettiklerinin bu bilgiler olmadığının acaba farkındalar mı?
Burada “öğreten” sözcüğü ile yalnızca eğitim sınıfını değil, birilerine bir şeyler öğretmeye, benimsetmeye, ezberletmeye, belletmeye çalışan tüm kişi, kurum ve kuruluşları kastediyorum.
“Saklı içerik”!
Bu bir eğitim terimi. Alttan alta öğrenilen anlamına geliyor; hatta, öğreten de öğrenen de farkında olmadan.
Bir karikatür görmüştüm. Saklı içerik terimini çok iyi açıkladığını düşünürüm: Muhtemelen bir diktatör, bir kürsüden halka hitap ediyor. Dinleyenlerin ellerinde çeşitli yüceltici pankartlar var. “Yaşa varol”, “sen bizim her şeyimizsin”, “seninle sonsuza kadar”, “ülkemizi kalkındırdın”, “dostlarımız sevinsin düşmanlarımız korksun” ve bu gibi onlarcası. Fakat bu övgü dolu pankartları taşıyanlar öyle dizilmişler ki büyük harflerle şöyle bir sözcük oluşturmuşlar: YUH!
Buradaki fark sadece, dizilenlerin ne söylemek istediklerini çok iyi bilmeleri.
Bir de deney!
Bir kafese beş maymun koyulur..Ortaya da bir merdiven ve tepesine de iple muzları asarlar. Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkarlar..
Her bir maymun aynı denemeye giriştiğinde buz gibi soğuk suyla ıslatılır…Bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanırlar.
Daha sonra, suyu kapatıp maymunlardan biri dışarı alınıp yerine yeni bir maymun koyulur. İlk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur; fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler…
Daha da sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla değiştirilir…ve merdivene ilk yaptiği atakta dayak yer..Bu ikinci yeni maymunu en şiddetli ve istekli döven ilk yeni maymundur.
Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir. En yeni gelen maymun da ilk atağında cezalandırılır. Diğer dört maymundan yeni gelen ikisinin en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiç bir fikirleri yoktur..
Son olarak en baştaki ıslanan maymunlarin dördüncüsü ve beşincisi de yenileriyle değiştirilir.Tepelerinde bir hevenk muz asılı olduğu halde artık hiç biri merdivene yaklaşmamaktadır..
Saklı içerik öyle etkilidir ki..
Öğretilmesi niyetlenilene açık içerik (Arapça müfredat) denilirse, saklı içeriğin en önemli özelliği, öğrenilebilme düzeyinin açık içeriğe oranla kat be kat yüksek oluşudur. Bu nedenle, öğreticilerin ne öğretmeye niyetlendiklerinin bir önemi yoktur, nasıl olsa pek öğrenilmez, ama saklı içerik çok iyi öğrenilir.
Hatta denilebilir ki açık içerik yoluyla sadece bilgiler, saklı içerik yoluylaysa eğitimin esas amacı olan davranışlar öğrenilir.
Her açık içeriğin arkasında bir de saklısı vardır!
Neredeyse bir kural olarak, öğretilmek istenilen her şeyin ardında bir de saklı içerik vardır. Eğer öğretici kişi bunun farkında ise gerekli önlemleri alarak saklı içeriğin varsa olumsuz etkilerini silebilir.
Bu kavramın farkında olan kişiler, karşılarındakilerin gerçekten öğrenmelerini istediklerini saklı içerik biçiminde verirler. Tabii ki bu, öğreticinin farkındalığına ve de niyetine bağlıdır. Farkında ve iyi niyetli kişiler bu dolaylı mesajlar yoluyla gayet yararlı davranışlar kazandırırken, bu kavramın farkında olmayan öğreticiler -bilmeden de olsa- derin olumsuzluklara yol açarlar.
Hem farkında ve hem de kötü niyetli olanlar ise gerçek birer zihin soykırımcısıdırlar.
Peki öğretenler -aslında- ne söylüyor?
Herhangi bir yolla birisine bir şey öğretme girişiminde bulunan bir öğreticinin dolaylı mesajı açıktır: “bir şey öğrenmen gerekiyorsa, bir öğretici olmaksızın bunu kendi kendine yapamazsın”.
Bunun, hergün yeni bilgi, beceri ve davranışlar kazanmak zorunda olan ve de bunu kendi kendine yapmak zorunda olan çocuk, genç ve de erişkinlerimiz açısından ne anlama geldiğini düşünebiliyor musunuz?
Tüm insanların -hiç ayrımsız- doğuştan sahip oldukları genetik miraslarından, yaşamlarını sürdürmede başlıca yardımcıları olabilecek bir araçtan mahrum bırakılmaları demek değil midir?
Öğretme-benimsetme okulda bitmez!
Keşke bu süreç okulda bitseydi. Türünün öğrenme yeteneğini keşfeden insan, kendi doğrularını benimsetebileceği etkili bir yol bulmuş, üstüne üstlük bunu “ona yararlı bilgileri öğretirken” dolaylı olarak öğrettiği “sen kendi başına öğrenemezsin, öğreticilere ihtiyacın var” koşullandırmasıyla, gelecekteki ideolojik, etnik, dini saklı içeriklere de zemin hazırlamıştır. Bu ise giderek benimsetme, zorlama, şiddet, terör ve savaşların gerçek alt yapısıdır.
Çevrenize bakınız, “aklına geliveren” ya da “duyduklarından” bu kadar emin insan başka nasıl mümkün olabilirdi?
Yaşlı, orta yaşlı ve genç cesetler!
Bildiklerinin doğruluğuna yürekten ikna olmuş / ikna edilmiş, artık merak etmeyen, sadece bildiklerini başkalarına da benimsetmeye, öğretmeye çalışarak, gerekirse bu yolda ölmeye ve öldürmeye azimli kaçınılmaz sona adım adım yürüyen her yaştan milyonlar..
Yeni çağın sadece “bildiklerinden kuşku duyanların, sürekli merak edenlerin ve kendi kendine öğrenebilenlerin” ayakta kalacağı, diğerlerinin ise kendi kendilerini yok edeceği bir çağ olduğunu umabilir miyiz? Maymun ve muz deneyi ümidimizi kırıyor ama..
Kasım 13, 2007
Yürekten (Türkçe) = Sorgulamamak, by heart (İng.), par coeur (Fr), ezber (Farsça)
Yazıyı beğendiyseniz, Beyaz Nokta® Gelişim Vakfı’na bağış yapabilirsiniz: http://www.beyaznokta.org.tr Teşekkür ederim :-))