OLAYLAR DEĞİL, ONLARIN ANLAŞILMAMASI DAHA KORKUTUCUDUR!

16 kişinin hayatını kaybettiği İstanbul Gazi Osman Paşa (GOP) olayları hakkında sokaktaki adamdan en yukarıdakilere varıncaya kadar herkes bir teşhis üzerinde birleşti: olaylar `provokasyon’dur!

Büyük bir israrla hep bir ağızdan bu bir tanı olarak söylendiğine göre, toplum bir konuda ikna edilmek ve, “bu olaylar X değildir provokasyondur. Sakın X sanıp aldanmayın, yoksa haklı olarak sokağa dökülürsünüz” denmek isteniyor.

Bu cümleyi anlamlı kılacak X acaba ne olmalıdır? Bir cebirsel işlem çözer gibi hareket edilirse X’in şu olması gerektiği hemen görülecektir: “Dün akşam 2015 de, ellerinde uzun namlulu otomatik piyade tüfekleriyle tavşan avından dönen bir grup vatandaş, bir alevi kahvesinin önünden geçerken tesadüfen elleri tetiklere dokunmuş ve kendiliğinden patlayan silahlar yine tesadüfen kahvede oturanları öldürmüştür. Olaya neden olan avcı vatandaşlar durumun farkına varamayıp güle oynaya olay yerinden süratle uzaklaşmışlardır!”

Eğer bu çözüm saçma görünüyorsa, saçma olan çözüm değil, “olaylar X değil provokasyondur” tanısıdır. Bundan sonra bu tip olaylarla daha sık karşılaşacağımız için şunların bilinmesinde yarar vardır:

  1. Provokasyon, tek başına yaşayamaz!

Provokasyon, tek başına varolabilecek bir olgu değildir. Provokasyon için uygun ortam mevcutsa Provokasyon da vardır, ortam uygunsuzsa yoktur. Mikroplar, bağışıklık sistemi zayıf bünyeler için etkili yani “var”, güçsüz bünyeler içinse etkisiz yani “yoktur”.

  1. Toplumsal AIDS!

Toplumumuzun bağışıklık sistemi son derece zayıftır. Dolayısıyla, başka toplumlara olumsuz etki yapamayan herhangi bir neden (futbol maçı, ücret isteme yürüyüşü, cenaze töreni, cuma namazı gösterisi, ya da başka bir şey) çok kolaylıkla toplumsal bünyemizi hasta edebilmektedir.

  1. “Toplumsal bağışıklık sistemi” sorun çözme kabiliyeti demektir!

Toplumumuz gündelik yaşamın basit sorunlarını çözebilmekte, karmaşık ve özellikle de belirli bir amaca yönelik olarak kurgulanmış (yani provokasyon) sorunları, bunların kendi aralarındaki değişik görünümlü bileşimlerini çözememektedir.

GOP olayına hep bir ağızdan konulan “provokasyon” tanısı, işte bu zavallı çaresizliğin, güçsüzlüğün, sorun çözme kabiliyeti düşüklüğünün bir belirtisidir.

Provokasyon tabii ki olacaktır. Bu, “havada mikrop var” demek kadar lüzumsuzdur. Çatışma bir defa ateşlendikten sonra içine başka yıkıcı, karıştırıcı unsurların karışması da önemli bir bilgiymiş gibi söylenmemesi gereken, bu tip olayların en basit karakteristiklerinden birisidir.

  1. Her çatışma binlerce tanecikten oluşur!

İster alevilerin tepkisi ister başka bir nedenle olsun tüm çatışmalara yakından bakıldığında içinde aynen bir beton harcı manzarası görülecektir. Büyükçe taşların araları daha küçük çakıllar, onların araları kum taneleri ve nihayet bütün bunların arasındaki ince çatlakları dolduran çimento.

Çatışmaların yapısı da aynen böyledir. Onlara yol açan “iri” nedenlerin aralarında kalan boşluklar daha “küçük” nedenlerle dolar. Bir çatışma büyüteçle incelendiğinde içinde, göç olgusundan enflasyona, buluşçuluk eksiğinden ezbere kadar tüm sorunlar görülebilecektir.

  1. GOP olaylarının yapı tanecikleri nelerdir?

Göze çarpan en iri tanecikler, güvenlik güçlerinin beceriksizliği ile insanların, kendilerini akıldışılığa kaptırmış olmalarıdır.

Güvenlik güçlerinin bu tür toplum olaylarına karşı neler yapması gerektiğini bilmediği gözle görülür şekilde açıktır. Bir kalabalığın büyümeden nasıl parçalara bölüneceği, elebaşıların bir tahrike meydan vermeden nasıl toplanacağı, bir polisin dahi gösterebileceği zaaf işaretlerinin tahrik olmuş topluluklar açısından ne anlam taşıdığı, göreviyle kanaatlerini ayırmayı bilmeyen polislerin ne etki yaratacakları gibi konularda hiç eğitilmedikleri, ellerinde telsizle koşuşturan amirlerin de memurlarından farksız olduğu bir gerçektir.

Nitekim Sivas olaylarının incelenmesi de aynı hastalıkların varlığını göstermektedir. Orada da, profesyonel oldukları her hallerinden belli olan tahrikçilerin galeyana getirdikleri “histeriye tutulmuş halk”ı durdurmada ne denli beceriksizlik gösterdiklerini, verdikleri benzer zaaf işaretlerinin halkı nasıl cesaretlendirip saldırganlaştırdığını, olayların video kayıtlarını dikkatli inceleyenler göreceklerdir. Demek ki bu zafiyet münferit değil geneldir. Güvenlik güçlerimiz bu halleriyle toplum olaylarını önleyemez, hatta -iyi niyetle dahi olsa- tutumları olayların büyümesine yol açar. Bu sonuç, Sivas ya da GOP olaylarından çok daha ürkütücüdür.

İkinci iri tane, halkımızın akıldışılığa bu denli kapılmışlığıdır. Bir futbol maçı sonrasında dahi histeri krizi benzeri davranışlar gösteren insanların zıvanadan çıkmaları için herhangi basit bir neden dahi yeterlidir.

Bir toplumsal ruh sağlığı sorunu olan bu duruma yol açan çeşitli nedenler, bu yazının sınırlarının dışındadır*. Ama, bugün toplumu sükunete çağıran TV kanallarımızın 24 saat işlediği şiddet ve cinsellik pazarlaması unsurlarının GOP ya da benzeri olaylar içindeki rollerinin varlığını göremiyorsak bu, olaylar kadar ürkütücü değil midir?

Toplumsal olaylar genellikle bir ölçüde akıldışılığın egemen olduğu olaylardır. Akıllı uslu bireylerden oluşan bir kalabalık dahi -hele tahrik olduysa-, toplum psikolojisinin özel davranış kalıpları içine girip akıldışılık gösterebilir. Ama bunu, çılgınlık hali ile karıştırmamak gerekir. Toplumumuzun çeşitli vesilelerle gözlediğimiz ruh hali neredeyse çılgınlığa varan bir desen sergilemektedir. Bu desenin içinde, ilk bakışta hiç beklenmeyen çok sayıda tanecik bulunmaktadır.

Sokaktaki insanların bu yapının farkında olmalarını beklemek, gereğini aşan bir beklenti olur. Ama olayları anlamak zorunda olan insanların “bu bir provokasyondur” gibisinden malumu ilan eden tanıları çok acıdır. Olaylar değil, onları yanlış anlamak daha ürkütücüdür. Cuma, 24 Mart 1995

Yorum Gönder