BAL TUTAN PARMAK YALAR!

Tam yarım sayfalık bir gazete haberi:

Van’ın Edremit ilçesinde geçirdiği bir trafik kazasında yaralanan hemşire Hilal Akkaya, kaldırıldığı Van Yüzüncüyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nde acil serviste 8 saat bekletildikten sonra öldü. Hastane önünde toplanan meslektaşları olayı protesto ederek, “bu bize yapılırsa vatandaşa ne yapılmaz” dediler. Devlet hastanesi başhekimi Nesrin Asut da, “bir sağlık personeli bu kadar basit bir ihmal sonucu ölüyorsa ayıptır” dedi. Tabipler odası başkanı Figen Polat, “Hilal hemşirenin ölümünde ihmal olup olmadığını araştıracağız, varsa görevli doktorlardan hesap soracağız” dedi…..

Merd-i kıpti şecaat arzederken sirkatin söyler”, süzüle süzüle gelmiş bir atasözümüzdür. Yeni Türkçeye çevrilince “Mert çingene övünürken suçunu söyler” denilebilir.

Hergün birçok vatandaşımız benzer ilgisizlikten dolayı aynı akıbete uğrarken bu durumu özel varsayıp yarım sayfa haber yapan gazete de dahil olmak üzere başhekim, tabip odası başkanı, protesto eden hemşireler ve belki daha yüzlerce kişi aslında şunu söylüyor:

Her kamu görevlisi, elindeki imkanları önce kendi, sonra yakınları ve en sonra da -eğer kullanılabilecek bir imkan kaldıysa- vatandaşlar için kullanır. Meslektaşlık yakınlık demek olduğuna göre tüm hastane personeli imkanlarını Hilal hemşire için kullanmalıydı. (Çünkü bu yarın başka bir sağlık personelinin başına da gelebilir).

Bu olgunun yalnız sağlık personeli için söz konusu olmadığına, örneğin elindeki imkanları seçim bölgesi için kullanan bakanlarımızın da pek az kimse tarafından ayıplandığına dikkat edilmelidir.

Maliyede çalışan vergisini kolay yatırır ama hastanede geriye düşer; hastane personeli ise maliyede geriye düşer. Daha da genelleştirilerek, her kamu görevlisinin, elindeki imkanları kendisi ve yakınları için kullanıp, başkalarının ellerindeki imkanlar açısından daha ön sıralara geçme mücadelesi verdiği, bunun için de ülkemizde kimin kimi tanıdığının büyük önem taşıdığı söylenebilir. Bütün mesele, vatandaşlıktan yakınlığa terfi edebilmektir.

Değer sistemimiz açısından son derece kabul görmüş olan bu ayıp, ne yasa, ne yatırımla önlenebilir. Önce farkına varmak, sonra da “ben yakınlarıma imkan dağıtmak için bu görevde değilim” diyebilenlerin, kendi aralarında örgütlenerek bir “seçkin tavır ağı” oluşturabilmeleri tek çıkar yoldur.

Yorum Gönder