İşte kanıt!

İşte kanıt!

Birkaç örnek..

Bir TV programında genç bir kişi elinde Piri Reis adlı kitabı tutuyor ve -mealen- şöyle diyor: “Piri Reis haritalarının insan işi olmadığını şimdi size kanıtlayacağım. Bu kanıt öyle ‘şu söyledi, bu söyledi, şurada burada yazıyor gibisinden değil, tam olarak kaynağından kanıttır’. Bakınız xx sayfasında bizzat Piri Reis ne diyor: Bu haritalar ermiş işidir!.

Ayrıca, haritalara bakınız, dünyanın çeşitli bölgelerine hayvan figürleri serpiştirilmiş. Süleyman peygamberin hayvanlarla konuşabildiğini bildiğimize göre, Süleyman peygamberle de bir ilişki kurulmuş demektir. Bütün bunlar, haritanın doğrudan ermişler tarafından yaptırılmış olduğunun kanıtıdır“.

Bir gazete köşe yazısında ünlü bir sanatçı -aynen- şöyle diyor: “?..Türkiye, dünyada ırkçılık yapılabilecek en son ülkedir.Ben, değişik kimlikler tanındıkça, onlara saygı gösterildikçe, demokrasi arttıkça bölünme tehlikesinin azalacağına inanan bir insanım. Kanıtım da var.

Bir zamanlar cephede kan dökerek bu ülkeyi birlikte kuran insanlar şimdi niye bölmek istesin ki! Otuz yıldır her türlü tahrikin, her türlü provokasyonun denendiği Türkiye’de bir Türk-Kürt iç savaşı çıkmamış olması bunun delili değil mi?Milyonlarca Türk-Kürt evliliği, bir arada yaşama iradesine örnek oluşturmuyor mu?

Bırakın insanlar nefes alsın, kimliğiyle, soyu sopuyla, kültürüyle ve demokratik ülkesiyle, hukuk devletiyle onur duysun. Haksızlığa uğramayacağına, eşit olduğuna inansın. Korkmayalım: Bunca uğraşa rağmen, Türk’le Kürt’ü emperyalizm bile bölememiş, bundan sonra da bölünmeyiz.”

Bir TV oturumunda iki hekim ve bir moderatör evrim kuramını (yanlışlığını) tartışıyorlar ve doktor olduğu söylenen kişi -mealen- şöyle diyor: “Big-bang Darwinizm denilen allahsızlığın çöktüğünün kanıtıdır. Madem ki, tüm evren büyük bir patlamayla bir hiçten yaratıldı, bu yaratılışın en güçlü kanıtıdır. Şu bardak kendiliğinden olamayacağına, bir yapan gerektiğine göre evrenin de bir yaratıcısı olması gerekir.”

Bu “kanıt sayılamayacak şeyleri kanıt olarak göstermek” hastalığının bu üç olaya özgü olduğu sanılmamalıdır. Kendinde güç, bilgi, para vb gören veya vehmeden insanların önemli bir bölümünün görüşlerini ifade ederken gösterdikleri kanıtlara bakınız:

–          Korkmayın enflasyon yükselmez,

–          Korkmayın cari açıktan bir şey olmaz,

–          Korkmayın radyasyon bir şey yapmaz,

–          Korkmayın böcek ilacı bir şey yapmaz,

–          Korkmayın deprem olmaz,

–          Korkmayın Kürtler bölünmek istemez,

–          Korkmayın Türkiye’de ırkçılık olmaz vs vs.

Niyetin aldatmak olmadığı belli.

İdeolojileri açısından birbirlerinden farklı olan bu üç kişinin, savundukları görüşlerle okurları aldatmak gibi bir niyetleri olmadığı kesindir. Büyük olasılıkla kendi inançlarını başkalarına kanıt olarak göstererek onları da ikna etmeye çalışmaktadırlar.

Üçünün ortak noktası ise “kanıt”ın ne anlama geldiğini bilmedikleridir. Şöyle ki:

v      Piri Reis haritasının kendisine ermişlerce yaptırıldığının kanıtı bizzat haritayı yapan kişinin sözleri -o da tam öyle mi belli değil- olamaz.

v      Bir kişinin bir ülkenin bölünüp bölünmeyeceği konusundaki -hiç olmazsa istatistiki kanıtı- evvelce bölünen veya bölünmeyen ülkeler konusunda yaptığı tahminlerin tutmuş olmasıdır. Bunun dışındaki güvenceleri kendinden menkuldür ve kanıt değildir.

v      Big-bang öncesi hakkında bilim hiçbir şey söylememekte, bir şey söyleyebilecek bir kanıtın olmadığı ifade etmekle yetinmektedir. Dolayısıyla big-bang’in yoktan mı meydana geldiği, yoksa var olan bir şeylerin bir evresi mi olduğu bilinmemektedir. Tek bilinen -ya da şu an için bilindiği zannedilen- patlama anından sonrasıdır. Böyle bir süreç olsa olsa “bilinemezliğin kanıtı” olabilir.

TV’de program yapan, köşe yazılarında fikirlerini duyurmak isteyen kişilerin hepsinin bilim insanı olması kuşkusuz beklenmez. Ama bu insanların bir asgari “bilim kültürü“ne, o da olmazsa en azından bir “eleştirel düşünme becerisi“ne sahip olmalarını beklemek çok şey istemek midir?

Bu insanlar yüzbinlerce kişiye hitap ediyor, onların düşüncelerini şekillendiriyorlar. Bu büyük bir sorumluluk değil mi?

Bu farklı gibi görünen kişiler aslında aynı -ve çok geniş- bir familyanın, farklı elbiseli üyeleri değil midir? Ben de kanıt olarak bunu göstereyim bari J.

Ağustos 20, 2009

Yorum Gönder