TASARRUF GENELGELERİ

Cumhuriyet tarihinde en derin sadakatle bağlı bulunulan gelenek zannedildiği gibi Anayasalarımız değildir. Yakın tarihimizde bir çok devlet adamı anayasayı çiğnemekle suçlanmıştır

Kurulmuş 70 hükümet zamanında da bozulmamış tek devlet geleneğimiz, “tasarruf genelgeleridir” dir.

Her hükümetin güven oyu aldıktan hemen sonra hiç ihmal etmediği nokta derhal bir “tasarruf genelgesi” yayınlamaktır.

Kimbilir, tasarruf genelgesi yayını bir kaç gün geciktirdi diye işinden olan kaç bürokrat vardır.

Tasarruf genelgesi yayınlanması, sanıldığı gibi basit bir iş olmayıp başlıbaşına bir uzmanlık konusudur.

Riayet edilmeyecek tüm konuların tesbiti, bunların yazılması, anlaşılmaz dile çevirisi, çoğaltılarak köylerdeki jandarma karakollarına kadar dağıtımı işin birinci safhasıdır.

İkinci safhada ise Tasarruf Genelgesini alan her birim amirinin :

“Üst birimimizin filan tarih ve fişmanca sayılı genelgeleri ekte sunulmuş olup, genelge muhteviyatına hassasiyetle uyulması, uymayanlar hakkında çok ciddi idari işlem yapılacağına bilgi edinilmesi rica olunur”

Şeklinde bir ek genelge ile alt birimlere tebliği yer alır.

Tasarruf Genelgelerinin nasıl yazılacağı konusunda herhangi düzenleyici bir mevzuat yok ise de bu konuda derin bir anlayış birliği -zaman içinde- oluşmuştur.

Bir kere her genelgede mutlaka bulunması gereken hususlar vardır.

Örneğin, kamu kurum ve kuruluşlarında kağıt, toplu iğne ve sabit kalem sarfiyatının azaltılması bu cümledendir.

Hakikaten de alınan bu tedbirler etkisini göstermiş ve 1923’den bu yana sabit kalem sarfiyatı kayda değer ölçüde azalmış, ancak tükenmez kalem harcamalarında anlaşılmayan bir patlama olmuştur.

Aynı sevindirici gelişme toplu iğne, mürekkep hokkası, kurutma kağıdı, divit ve kalem sapı konusunda da meydana gelmiştir.

Tasarruf Genelgelerinde mutlaka bulunan ikinci konu makam otomobilleri konusudur.

Ancak üzülerek müşahade edilmektedir ki, dış güçlerin etkisi dolayısıyla bu konuya hakim olunamamakta ve kamu personeli giderek daha büyük ölçüde “otomobillendirilmekte” dir.

Ancak otomobillenenler ile onları otomobillendirenlerin görünüşteki çekişmesi aslında onları seyreden vatandaşa karşı bir vazife olduğundan dolayı kamu araçları her yıl yaklaşık %20 oranında artmaktadır.

Üçüncü nokta kullanılmayan ışıkların söndürülmesi ile çelenk giderinin azaltılmasına gayret edilmesi gereğidir.

Tabii ki hızla değişen dünya ve gelişen bürokrasimiz, her yılın genelgelerine bazı ilaveler de yapmayı gerektirmektedir.

Örneğin telefon konuşmaları için bir üst amirden yazılı izin alma, bir yüzü yazılı kağıtların ikinci yüzlerini de kullanmak gibi yaratıcı düşünceler bu cümledendir.

Tabii ki bütün bu olumlu tedbirleri gayri ciddi sayıp, esas tasarrufun herkesin işini yapmasıyla, kamu kadrolarının küçültülmesi ve fazla personele yeni beceriler kazandırılıp kendi işlerini kurmaları için destek ortamı sağlanmasıyla olabileceğini, bu tedbirlerin ancak ve yalnız işini yapan bir avuç insanı çalışamaz kılacağını tutturan bir takım ütopik kişiler de çıkmaktadır.

Ancak onlara aldırmamak ve bu yolda şaşmadan devam etmek lazımdır.

Bir söylenti de, bu gibi genelgeleri, esas hedefleri saptırmak isteyen ve israfa esas neden olanlarla, onların bu tavsiyelerine, “kardeşim saçmalama, israfın %80’i, harcamaların %20’since oluşturuluyor. Bu %20 için de de toplu iğne, divit ve telefon konuşması yok, fazla personel, eğitimsiz personel, sistem kuramamak, sorun teşhis edememek gibi becerisizlikler vardır” diyemeyenlerin birlikte hazırlayıp yayınladıklarıdır.

Şubat 1992

Yorum Gönder