“Akıl İmecesi” sorusu!

tinaztitiz.com sitesinin değerli okurları,

Bu yazımda, bir sorun’a sizlerle etkileşim içinde  cevap oluşturma konusunu ele almayı işleyeceğim. Yöntemin köşe taşları şunlar:

  • Kısmi çözümlü uzlaşı’ya değil, kısmi uzlaşılı tam çözüm’e odaklılık [1].
  • Tam çözüm fikirlerinin ancak uçlarda oluşacağı varsayımı.
  • Uç fikirleri üretebilecek kişiler yanısıra, bilgiye dayalı çözüm ipuçları sağlayacak uzmanlara da yer veren yüksek farklılık (diversity) ortamı.
  • Fikirler arasında güdülenmiş yüksek etkileşim [2].

Çözülmek istenilen sorun nedir?

Kültürel çeşitliliğin kültürel bölünmüşlüğe dönüşmesi. Çeşitli kültürlere sahip kesimlerin bu farklılıkları bir zenginlik olarak görüp barış içinde birarada yaşama pratiğini uzun yıllar içinde yerleştirmiş toplumumuzun, bu farklılıkların birleşim yerlerinin belirli istismar amaçlarıyla zorlanması sonunda, birarada yaşama istekliliğinin giderek zayıflaması.

Peki cevaplanmak istenilen ilk soru ne?

Çözülmek istenen soruna yol açan en etkili (doğurgan) KÖK-NEDEN(LER) sizce ne(ler)dir?

Sizlerden beklentim nedir?

Lütfen yukardaki (soru)ya cevaplarınızı aşağıdaki yorum bölümüne ve/ya @ezbersiz Twitter adresime ve/ya tinaz@tinaztitiz.com e-posta adresime  -gerekçelendirmeden- yazmanızı bekliyorum. Arzu ederseniz birden fazla defa fikir değiştirip yeni cevaplar da yazabilirsiniz.

Cevaplar neye yarayacak?

“İnsan kümesi’nin zeka, sezgi ve bilgisine dayalı birleşik akl üretmek” olarak  tanımlanabilecek bir yöntem üzerinde çalışan bir grup var. Yöntemin kritik noktası, çok sayıda ve de birbirinden farklı özellikteki kişilerin birbirlerinden etkilenerek fikir üretmeleridir.

Peşinen teşekkürlerimi sunarım,

23 Nisan 2019 (Rev. 24.04.19)

 

 

[1] Uzlaşı ve çözüm her zaman birlikte gerçekleşemeyebilir. Kimi durumlarda uzlaşı öne çıkarken kimi durumlarda çözüm ağırlık kazanır, hatta ender durumlarda olmazsa olmaz hale gelebilir. Örneğin giderek kendini büyüten bir sorun stoku altındaki toplumun sorunlarında, bu gidişatı durdurabilecek çözümler zorunluk kazanır.

[2] Katılımcılar birbirlerinin fikirlerinden etkilenerek defalarca fikir değiştirebilir; kısmen veya tamamen fikirlerini değiştirebilir, hatta fikrini terkedip bir başkasının fikrine katılabilir. Bu etkileşimi artırmak için tüm katılımcıların -özellikle de uç fikirler üretebilecek olanların- özel çaba göstermeleri beklenir.

 

 

 

 

15 Yorumlar

  1. KAMUNUN, “HERKESİN OLAN, HİÇ KİMSENİNDİR.” YANILGISI İLE KÜÇÜLTÜLMESİ, ETKİ ALANININ DARALTILMASI, YETKİNLİĞİNDEN KAYBA UĞRATILMASI

  2. Demokrasinin ve ülkenin geleceği için tüm toplum kesimlerinin asgari müştereklerde birleşmesi gerekliliği elzemdir.

  3. 1. UZUN VADELİ DÜŞÜNECEĞİZ
    2. İNSAN BEYNİNİN %80 DEN FAZLASI 8 YAŞINA KADAR OLUŞTUĞU İÇİN, TUTUM VE DAVRANIŞLARI DA (SAYGI VE HİJYEN GİBİ) BU YAŞA KADAR YAPARAK VE YAŞAYARAK EĞİTİMLE KAZANDIRABİLİRİZ (KOŞULLANDIRMA DEĞİL)
    3. “TÜM DÜNYADA HIRSIZLIK, YALANCILIK, KÖTÜLÜK VAR AMA BİZDEKİ NEDEN DAHA ÇOK VE BİZİ GERİ BIRAKIYOR?” SORUSUNUN EN BAŞ CEVABI “SAYGI YOK. HUKUK YOK. VAR OLAN HUKUKU DA KİMSE UYGULAMIYOR.”
    4. KOŞULLANDIRMA VARSA, EĞİTİM YOKTUR. ÇOCUK “TANRI NİYE VAR? TANRI VARSA KÖTÜLÜK NİYE VAR?” DİYE SORDUĞUNDA “SUS, CEHENNEMDE YANACAKSIN” CEVABINI ALDIĞI YERDE, ÜLKE OLARAK DEBELENİP DURACAĞIZ.
    SAYGILARIMLA

  4. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada yaşanan bölünmüşlüklerin temelinde iki temel sorun görünüyor. 1. Sosyal adalet 2. Dini inançlar. Hangisi daha öncelikli ayıramıyorum.

  5. Kök sebep, toplumdaki farklı kültürlerin rahat yaşam olanaklarının zayıflatılması.
    daha da açılırsa,her kesimin derinden hissettiği ekonomi ve yaşam güvenliği kaygısı.

    Sosyal yardımları ve dini kullanarak ayakta kalacağını sanan iktidarların, kemik oylar için, ayrışmaya izin vermesi hatta teşvik etmesi.

  6. Söz konusu sorun için kök nedenin;
    var olan durumdan çıkar sağlayan ya da çıkar sağlayacaklarını düşünenlerin düzeni sürdürme çabaları(mıdır?)dır. Diye düşünüyorum.

  7. Kültürel bölünmüşlükte dahil bugünkü berbat durumumuzun tek nedeni, özgün eğitimimizden kopartılmamızdır.
    Kolej ve ih diye kabaca 2 farklı tarafa öykünen insanları yetiştiren özgün olmayan eğitim sistemi, benim gibi ikisinden de uzak duran bir 3.tipi otomatik olarak çıkartarak,toplumu asla uzlaşamıyacak en azından 3 guruba bölmüştür. Saygılarımla.

  8. İlkesizlik ve bütünün yararına değil, kendi şahsi menfaatlerine hizmet eden davranış ve düşünceler

  9. Kanımca Toplum eğitim, sağlık ve hukuk altında şekillenir. Bu üç bacak ne kadar toplum odaklı sekillendirilir ise toplum da o kadar sağlam temelli olur diye düşünüyorum.

  10. Temel nedenin din olduğunu düşünüyorum. Dini(islam) hayatın merkezine almak isteyen kitle ile dini vücdani bir kavram olarak gören kitlenin hayata bakış açısındaki farklılıklar ve özellikle birinci kesimin ikinci kesime karşı hoşgörüsüzlüğü temel nedendir.

  11. Toplumun aydınlanmamış kesimlerinin kendi dogmatik öğretilerinin dışındaki değerlere karşı hoşgörüsüzlüğü

  12. Sn. A. Yıldızel’in dini “dogmatik” olarak tanımlamasını dinin bu dogmatik yapısını “hoşgörüsüz” olarak nitelemesini doğru tespitler olarak görüyorum ve biraz açmak istiyorum.

    – Türkiye’nin % 99’unun Müslüman olduğu söylenir ama bu % 99 bir kere olsun Kuranı baştan sona okuyamamıştır. Çünkü Arapça bilmez.

    – Diyanet mealine ve diğer Türkçe çevirilere başvuranlar ise kökleri Sümerlere kadar uzanan derin bir sembolizm ile karşılaşıyorlar ve hiçbir şey anlamıyorlar. Herkes kendi anladığı kadarıyla bir din oluşturuyor. Dogmatizm tam bu noktada oluşuyor.

    – Arapça bilmek dogmatizm sorununu çözmüyor. Suudi Arabistan başta olmak üzere ana dili Arapça olan Müslüman ülkelerin teknik ve kültürel açıdan geri kalmaları, İslam’ın İŞİD benzeri canlı bombalar üretmesi bu çaresizliğin sonucu olmalıdır.

    – Sembolizm ve anlaşılabilirlik açısından değerlendirildiğinde Tevrat ve İncil Kuran’dan farklı değil. Yahudiler ve Hıristiyanlar da kendi kitaplarından hiçbir şey anlamıyorlar. Ancak hal böyle olduğu halde onlar bizim yaşadığımız sorunları yaşamıyorlar. Bunun nedenlerini aradığımızda,

    – Yahudilerin MÖ 500 Babil sürgünü sonrası, Hıristiyanların ise MS 1200 Rönesans sonrası dinlerini sorgulamayı tamamladıklarını görüyoruz.

    Sanırım biz bu sorgulamayı henüz yapmadık. Bu durum, kök neden olarak “eğitim” sorununu öngören arkadaşların haklı olabileceğini gösteriyor.

  13. Biraz tarih, biraz coğrafya:
    Siyonizm’in dünya hakimiyeti kurmak için binlerce yıldan beri çalışmaları, http://www.biblebelievers.org.au/przion1.htm

    Bizim coğrafyamızdakilerinn “DÜŞMAN” sözcüğünü duyduğunda elinde silahı olan birilerini betimlemesi, oysa ekonomik düşman, kültürel düşman, siyasal düşman vb. kavramlardan yoksun olması.

    Bu coğrafya mistik ağırlıklı, buradan Mevlana, Yunus, Karacaoğlan vb. çıkmış ama Gelile, Kopernik, Kepler, Fuko batıdan çıkmış, neden?

    Siyonizm dünya hakimiyeti kurmak için iki yöntem kullaanır:
    1- Toplumları cahil bırak
    2- Toplumları aç bırak

    Açlık uyanış için çok hafif ve yavaş işleyen bir mekanizma, fakat cehalet henüz üyanışa neden olmaktan biraz uzak.

    Son seçim, açlığın biraz da olsa uyanışa neden olabileceği izlenimini veriyor, bakalım göreceğiz.

    Bizi izlemeye devam edin ASSSS SONA :))))))))))))

  14. MERHABA,
    Kendi sorunlarını çözemeyen bireylerin ya da tek bir kişinin çözemeyeceği sorunlar karşısında ayakta kalabilmek ve şahsi çıkarların ön plana çıkarıldığı sosyal yapılanmalar ( cemaat, tarikat, dernek vakıf vb.).
    Bu yapılanmaların arka planından habersiz samimi katılımcıların güdülenerek (anlayarak değil) benimsediği millet, din, ırk, felsefe gibi soyut değerlerin korunması amacıyla örülen duvarların kesişmesi çakışması.

    Aynı terimlere farklı anlamlar yüklenmesi, aynı anlamların farklı terimlerle ifade edilmesi.

    Bazı konularda birden fazla doğrunun olabileceğinin, tek olan doğrulara ise farklı açılardan bakılabileceğinin farkında olunmaması.

    farklılıkların birer tehdit oluşturduğu yönündeki genel yanlış kanı.
    Bu nedenle oluşan iletişim kopukluğu.

    Bu konu ile ilgili yaklaşık 2 ay önce bir kenara not ettiğim ufak bir paragrafı da ekleyerek bitireyim;
    İletişimi artırmak, iyileştirmek için ortak noktalarımızı bulmalıyız.
    Bireysel gelişimimizi artırmak için de farklılıklarımızın farkına varıp onları geliştirmeliyiz.
    Toplumsal ilerleme için ise bireysel farklılıklarımızdan ortak değerler üretebilmeliyiz.

    Üretimimizi, yani farklılıklarımızı tüketimi artırmak için değil, paylaşmak için yani ortak değer üretebilmek için yapmalıyız.
    Paylaştıkça güven ortamının genişleyeceği bilincine varırsak eğer sorunların çözümü için de ortak akıl üretebiliriz.
    Saygılar.

  15. Tüm cevap veren arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler sunarım.
    Verilen cevaplar, gerçek cevap alanının köşe taşlarını oluşturuyor.
    Böylece çözümün de öğeleri beliriyor.
    Tekrar teşekkür ederim.

Yorum Gönder