Küreselleşmeye yandaş mı olalım karşıt mı?

Yandaş ve karşıtlar..

Hemen her konuda olduğu gibi globalleşme konusunda da toplumumuz ikiye ayrıldı: yandaşlar ve karşıtlar.

Eminim ki, ortaya atılabilecek ve yandaş veya karşıt olmaya uygun herhangi bir konuda, herhangi bir çaba harcamadan insanımız hemen saf tutmaya hazırdır.

Küreselleşme konusu da bu kuralın dışında kalamayacağı için ikiye ayrıldık. Ancak işin matematik yönü açısından ilginç bir durum var.

Kombinezonlar..

Küreselleşme ortaya çıkmadan önce toplumumuz (n) konuda ayrışmış ise, şimdi bir de küreselleşme geldi diye toplumumuzdaki kamp sayısı (n+1) olmayacak, bunun yerine n.(n+1)/2 + 1 kadar olacaktır.

Örneğin Galatasaraylılar, Fenerbahçeliler, laikler, laikçiler, dinciler, dindardar, Kürtler ve Kürtçüler olarak 8 gruba ayrılmışken, bir de küreselleşme gelince grup sayısı 9 olmayacak; Galatasaraylı, laik, dindar ve küreselleşme karşıtı gibi yeni gruplar nedeniyle 37’ye çıkacaktır.

Bu örnek durumu basitleştirmek için verildiğinden, gerçek kamp sayısı olan yaklaşık 250, küreselleşme nedeniyle 31,250 dolaylarına ulaşabilecektir.

Kuşkusuz bu rakamlar, bölünmenin iki kutuptan birisine iltihak biçiminde gerçekleştiği -basitleştirici- varsayıma dayalıdır. Bir de iki uç arasındaki ılımlılar da katılırsa sayının nüfusumuzu birkaç defa aşacağı kesindir.

Zihinsel netleşme gerekyorsa..

Bu durum karşısında, zihinsel netleşmeye bir katkısı olabilir düşüncesiyle aşağıdaki noktaları tesbit etmenin yararlı olacağını düşünüyorum:

  • Küreselleşme tek başına iyi ya da kötü olamaz. Küreselleşmenin bir toplum için yararlı mı zararlı mı olacağı o toplumun karakteristiklerine bağlıdır. Dolayısıyla koşulsuz bir yandaşlık ya da karşıtlık olamayacağı gibi “daima veya asla” yandaşlık veya karşıtlık da olamaz.
  • Küreselleşme yararlıdır. Eğer, karşılıklılık (mütekabiliyet) hem tanımsal hem pratik olarak mevcutsa sermaye, mal ve işgücünün serbest dolaşımına akışkanlık sağlayacağı, yapay duvarları yıkacağı için küresel adaletin ve küresel demokrasinin inşaına katkı sağlar.
  • Küreselleşme zararlıdır. Eğer, başlangıç koşullarının farklılığı nedeniyle karşılıklılık sadece tanımsal olarak mevcut, pratikte ise uygulanamaz durumdaysa, başlangıç koşulları zayıf durumda olanın daha çok ütülmesine, avantajlı başlayanın da giderek şişmanlamasına ve bu fâsit daire (fesat üreten daire) yoluyla küresel sefaletin büyümesine yol açar.
  • Bankalarımızı yabancılara satalım mı satmayalım mı ya da yabancılar Türkiye’de mülk edinsin mi edinmesin mi? Bunlar ve benzerlerinin yanıtı bu basit ilkede saklıdır. Eğer siz de gidip bir diğer ülkede -aynı ölçekte- banka ya da o değerde bir değer üreteci satın alabiliyorsanız, merkez bankanız hariç hepsini satmanızda ya da tüm konutlarınızı yabancılara satıp onlardan kiraladıklarınızda oturup onların ülkelerinde yeni konutlar edinmenizde büyük yararlar vardır.
  • Küreselleşmeye koşulsuz yandaşlık ya da karşıtlık zararlıdır. Çünkü sağlanabilecek olası yararlardan mahrum kalınabileceği gibi, getirebileceği yıkımlardan da korunmak -koşulsuzluk yüzünden- mümkün olamayabilir.

Sonuç..

Küreselleşmenin koşulsuz yandaşı ve karşıtları, küreselleşmenin olası zararlarından daha tehlikelidir. Bilerek (bir çıkar karşılığında) ya da bilmeyerek (hesap bilmezlik, ahmaklık vbg nedenlerle) bu tavır içinde olan kişilerin yaratabilecekleri zarar küreselleşme konusuyla sınırlı değildir. Trafikte, tatilde, ev komşuluğunda, ticarette, ibadette, siyasette ve bilumum ortak yaşam alanlarında aynı derecede üretkendirler. Ve tehlikelidirler.

Cuma, Haziran 29, 2007

Yorum Gönder