SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİMİZ BAŞARILI MIDIR?

Demokratik yaşam biçiminin, birisi hariç tüm kurumlarından vazgeçilmek gerekse, herhalde o tek `olmazsa olmaz’ Sivil Toplum Örgütlenmesi’dir.

Toplumu oluşturan bireyler, ilgi ve çıkarlarını paylaşmak ve de savunmak için, o ilgi ve çıkarlar çevresinde örgütlenirler. Ancak, bu örgütlenmelerin başkalarının ilgi ve çıkarlarını zedelememesi için o başkalarının da örgütlenmiş olmaları gerekir. Aksi halde, tek yanlı bir ilgi ve çıkar savunusu ortaya çıkar ki, bu doğrudan doğruya başkalarının ilgi ve çıkarlarına bir tecavüz demektir.

Böyle bir duruma `eksik örgütlenme durumu’ denilebilir ki bu, hiç örgütlenmemiş ve bir `üstün otorite’ tarafından yönetilmekten daha da kötü sonuçlar yaratabilir. Nitekim ülkemizin bugünkü durumu böyledir.

Toplumumuzun niçin `tam’ örgütlenemediği, ayrıca incelenmesi gereken bir konudur*. Ama çeşitli nedenlerden birisi de, mevcut Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) nin genellikle başarılı olamayışlarıdır. İçlerinde etkin ve de yararlı çalışmalar yapanlar ise istisna denilebilecek kadar azdır.

Bu genel başarısızlığın maliyeti yüksektir. Çok sayıda STÖ’nün üye ve destekleyicilerinin harcadıkları zaman, para, enerji ve de umutlarına ek olarak, bir de iyi çalışmış olsalardı STÖ’nin sağlayabilecekleri yararlardan mahrum kalınmaktadır.

Pekiyi, bu başarısızlığın sebepleri nelerdir? Eğer bu nedenler doğru olarak belirlenebilirse bunlardan sakınmak mümkün olabilecektir.

Önemlilik düzeyleri dikkate alınmaksızın başlıca nedenler şunlardır:

Yorum Gönder