YASTIK BATMASI VE BÜROKRAT DEĞİŞTİRME!

Gece uykusu kaçanlar iyi bilirler. Yastık, ne yapılırsa yapılsın batar, bir türlü rahat edemezsiniz. Aksine, yorgunsanız ve bir rahatsızlığınız da yoksa, yastık nasıl olursa olsun uyuyuverirsiniz. Burada sorun yastık yorganda değil sizdedir. Ama sorun yastık vs de somutlaşır.

Benzer bir durum siyasi ve idari kadrolar arasında vardır. Her siyasi kadro, kendi programını benimseyen idari kadrolarla çalışmak özgürlüğüne sahiptir, ayrıca buna zorunludur da.

Belirli bir programı gerçekleştireceğine söz vererek halktan kredi alan her siyasi ekip, bu programına inanan idari kadroları kurmak durumundadır. Ancak bu özgürlüğün sınırı, idari elemanların bu programın neresinde yer aldığı ile belirlenecektir. Program ne olursa olsun, değişmeyen işleri yapmak durumunda olan elemanlar bu sınırın dışında kalırlar -ki kadronun % 90’ını bunlar oluşturur-.

Ama alt siyasi kadrolar (siyasi parti teşkilatları, üyeler, delegeler gibi), yalnız sınırın üzerinde bulunan yani siyasi kadronun programı ile uyumlu olması gerekenleri değil, mümkün olabilen tüm idari kadroların değişmesini isterler ve üst siyasi kadroları bu yolda zorlarlar. İşte sorun da bu noktada başlar.

Siyasi ekip bu zorlamalara direnebildiği ölçüde siyasi fazilet örneği vermiş olur ya da şube müdüründen kısım şefine kadar tüm görevlileri değiştirme yoluna giderler. İdari kadroların inançları dışında da olsa birer siyasi partiye `yamanmaları’ süreci de böylece gerçekleşir.

Bir de, bu olgunun dışında, yukarıdaki `yastık batması’na benzer bir sorun çeşidi vardır. Bir siyasi kişi, programının ne olduğunu, ne yapılmak gerektiğini belirleyememiş ya da akıl dışı beklentilere saplanmışsa bu defa sorunu kişilerde aramaya başlar.

Siyasi kişinin, idari ve siyasi kadroların rollerinin neler olduğunu tam anlayamaması da benzer sorunlara yol açar.

İdari kadrolar, işlerin tekniği konusunda uzman olan (ya da öyle olması gereken) kadrolardır. Zaten öyle değilse ilk değiştirilmesi gerekenler bunlardır. Siyasiler ise, siyasi tercihleri temsil etmektedirler. Biri diğerinin “altında” ya da diğeri öbürünün “üstünde” değillerdir. Aralarındaki ilişki “birliktelik”tir.

İdari ve siyasi kişiler birlikte, “siyasi tercihler” doğrultusunda “teknik ihtiyaçlar”ı tatmin etmeye çalışmalıdırlar.

Bu, her zaman kolay değildir ve hele “siyasi emreder bürokrat yapar” tavrıyla katiyen gerçekleştirilemez. Olsa olsa, bürokratlar “inanmış gibi” yapar ama bu tür bürokratlardan da hiç bir siyasi kadroya hayır gelmez.

Siyasete soyunanların bu gerçekleri bilmesi ya da öğrenmesi zorunludur. Mesele, bu öğrenme sürecini tahribatsız (ve kısa) geçirmektir.

Yorum Gönder