“KONUK KONUŞMACI” DAN BAŞKA YOLYOK MUDUR ?

Son yıllarda giderek yoğunlaşan sivil toplum örgütleri, geçmiş yıllardaki gecikmişliğimizin acısını çıkarmak istercesine çoğalıyor.

Çeşitli çıkar gruplarının örgütlenmesi, çoğunlukçu (majoritarian) demokrasiden, çoğulcu (pluralist) demokrasiye geçişin somut işaretleri sayılmak gerekir.

Şimdi, madalyonun öbür yüzü: Dernek, vakıf, duyarlık grubu gibi adlarla örgütlenen bu gruplar genellikle tek tip bir faaliyet türünün etrafında oluşuyorlar. Bu üniforma gibi faaliyet, “konuk konuşmacı çağırma” dır.

Bir grubun, çıkarları konusunda bilgili ve/ya yetkili bir konuşmacıyı davet edip onu dinlemesi, sorular yöneltmesi şüphesiz ki birçok bakımdan yararlıdır. Ama, bu yararı sağlayabilmenin ön koşulları, grubun çıkarları ile bağlantısı çok iyi kurulmuş bir konunun ve bu konu ile ilgili bir konuşmacının çağrılması ve de çağrılan bu konuşmacının bilgili ve/ya yetkili olmasıdır.

Yalnızca ünlü olduğu için çağrılan bir konuşmacı ya da yüksek dağlardaki buzullarla ilgili bir konu, gruba zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramaz.

Mevcut uygulamada ise çok sayıda grup, oldukça sık aralıklarla toplantılar düzenlemekte ve bu da çok sayıda bilgili ve/ya yetkili konuk konuşmacı’ya ihtiyaç göstermektedir.

Grubun ilgi alanı çevresinde bu nitelikte konuşmacı bulmak güçleştikçe, ilgi alanı ister istemez genişlemekte ve grubun çıkarlarıyla doğrudan ilgili olmayan konulara kayılmaktadır.

Bir yandan da grup bazen, karşısına gelip karakolda ifade vermeye hazır vatandaş uyumluluğu ile sorgulanmayı bekleyen konuşmacılarda, o güne kadar tatmin etmek için beklettiği çeşitli duygularını doyurmaya kalkışmaktadır.

Kimi konuk konuşmacılar ise kişisel hatıratını ya da kimseyi ilgilendirmeyen teorilerini anlatarak zaman hırsızlığı yapmaktadır. Bu gibi yersiz kullanımlar, bu çok yararlı olabilecek aletin etkinliğini azaltmaktadır.

Konuk Konuşmacı metodunu iyi kullanabilmek için gruplar iyi bir ön çalışma yapmalı, çıkarlarını analiz edip parçacıklara ayırmalı, her parça ile bilgi ve/ya yetki bağlantısı bulunan kişileri saptayıp uzun vadeli bir program taslağı hazırlamalıdırlar.

Mevcut uygulamada grupların yaklaşımlarını fazla ciddiye almayıp çağrı tekliflerini reddedebilecek birçok bilgili ve/ya yetkili kişi, ciddi bir programı ise reddedemeyecektir.

Bir çıkar grubunun kullanabileceği araçlar şüphesiz ki Konuk Konuşmacı’ dan ibaret değildir. Grubun çıkarlarının analizi sonunda belirlenecek konu parçacıkları üzerinde grup üyelerinin yapabilecekleri Yaratıcı Düşünce Seansları da (Beyin Fırtınası, Arama Konferansı gibi) son derece yararlıdır ve ayrıca da grup üyeleri arasındaki iletişimi pekiştirerek bir Grup Kültürü oluşmasına yardımcı olurlar. Birçok grubun, hayatiyetlerini devam ettiremeyişlerinin nedeni, bu Grup Kültürü eksiğidir.

Sivil toplum örgütlerimizin etkinliklerini artırabilecek çarelerin araştırılması, bu grupların üzerinde yoğunlaşmaları gereken ilk konudur.

Her grup, bu etkinliğin artırılabilmesi için mümkün olabilecek yöntemleri ortaya koyabilecek Konuk Konuşmacı” lar bulup, önce onları davet etmelidirler.

Yorum Gönder