Bütünün Sorunları..

Bir, “kişi”den mi söz ediyoruz?

Sık sık, “toplumun sorunları”, “….sektörünün sorunları” gibi, homojen olmayan, içinde, birbirinden farklı sorun sahibi kesimler söz konusu ediliyor. Hattâ zamanla “toplum” ya da “…kesimi” sıkıştırılıp paketlenip sanki tek bir kişi imişçesine anılmaya başlıyor. Böyle bir paketleme kuşkusuz ki paket içindeki heterojen kitle hakkında fikir beyan etmeyi çok kolaylaştırıyor.

Örneğin, “toplumun özlemlerini gerçekleştirecek bir lider” ya da “tekstil sektörünün sorunlarını çözebilecek bir politika” diyoruz. Bu, Ahmet’in idealleri ya da apre tesisinde çalışan Ayşe’nin izin ihtiyacı kadar somut mudur? Hayır değildir. Toplum, maddi ve manevi özlemleri farklı, ayrıca da bu özlemleri zamana göre değişiklik gösteren milyonlarca kişiden oluşmaktadır. Üstüne üstlük, bu milyonlar kendi dışlarında oluşan sosyal ve ekonomik iklim(ler)in de etkileri altındadır. Bir ekonomik kriz, bir savaş bütün bu özlemleri derinden değiştirebilmektedir.

O halde nasıl oluyor da “toplumun özlemleri” diye bir ifade üzerine konuşulabiliyor? Buna verilebilecek bir yanıt, bu milyonlarca özlem kümesinin ortak alanı durumunda olan bir kümenin, toplumun özlemleri adı altında kastedildiği olabilir. Peki bu ortak küme acaba nedir, neleri içermektedir?

Ortak küme tanımlamak kolay gibi, ama.

Bunun yanıtı da  kolay verilebilir gibi görünüyor : insanca yaşam koşulları! Peki, insanca yaşam koşulları denilen koşullar bu denli belirli midir? Yıllardır savaş koşulları altında yaşayan Afganistan ya da Kuzey Afrika’daki kimi ülkelerde insanca yaşama denilince anlaşılanlar ile Norveç, Filipinler, Kolombiya ve Tibet’teki asgari insanca yaşam koşulları birbirinden çok farklıdır. Bunların arkalarındaki birikimleri –olumlu ya da olumsuz-, iklimleri ve hepsinden önemlisi değerleri birbirlerinden çok farklıdır.

Bu ne demektir? Birbirinden farklı ortamlardaki insanlar, kurumlar ve toplumlardan söz edilemeyecek mi demektir? Hayır. Sadece, farklı özelliklere sahip bileşenler içeren kümelerden söz ederken, bu farklılıkların farkında olmak gerektiği demektir.

Bir küçük adım daha atarak, bu farkındalığın da nasıl olacağını sorgulamalıyız.

Farklı özelliklerdeki bileşenleri içeren kümeler –kurum, sektör, toplum kesimi, toplum- hakkındaki farkındalık, bileşenlerin kendi içlerindeki ve aralarındaki ilişkiler tanımlanarak sağlanabilir.

Örnek

X sektörünün –tarım, taşıma, elektronik, sanayi, reel, finans vbg- sorunları ve de çözümleri hakkında bir yargıda bulunmadan önce, o sektörü oluşturan bileşenlerin ve o bileşenlerin kendi içlerindeki ve aralarındaki ilişkiler tanımlanacaktır. Nelerin sorun sayılması ve de kim(ler)e göre sorun sayılması gerektiğine ancak ondan sonra karar verilebilir.

Bir sektörün bileşenleri, o sektörü etkileyen ve o sektörden etkilenenlerdir ve bunlara “paydaş” (stakeholder) denilmektedir. Örneğin tarım sektörünün başlıca paydaşları, çiftçiler, tohum ürecileri, tarım ürünlerinin ticaretini yapanlar, meslek örgütleri, bankalar, TBMM, yargı, yerel yönetimler, çeşitli bakanlıklar (tarım, maliye, AB’den sorumlu devlet, sanayi ve ticaret vd), başbakanlık, DPT, uluslararası tarım örgüt(ler)i, tohum firmalarının yabancı ortakları, ürünleri tüketenler –müşteriler- gibi bileşenlerdir. Ama iki paydaş daha vardır ki, hemen tüm sektörlerin paydaşlarının en başında yer alırlar: kamu ve yasal mevzuat.

Paydaşlar aslında çıkarlardır

Bileşenler konusundaki farkındalığı biraz daha derinleştirmek üzere, gerçek paydaşların, yukarıdakilerin her birinin “çıkarları” olduğuna işaret edilmelidir. “Taşımacılık firması” değil, onun sahip(ler)inin “çıkarları”, kamu değil “kamu çıkarları” ilh. gerçek paydaşlardır.

Buradaki “çıkar” kavramı ile yasal ve ahlâki çerçevedeki çıkarların kastedildiğine ayrıca işarete gerek yoktur. Yasalar ve mesleki etik dışı çıkarlar ise, paydaşların yasal ve ahlâki çıkarlarını üreten ilişkilerin açıkça tanımlanıp dengelenmediği, dengelenemeyen çıkarın birilerince edinildiği durumlarda söz konusudur. Bu yazının konusu da işte bu sağlıklı “ilişki tanımlama”nın nasıl yapılacağıdır.

Paydaş İlişkileri Matriksi -PİM

İçinde birden fazla bileşeni bulunduran bir kümenin paydaşları kadar satır ve sütunu bulunan bir matriks olup, her hücresinde satır-sütun paydaşları arasındaki ilişki tanımlanır. Bu tanımlamada satır paydaşı etkilenen, sütun paydaşı ise etkileyen olarak anlaşılmalıdır. Bir notasyon olarak böyle kabul edilmiştir.

Bir satır ve sütunun kesiştiği hücrede tanımlanan ilişki, çıkar, yaptırım, sorun, beklenti ya da akla gelebilecek bir diğer özellik olabilir. Örneğin, paydaşlar arasındaki yaptırım ilişkilerini tanımlayan bir PİM’de, sütun paydaşlarının satır paydaşları üzerindeki yaptırımları tanımlanır.

Paydaşlar arasındaki çıkar ilişkilerini tanımlayan bir PİM’in hücrelerinde, sütun paydaşının satır paydaşına sağladığı çıkar –eğer var ise- tanımlanır.

Paydaşlar arası sorunların tanımlandığı bir PİM’in hücrelerinde ise, satır paydaşı gözü ile sütun paydaşının neden olduğu sorunlar tanımlanır.

PİM ne işlere yarar?

Bu kısa akıl yürütmeden görülmektedir ki, X sektörünün sorunları denildiğinde pek belirli imiş gibi görünen sorunlar aslında ancak bir matriks yardımıyla tanımlanabilir niteliktedir. Bir benzetmeyle, X sektörünün sorunları deyimi ile A kişisinin sağlık durumu deyimleri arasında pek de bir fark yoktur. İkisi de bir şeyler söylemekte, ama tedavi için fazlaca işe yaramamaktadır. Hele A kişisinde, diğer paydaşlar için önem taşıyan bir sağlık sorunu varsa bu takdirde sorunun A kişisi açısından mı yoksa diğer kişiler açısından mı olduğu dahi tartışmalı hale gelebilir. Bu durumda doğru yaklaşım, kuşkusuz, paydaşları ayırmadan bir bütün olarak bakmak olmalıdır.

Sektör ya da ülke sorunlarına böyle bakıldığında, anlaşılmaz gibi görünen kimi durumlar netleşmekte, çözümü basit gibi görünen bazı sorunlar ise karmaşık hale gelmektedir.

Bir netleşme örneği: tarım alanındaki sorunlar!

Tarım ile ilgili faaliyet konularına herhangi bir düzeyde –çiftçi, tüccar, akademisyen, örgüt vd- taraf olanların ortak yanı, tarım sisteminden şikayetçi oluşlarıdır (aslında benzer durum hemen bütün alanlar için de geçerlidir). O halde nasıl oluyor da, üzerinde bu denli fikir birliği bulunan bir sorun çözülemiyor? Sorunun çözümü, bu paydaşları memnun edebilecek bir sistem tanımlayıp uygulamaya koymak değil midir?

Tarım sorunları için tamamen varsayımsal bir Paydaş İlişkileri Matriksi bu anlaşılmaz durumu netleştirmektedir. Şöyle ki:

Tarım sorunları için varsayımsal PİM

Çiftçiler (küçük)

Çiftçiler (büyük)

Tarım Bakanlığı

Sanayi Bakanlığı

Tar.Kre. kooper.

TBMM

Tar.Mak. ithalatçısı

Tar.mak. imalatçısı

Kamu çıkarı

Çiftçiler (küçük)

X

Sorun 1

Sorun 2

Sorun 3

Sorun 4

Sorun5

Sorun 6

Sorun 7

Sorun 8

Çiftçiler (büyük)

X

Sorun 9

Sorun 10

Sorun11

Sorun12

Sorun 13

Sorun 14

Sorun15

Tarım Bakanlığı

X

Sorun 16

Sorun17

Sorun18

Sorun 19

Sorun 20

Sorun21

Sanayi Bakanlığı

X

Sorun22

Sorun23

Sorun 24

Sorun 25

Sorun26

Tarım kredi kooper.

X

Sorun27

Sorun 28

Sorun 29

Sorun30

TBMM

X

Sorun 31

Sorun 32

Sorun33

Tarım makine. ithalatçısı

X

Sorun 34

Sorun35

Tarım makine. imalatçısı

X

Sorun36

Kamuçıkarı

X

Küçük çiftçi gözü ile:Bu sorunlara örnekler vermek gerekirse:

Sorun  1-    Rekabet gücü yüksek olan, daha ucuz ve kaliteli ürün üretip pazarın istediği hızda sunabildiği için, küçük çiftçinin rekabet gücünü düşürücü etki yapmaktadırlar,

Sorun  2-    Tarım Bak.nın politikaları genellikle büyük çiftçileri kollayan yöndedir,

Sorun  3-    Sanayi Bak.nın politikaları genellikle büyük çiftçileri kollayan yöndedir,

Sorun  4-    TKKoop.’nin politikaları genellikle büyük çiftçileri kollayan yöndedir,

Sorun  5-    TBMM’nin çıkardığı yasalar genellikle büyük çiftçileri kollayan yöndedir,

Sorun  6-    İthal makineler küçük çiftçilerin alabileceğinden çok daha pahalıdır,

Sorun  7-    İmalatçılar, büyük çiftçilerin kitlesel üretimlerine göre makineler üretmekte ve alım güçlerinin katlanamayacağı fiyatlardan satmaktadırlar,

Sorun  8-    Doğal kaynakları verimsiz kullandığı gerekçesiyle küçük çiftçinin sahip olduğu toprakları toplulaştırmaya çalışmakta, bu ise küçük çiftçinin zamanla yok olmasına yol açmaktadır.

Büyük çiftçi gözü ile

Sorun  9-    Tarım Bak., çoğunluğu oluşturan küçük çiftçinin etkisinde kalarak verimsizliğe yol açan politikalar izlemektedir,

Sorun 10-   Sanayi Bak. Tarım Bak. İle eşgüdüm sağlayamamakta, bu ise özellikle büyük çiftçinin önemli kayıplara uğramasına yol açmaktadır,

Sorun 11-   TKKoop. Politik çekişmeler nedeniyle tarımın çıkarları dışına çekilmektedir,

Sorun 12-   TBMM’den çıkan yasalar genellikle küçük çiftçileri kollamaktadır,

Sorun 13-   İthal edilen makineler için yeterli bakım hizmeti verilmiyor, ayrıca da pahalı,

Sorun 14-   İhtiyaca uygun makine üretmiyorlar, ayrıca da pahalı,

Sorun 15-   Kamu çıkarı adına verimli tarım toprakları sanayiye açılıyor.

Benzer şekilde, tarımın diğer paydaşları açısından da sorunlar üretilebilir. Görülmektedir ki, her paydaş açısından memnuniyetsizlikler vardır, ama bunların çoğu üst üste gelmemektedir.

Böylece durum netleşmektedir. Çünkü, tarım sisteminden şikayetçi olan paydaşlar, birbiri ile sorunlar yaşadıklarını düşünmektedirler. Tarım sisteminden şikayetçi olmak, ortak bir özellik gibi görünmesine rağmen, yukarıdaki –tamamen rastgele ve gerçek dışı- matriksten de görüldüğü gibi, mevcut tarım sistemi yerine, üzerinde uzlaşabilecekleri bir sistem özelliği yoktur. Paydaşların taleplerindeki uzlaşmazlık sonunda bir sorunlar yumağı doğmakta, bu yumak “tarım sisteminin sorunları” olarak ifade edilmektedir. Gerçekteki sorun ise paydaşların çıkarlarını aradıkları yönlerdedir.

Bir başka örnek “enflasyon” sorunu olabilir. Aşağıda, enflasyon olgusunu etkileyen ve ondan etkilenenlerin (enflasyon paydaşları) yer aldığı PİMsorunlar görülmektedir.

Yüksek enflasyon sorunu için varsayımsal PİM
Sıradan yurttaş
Faiz geliri sahibi
Ücretli enf. endeksli
Ücretli enf. endekssiz
TL borçlu kişi
Dolar borçlu kişi
Büyük sanayici
Küçük sanayici
Sıradan yurttaş

X

Faiz geliri sahibi

(-)(*)

X

Ücretli -enf.’a endeksli

(-)

(+)

X

Ücretli–enf.’a endekssiz

(+)

(-)

(-)

X

TL borçlu kişi

(-)

(+)

(+)

(-)

X

$ borçlu kişi

(+)

(-)

 (-)

(+)

(-)

X

Büyük sanayici

(-)

(+)

(+)

(-)

(+)

(-)

X

Küçük sanayici

(+)

(-)

(-)

(+)

(-)

(+)

(-)

X

(*) (-) = Zıt Yönlü Çıkarlar, (+) = Aynı Yönde Çıkarlar anlamındadır.

Yüksek enflasyon sorunu için PİM’den görüleceği gibi “yüksek enflasyon sorunu” olarak, sanki tüm paydaşların üzerinde uzlaşısı varmış gibi adlandırılagelen sorun aslında tekil değildir. Çıkarları aynı yönde olan paydaşlar dahi, enflasyonun düzeyi, enflasyon-$ kuru ilişkisi, enflasyon ile ücret endeksi ilişkisi gibi konularda birbirlerinden farklı çıkar tercihlerine sahiptirler. Çıkarları ters yönde olanlar da bir o kadar farklılıklar göstermektedir.

Bu durum karşısında “enflasyon sorununu çözmek” gibisinden bir sözün ne anlamlara geleceğini –ya da daha iyisi gelmeyeceğini- kolayca görebiliriz.

Benzer bir yaklaşım tarım sektörü için de yapılırsa, tarım sektörünün sorunları olarak adlandırılan sorunların sadece çiftçilerin –ki onların yasal ve ahlâki çıkarları da bir dağılım uyarınca farklılaşmıştır- sorunları olmayabileceği, kimi zaman kamu çıkarına, kimi zaman da bir başka paydaş çıkarına ilişkin sorunların söz konusu olabileceği söylenebilir.

Örneğin, AB’ye giriş sürecinde uluslararası tarım örgütlerinin normları ile farklılıklar, böyle farklı nitelikli bir sorun olarak ortaya çıkabilir.

Sonuçlar

  1. Tarım sektörünün sorunları üzerinde yapılabilecek çalışmaların sağlam bir temele oturması için bu sektör paydaşları için PİM sorunlar saptanmalıdır.
  2. Matriksin her hücresi içine bir de zaman boyutu eklenerek, kısa vade ve orta-uzun vade sorunları ayrılabilir. Böylece, örneğin kısa vade içinde sorun bulunmayan bir hücrede orta veya uzun vadedeki sorunların ifade edilebilmesi mümkün olur.
  3. Paydaşlar arasındaki sorunlar matriksin köşegenine göre simetrik olabileceği gibi farklı da olabilir. Örneğin, çiftçiler ile bankalar arasındaki sorunlar böylesine asimetriktir. Çiftçiler açısından  sorun banka kredilerinin yüksek faizleri iken, bankalar açısından sorun ise firmaların kârlılıklarının düşüklüğü –dolayısıyla da geriye ödeme kabiliyetlerinin düşüklüğü- olabilir.
  4. Benzer bir asimetri paydaşlardan bankalar ile kamu çıkarları arasında olabilir. Şöyle ki:  Bankalar –özel bankalar kastediliyor-, kamu fonlarını, kamuya –mudiler- azami nema sağlayacak şekilde plase etmesi gereken kuruluşlardır. Buna göre kamu çıkarı, bankaların ellerindeki fonları kamu çıkarının azami olduğu alanlara plase edilmesini tercih eder ve bunun dışına çıkan plasmanları birer “sorun” olarak görür.
  5. Bankalar açısından ise kamu çıkarı ile ilgili bir sorun görülmeyebilir. Böylece 2 yönden bakıldığında 2 farklı durum görülmektedir.
  6. Özetle, matriksin köşegenine göre simetrik sorunlar olabileceği gibi –enflasyon PİM’de olduğu gibi-, asimetrik sorunlar da olabilir; hattâ tek taraflı sorun da olabilir.
  7. Kurum, sektör ve/ya toplum sorunları üzerinde tartışılırken, sorunların bu matriks yapısı ve matriksin özellikleri dikkate alınmadığı takdirde sorunlar çözülmek bir yana daha da karışabilir.

9 Aralık 2001

Yorum Gönder