Planlar ve vizyon..

Planlar ve vizyon..

Özel şirketlerin, kamu kuruluşlarının, STK ve varsa diğerlerinin, sürekli olarak planlar -hem de stratejik- hazırlamaları çiğnenemez bir töredir.

Her birisinin amacı farklı da olsa hemen hepsinde ortak iki başlık vardır:

1.     Mevcut durum (envanter, GZFT[1] vs adları altında) tesbiti,

2.     Vizyon.

Her ne kadar birincisi daha tumturaklı görünse de, planların belirleyici öğesi “vizyon”dur.

Bir yandan da vizyon ifadeleri içine, “zihinsel bulanıklık”, “kavramsal bulanıklık”, “ifade bulanıklığı”, “süslü söz hastalığı” gibi enfeksiyon ajanları sızar.

Peki bu vizyon aslında neye yarar? Kısacası, “bir kitleyi belirli bir yönde uygun adım yürütmeye, yol boyunca saptırıcı etkileri en aza indirmeye” yarar.

Sorunlar başlıyor!

Vizyon ile ilgili sorunlar, bu sözcüğün anlamı ile kavramsal tanımı arasındaki farktan başlar. Vizyon, sözlükteki anlam olarak “fiziksel görüş“, yüklenmiş anlam olarak ise “zaman içinde uzağı görebilme“dir.

Vizyon’a yüklenen ikinci anlam, “ileriye doğru konumlanma” bağlamındadır. İleriye doğru konumlanma şu dört bileşeni içeriyor:

Bileşen 1.   Zaman içinde ileriye doğru, her an için korunması gereken bir “öz-niyet”. Bir diğer deyişle, “niçin varsın?” sorusunun cevabı ki buna misyon da deniliyor.

Bileşen 2.   Zaman içinde ileriye doğru, her an için korunması gereken “öz-değerler”. Bunlar, “öz-niyet” ve “Büyük İddialı Sonuç”un, uygunluğunu denetlemeye yarar. Burada uygunluk deyimiyle doğruluk-yanlışlık açısından[2] doğru olup olmadığını; iyilik-kötülük açısından iyi olup olmadığını ve güzellik-çirkinlik açısından da güzel olup olmadığını denetlemeye yarar.

Bileşen 3.   Zaman içinde (duruma göre 5-30 yıl gibi) belirli uzak bir vadede varılmak istenilen önemli hedef demek olan “Büyük İddialı Sonuç”. Buna ülkü de deniliyor.

Bileşen 4.   Ve nihayet, Büyük İddialı Sonuç’a (ülkü) varıldığında ortaya çıkabilecek olumluluklar (envisioned vision).

Vizyon, her biri böylece belirli hale getirilmesi gereken dört bileşenden oluşuyor. Şu an’dan, uzak gelecekteki bir an’a kadar her saniyenin, bu dört bileşenin kontrolunda olması gerektiği, ancak bu durumda bir vizyon’dan söz edilebileceği, bunun dışında üretilebilecek süslü vizyon ifadelerinin bir anlamı olmayacağı görünüyor.

Bir vizyon, bu bileşenleri içermekle birlikte yine de işe yarar olmayabilir. Bunun için şu işe yararlık sınıflarının tanımladığı alanlardan hangilerine ne kadar girildiğine[3] dikkat edilmelidir:

İşe yararlık alanı 1.          Öz’e ait (core): Tam olarak yol göstericilik (işin öz’ü) amaçlı.

İşe yararlık alanı 2.          Özlemsel (aspiration): Gerçekleştirilmesi yolunda içtenlikli bir çaba harcanmamasına karşın hiç olmazsa sözel olarak tatmin sağlama amaçlı.

İşe yararlık alanı 3.          Olağan (permission-to-play): Zaten olması gerekenlerin tekrarı amaçlı (örn. Dürüstlüğün bir öz-değer olarak ileri sürülmesi gibi)

İşe yararlık alanı 4.          Rastlantısal (accidental): Kalıcı olmayabilecek bir rastlatıya uygunluk sağlamak amaçlı. (örn. spora meraklı bir yöneticinin, “herkesin sportmen olacağı bir firma”yı bir vizyon olarak benimsemesi gibi)

Bir vizyon ortaya nasıl koyulmalı?

Bir uzmanlar grubu veya bir buyurgan yönetici veya bir lider ya da kalabalık bir topluluk.. Acaba hangisi bir vizyon ileri sürebilir?

Vizyonu, bunlardan herhangi birisi ortaya atabilirse de, kimin ortaya attığının önemi sınırlıdır. Esas önemli olan:

 (a)      Vizyonun kavraması öngörülen kitlenin her bireyinin o vizyon içinde kendisini konumlandırabileceği bir yer bulabilmesi,

 (b)     Vizyonun ilham ve heyecan verici olması,

 (c)      Vizyon -ve ifadesinin- “efradını cami, ağyarını mani[4]” olması,

 (d)     Kavranacak kitlenin –ki bir firmanın çalışanları, bir spor klübünün taraftarları, bir  sanayi sektörü ya da bütün bir ulus olabilir– somut desteğini alabilmesi; yani, kitlenin bu vizyon uğrunda çaba harcamayı anlamlı bulması.

(Örnekler için örnek sunumun 23 ve 24ncü yansılarına bakılabilir)

Vizyon adlı dört bileşenli yol gösterici “sistem”in (a)……(c) olarak sıralanan olmazsa olmaz koşullarının başında, “kişinin, vizyon içinde kendisini konumlandırabileceği bir yer bulması” geliyor.

O halde, bireylere hitap etmeyen, onların dışındaki oluşumların (firma, STK, sektör ya da toplum) çıkarlarını gözeten vizyonlar birer çöp değerindedir; övünmekten başka işe yaramazlar.

İlanen duyurulur J

27.03.2012

 

 

Yorum Gönder