FAL !

İstikrar paketinin başlıca iki bileşeninin, bazı temel mal ve hizmetlere yapılacak zamlar ve bir kısım KİT’lerin kapatılması olduğu bellidir.

Bu iki önlemin teker teker ne sonuçlar vereceğinin ayrıntılı olarak tahmini, ekonomik yönü yanında sosyal boyutları da bulunan bir konuda pek kolay değildir. Ama bu, bazı tahminlerin de yapılamayacağı demek de değildir.

Hoş, tahminlerin bir işe yaraması, onları kullanmak isteyebileceklerin varlığına bağlıysa da bu yine tahmincilerin morallerini bozmamalı, sanki kullanılacakmış gibi kafa çalıştırmaya devam etmelidirler.

Temel mal ve hizmetlere yapılacak zamların kesin sonucu, “Çığ Etkisi*” ve ona bağlı stagflasyon’dur.

Buna göre, herhangi bir nedenle zamlanan temel mal ve hizmet ürünlerinin fiyatlarındaki artışların dönerek tekrar başlangıçta zamlanan temel mal ve hizmetlere yansıması ve bu çevrimin bir spiral etki (Çığ Etkisi) yaratarak fiyatlar genel düzeyini başlangıçta umulmayan düzeylerde yükseltmesi beklenmelidir.

Ancak, yükselen fiyatlar ve aynı oranda yükselmeyebilecek ücretler karşısında alım güçleri düşecek toplumun bu Çığ Etkisi’ni bir miktar yumuşatıp zaman içine yayması ve çok keskin bir eğimle yükselmeyen bir zincirleme fiyat artışları sonunda çok şiddetli olmayan bir stagflasyon büyük bir olasılıkla beklenmelidir.

Bu tahmin, hiç olmazsa geçici bir süre tüm ücret ve fiyat artış oranlarının sınırlanmasına gidilmeyeceği, buna siyaseten cesaret edilemeyeceği varsayımına dayalıdır.

Diğer yandan bir kısım KİT’lerin kapatılmasına gelince: Zarar eden KİT’lerin herhangi bir önlem alınmadan (kurulacak Girişim Destekleme Şirketleri yoluyla alternatif istihdam yaratma, yaygın Beceri Kursları yoluyla işsiz kalacaklara yeni imkanların kapılarını açma vbg) kapatılması önerisi ve bunun bir cesaret olarak takdim edilerek karar alacakların dolduruşa getirilmesi, uzun süredir kamuoyuna sokuşturulmaya çalışılmaktadır. Bu ise, işsiz yani gelirsiz kalan insanların sessiz sedasız bu durumu kabullenecekleri gibi gerçekdışı bir varsayıma dayanmaktadır.

Üretim denen olguyla hayatında hiç karşılaşmamış sözüm ona uzmanların, bilinçaltlarında yerleşik üretim korkularından kaynaklandığına hiç şüphe olmayan “Türkiye’nin sorunu üretimsizlik değil, parasaldır” safsatasının ne denli yanlış olduğu da bu münasebetle görülecekler arasındadır.

Sokaklara dökülecek işsizlerin gösterileri sonunda panikle atılacak geri adımlar, her zaman vurgulanan bir acı gerçeğin bir defa daha ilanı anlamına gelecektir. Bu gerçek; “Türkiye’de bağıran kazanır. Haklı da olsa haksız da olsa kazanır!” realitesidir.

Bunun olası sonucu, kapatılan bir kısım KİT’lerin tekrar açılması ve bu defa para basımı yoluyla stagflasyonun körüklenmesidir.

Bu resim mutlaka böyle mi sonuçlanır, başka türlü olmaz mı? A partisi B ile birleşse, C de destek verip vs vs olsa yine böyle mi olur?

Evet böyle olur, ta ki çokbilmiş insanlarımızın şamatası susar, gerçek rekabet gücü olan üretim’in ne olduğu anlaşılır ve ondan sonra da onun Dünyaca bilinen ama henüz Türkiye’mizde keşfedilmemiş (!) araçları devreye sokulana kadar bu resim aynen böyle olur. İnanmayan bekleyip görsün!

Cumartesi, 02 Nisan 1994

Yorum Gönder