Öğretmenler öğretmeli(mi?)

Hasta yakınlarının doktorlara, öğrenci veya velilerinin öğretmenlere, öğretmenlerin öğrencilere, erkeklerin eşlerine şiddet uygulama olaylarının gündemde giderek daha çok  yer alıyor. Sorunun, “öğretmenlerin öğrencilere, şiddetin bir çözüm aracı olmadığını öğretmeleri” yoluyla çözülmesi gerektiği yolunda görüşler basında yer aldı.

Hemen her sorunun çözümünün okul müfredatına katılarak çözülmesi, ayrıca da dünyanın “öğrenme” yönündeki yürüyüşünün aksine “öğretme” yolundaki geleneksel eğilim burada da görüldüğü için, şiddetin ne ölçüde bir sorun çözme aracı olduğunun ve bu yolla çözülüp çözülemeyeceğinin sorgulanması yarar sağlayabilir.

Bir ortak özellik!

İster futbol, ister sağlık, ister okul, isterse aile ortamındaki şiddetin ortak özelliği “hınç alma”, “intikam alma”, “öç alma” gibi duygular olup, hepsi de kısa süre içinde gerçekleştirilmek istenir. Eğer bu mümkün olamaz ise bu takdirde kin gibi zamana dayanıklı bir forma dönüşürler. Daha da ilkel düzeydeki amaç, yaralanan benliğin tamir edilmesi için, yaralayanda eşit (kısas) acıtıcılıkta –mümkünse daha derin (misilleme)- bir yara açılmasıdır.

Hukuk “karşı yara açma”nın medeni yöntemidir!

Yaralanan benlik çeşitli şekillerde rahatlatılabilir. Medeni yol, yaranın büyüklüğü, dengeleme yolları vb konulardaki insanlık birikiminin (evrensel hukuk) ya da yerel kanunların öngördüğü yara açma yollarıdır. Bu yollar yeterince hızlı ve etkili ise “normal” insanlar daha hızlı ve derin yaralar açma peşinde olmazlar. “Normal dışı” insanlar ise yaranın büyüklüğüne aldırmaksızın –hatta yara olup olmadığına bakmaksızın- misilleyici yaralar açmak için yanıp tutuşurlar.

Yaralanma ve karşı yara açma konularında dikkate alınması gereken önemli birkaç başlık vardır:

(1)   Açılan yaraların nedenleri: Birisi rasyonel nedenlerdir. Arabasına arkadan çarpılan, evi soyulan, aldığı mal ayıplı çıkan, eşi tarafından aldatılan, bir yakını görevini yaparken öldürülen ve daha onlarca kişi haklı olarak, benliklerinin uğradığı zararların dengelenmesini beklerler.

Diğer bir neden türü ise edinilmiş değer yargılarına saygı gösterilmeyişidir. Yakını olduğu hastanın herkesinkinden daha önemli olduğu, milletvekili olduğu için herkesten daha öncelikli hizmet alması gerektiği, çocuğunun yüksek not alması gerektiği, başka çocuklara şiddet uygulamaya hakkı olduğu, aldattığı eşinin şikayete hakkı olmadığı ya da dini inancının herkesçe benimsenmesi gerektiği yolunda bir değere sahip bir kişi, bu değer yargısının yanlış bir yargılamanın sonucu olduğuna bakmaksızın, benliğinde açıldığını varsaydığı yarayı dengelemek isteyebilir.

Nihayet bir diğer neden türü ise psikopat nitelikli kişilerin durumudur. Onlar benliklerinin sürekli olarak yaralı olduğuna inandıkları için herkese karşı yara açma isteği taşırlar. Döner bıçağı ile maça giden kişiler bu türün tipik örneğidirler.

(2)   Yaralanmayı kolaylaştırıcı / özendirici ortamlar: Pasteur’ün son sözlerindekimikroplar hiçbir şey, ortam ise her şeydir” deyişindeki “ortam” sadece biyolojik anlamda değil toplumsal anlamda da geçerlidir.

Örneğin, hemen tüm TV dizilerinin başat sahnesi –çoğunlukla erkeğin- karşısındakine şiddet uygulamasıdır. Ortalama insanın en önemli eğlence aracının TV olduğu düşünüldüğünde, evlerin içinde sürekli olarak dövüşen, birbirini öldüren insanların ne kadar çok olduğu görülecektir.

Bilgisayar oyunlarındaki temel element yine öldürme üzerinedir. TV ve internetin yaşamımızdaki yeri karşısında “şiddet ortamı”nın önemli kaynaklarından birisi ortaya çıkmıyor mu? TV haberleri keza şiddet özendirici sahnelerle doludur.

Denilebilir ki, şiddetin oluşması için tüm faktörler el birliği içinde bir “şiddet sinerjisi” yaratmaktadır.

(3)   Karşı yara açma yollarının etkililiği: Bu denli “uygun” bir şiddet ortamı ve nedenleri bileşimine karşı hukuk yeterince hızlı ve eşit etkinlikte bir “benlik yaralanmasını dengeleyici karşı yara” açamıyorsa, bu takdirde yaralı kişiler işe bizzat girişmekte ve şiddet yoluyla dengeyi sağlamaktadırlar. Bu insani açıdan kabul edilebilir olmasa da analitik olarak çok anlaşılabilir bir dengelemedir.

Şiddet etkili bir çözümdür. Amaç kısa sürede hıncını, intikamını, öcünü almak olduğuna göre; hukuk da bunu süratli ve etkili biçimde yerine getiremez ise şiddet kaçınılmazdır.

(4)   En önemli faktör: En sona bırakılmakla birlikte en önemli faktör, yukarda sıralananların düşünülüp gereğinin yapılması yerine, öğretmenlerin öğrencilerine “şiddetin çözüm olmadığını öğretmeleri”nin beklenmesidir.

Şiddet, şiddeti özendiren / kolaylaştıran uygun ortam öğelerinin anlaşılıp, sonra da o öğelerin ortadan kaldırılması yoluyla giderilebilir. Bunun dışındaki önlemlerin tamamı sadece zaman kaybettirir ve yeni şiddet türlerinin ortaya çıkmasına, mevcutların ise tırmanmasına yol açar.

13 Mayıs 2012

Yorum Gönder