RÜŞVET

En genel tanımıyla, “bir yetkinin, ona sahip olana bir çıkar sağlayacak biçimde kullanımı” demek olan rüşvet, ne yazık ki yalnızca bazı kamu görevlileri ile bazı vatandaşlar arasında meydana gelen, bunun dışındakilerin ise bulaşmalarının söz konusu olmadığı bir suç olarak algılanır.

Gerçek böyle değildir. Bir özel sektör kuruluşunun herhangi bir düzeydeki yetkilisi ile bir müşteri ya da bir diğer özel sektör görevlisi arasındaki “yetkinin, ona sahip olana çıkar sağlayacak biçimde kullanımı” ilişkisi de bal gibi rüşvettir. Hem de ne kamuoyunun, ne medyanın ilgilenmediği bir rüşvet türü!

Rüşvet böyle tanımlanınca, tanım içinde geçen «yetki», her türlü yetki; yine tanım içindeki «çıkar sağlama» da her türlü çıkar olarak anlaşılmak gerekir.

İçinde bulunduğumuz günlerde süregiden hükümet krizi, bu tanım uyarınca irdelendiğinde, net bir rüşvet olgusu hemen görülecektir. Bazı siyasi partilerin, hükümete güvenoyu verip vermemeyi işçi ücretlerindeki artışa bağlaması inanılmaz açıklıkta bir rüşvet pazarlığıdır. Hükümet işçilere, TÜRK-İŞ’in istediği ücreti verirse güvenoyu verecekler, aksi halde vermeyeceklerdir.

Daha açık olarak; bu siyasi partiler, hükümetin elindeki «zam yapma yetkisi»ni, kendilerine işçilerin desteğini sağlama çıkarı sağlayacak şekilde kullanmalarını istemekte, hükümet de «bu bir rüşvet olur, dolayısıyla böyle bir pazarlık ilke olarak yanlıştır» demek yerine, güvenoyu almak için istenilen meblağın yüksek olduğunu, ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini ileri sürmekte, daha düşük bir meblağ üzerinde pazarlık etmektedir. Anlaşmazlık ilkede değil miktardadır. İki taraf da elindeki yetkileri, bundan azami çıkarı sağlayacak biçimde kullanmaktadır. Tek taraflı rüşvet olgusuna göre buna «katmerli rüşvet» demek daha doğrudur.

Kilis’in il yapılması karşılığında Kilis halkının oylarının istenilmesi nasıl bir rüşvetse, burada da 65 milyon insanın gözünün içine baka baka bir rüşvet pazarlığı yapılmaktadır.

Zeka’nın çeşitli tanımları içinde bir tanesi, içinde bulunulan bu duruma pek uymaktadır: «Zeka, aynı gibi görünen olaylar arasındaki farkı ve farklı gibi görünen olaylar arasındaki benzerliği görebilme yeteneğidir!»..

Her gün rüşvetten şikayet eden insanlarımızın gözünün önünde süregiden bu pazarlık acaba yalnız ahlaki bir soruna mı işaret ediyor, yoksa başka çıkarılabilecek sonuçlar da var mıdır?

Çarşamba, 11 Ekim 1995

Yorum Gönder